Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde yaşanan saldırının ardından bugün olay yerine gitti
Suruç’taki canlı bomba saldırısı hakkında açıklama yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Anlaşılan o ki, ya bir sızma, ya grup içinde söz konusu olan kimliği teşhis edilemeyen şahıs tarafından canlı bomba olmak suretiyle bu katliam gerçekleştiriliyor. Bir şüpheli tespit edilmiş durumda, yurtiçi ve yurtdışı bütün bağlantıları çıkarılıyor, şu an özellikle DEAŞ bağlantısı ve canlı bomba ihtimali yoğunluk kazanmış durumda, ama nihai soruşturma neticeler ortaya çıkmadan bir şey söylemek doğru değil, en kısa sürede bu soruşturmanın tamamlanmasını bekliyoruz.” dedi.
Davutoğlu’nun konuşmasından satırbaşları;
Dün ülke olarak büyük bir acı yaşadık. Suruç’ta basın açıklaması yapan bir gruba karşı yapılan saldırıda şu ana kadar 32 vatadaşımzı kaybettik. 29 vatandaşımız hastanelerde. Hastanelerimizden birini ve 5 hastamızı ziyaret ettik. Valilikte biraz önce ilgili arkadaşlarımızdan, bakanlarımızdan, valimizden, jandarma komutanımızdan, çok detaylı bir brifing aldım. Bu büyük bir acıdır ve bütün türkiye’yi kenetlemesi gereken ortak hissiyatla davranmamız gereken çok acı bir olayla karşı karşıyayız.
DİYARBAKIR’DA YAŞANAN SALDIRI
2007’de Ulus’ta, 2008 ocağında diyarbakır’da, 2008 temmuz’unda güngören’de, çok sayıda vatandaşımızın vefatıyla sona eren canlı bomba saldırılarını hafızalarımızda tutuyoruz. Yine reyhanlı saldırısı, Diyarbakır saldırısı farklı örgütler tarafından yapılmış olsa da milletimizin bütünlüğüne yapılmıştır.
“AYNI ZİHNİYETİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ SALDIRILARDIR”
El Kaide’nin PKK’nın DEAŞ’ın veya Suriye bağlantılı grupların Reyhanlı’da yaptığı saldırılar aynı insanlık dışı zihniyetin gerçekleştirdiği saldırılardır. Dünkü saldırıda vefat eden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Bütün hastane yetkililerine, sağlık bakanlığı yetkililerine talimat verdik. Bir hastamız yoğun bakımda, acil durumda olduğu için süratle helikopter ambulansla nakli için talimat verdik.
Bu insani boyut vatandaşlık bağlamındaki ortak kader boyutu söz konusu olduğunda bütün diğer konular ikinci noktaya gelir. İkinci boyutu ise tabi ki bunun idari hukuki soruşturmasıdır. Derinlemesine bu soruşturma sürdürülüyor. Bu grup Suruç’a yaklaşırken gerekli aramalar yapılıyor. Bu bilgileri aldık. Belediye iki kişi orada da gözaltına alınıyor, arananlar listesinde olmaları hasebiyle. Daha sonra kültür merkezine, 1 20’lik bir duvar üzerinde de demirlerle korunaklı bir yer. Oraya intikal ettirildiğinde de gelen talep üzerine, ikinci bir arama yapılmıyor.
‘YA SIZMA YA DA GRUP İÇİNDE…’
Anlaşılan o ki, ya bir sızma, ya grup içinde söz konusu olan kimliği teşhis edilemeyen şahıs tarafından canlı bomba olmak suretiyle bu katliam gerçekleştiriliyor. Şahsın tespiti konusunda ciddi mesafe alındı. Bu şahsın sadece Türkiye içinde dışında ne kadar bağlantı varsa ortaya çıkarmak için yoğun çaba içinde. Şüpheli konusunda önemli aşamaya gelmiş bulunuyoruz.
“KİMLER SORUMLUYSA GEREKEN YAPILACAKTIR”
Kimler bundan sorumluysa gereken her şey yapılacaktır. İdari hukuki soruşturma irtibatları ortaya çıkarılacaktır. En ufak bir eksikliğe en ufak bir ihmale tahammül gösteremeyiz.
Üçüncü boyutu ise, insani boyut… Ülkemizin kaderini huzurunu ilgilendiren siyasi boyutudur. Bu saldırı Türkiye’ye yapılan saldırıdır. Kimse türkiye içinde bir grubun diğer gruba saldırısı gibi değerlendirmemelidir. Bu bağlamda da yapmış olduğum çağrıyı tekrarlıyorum, dört parti genel başkanları olarak terörün her türüne karşı ortak vatandaşlık bilinciyle tavır almamız gereken günlerdeyiz. Kimse siyasi istismara yönelmemelidir. Siyasi istismar sadece halkımızı rencide etmekle kalmaz, ülkemizin geleceğini de tehdit altına alır. Terör şiddet söz konusu olduğunda hepimiz ortak bir anlayışla buluşmalıyız.
Geçmişteki olayların failleri farklı olabilir, ama zihniyetleri aynıdır. Terör üzerinden siyasi rant sağlamadır, hedefleri ise Türkiye’dir. Biz her ne suretle olursa olsun, zarar gelebilecek bir şey karşısında alınması gereken tedbirleri almaya hazırız.