Halı sahada oynansaydı dün akşamki maç Beşiktaş fark atardı rakibine. Berisha dışında etkili hiçbir oyuncusu olmayan İskenderbey karşısında Beşiktaş, Fenerbahçe'nin İstanbul'da düştüğü hatalara düşmedi. Avrupa'nın 6. futbol ekonomisinde tribünleri boş ve milyon Euro'luk futbolcuların cirit atığı bir ülkede Molde ders verdi. Ama İskenderbey veremedi.
İskenderbey'e inat (Kenan Başaran)
Tosun'un çıkarken yüzünden düşen bin parçaydı. Sosa'ya golün asistini yapan Tosun'a çok top atıldığı da söylenemez. Ancak Töre-Gomez sahaya girince ilk başta ofansif iştahı artırsa da, maçın sonlarına doğru Arnavut inadı Kartal'ı yormaya başladı. Bu kadar pozisyon üstünlüğüne rağmen maç 1-1 de bitebilir. Başakşehir karşısındaki gibi bu maçta da Beşiktaş, zaman zaman ofans ve defans olarak ikiye bölündü. Bu, taktik disiplinsizlik emaresidir. Maçın adamı Sosa... Başakşehir'den sonra İskenderbey'in inadını kıran adamdı.
Transfer karnesi (Uğur Meleke)
Dün gece Beşiktaş’ın son yarım saatte rakibin merkezi hızlı geçişlerine çare bulamamasıysa orta üçlüsünün düşüşüyle ilgili. Avrupa haftasının 3 büyüklere transfer karnesi dağıttığı bu hafta içinde Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın durumuna bakarak, Beşiktaş’ın karnesi daha iyi. Fenerbahçe, kalede sıkıntılı. Galatasaray’ın sağ bekte-orta sahada-hücumda ciddi sorunları var. Beşiktaş’taysa tek sıkıntı merkezde: Dün gece oynayan Necip-Atiba-Sosa üçlüsünün arkasında gerçek bir alternatif yoktu neredeyse. Ben böyle bir maçta kulübede genç Eslem’in olmasını beklerdim doğrusu...
Güzel ve ciddiyetsiz (Attila Gökçe)
Quaresma, CENK TOSUN, tek golü atan Sosa kale ağzından inanılmaz goller kaçırıyor. Biraz gösteri yaparcasına, zaman zaman rakibe saygıyı sorgulatan, ciddiyetten uzak, tedirgin eden bir laubalilikle, eğlenerek oynuyorlar. Açıkçası dalga geçiyorlar. Bu durum genç İskenderbey kadrosunu umutlandırıyor. Direnme aşamasını geçip maça ortak olmaya çalışıyorlar. Topu kazanıp uzun pasla, bazen driplingle Beşiktaş ceza yayına kadar geliyorlar. Oradan çektikleri şutlar kötü şeyler getiriyor akla...
İyi sonuç, kötü maç (Cem Dizdar)
Dün akşam Beşiktaş ile rakibinin oynama düzeni, ritmi, iştahı (iştahsızlığı) arasında ne fark vardı uzun süre? gökhan töre girene kadar izlediğimiz yavan oyun nasıl açıklanmalı? Eğer bir oyuncu ritmi bu kadar değiştirecekse bunca çalışma neden? Kaldı ki kısa bir süre sonra Gökhan Töre’nin yarattığı etki de söndü. 60. dakikadan sonra Skenderbeu’ya oyun kurduran, top yaptıran Beşiktaş işin tadını o kadar kaçırdı ki, Şenol Güneş bir ara iyice zıvanadan çıktı.
Her şey rüzgar gibi gelişiyor (Feyyaz Uçar)
Tempo artırmakta becerili Beşiktaş için pozisyona girmek kolay. Defans arkasına atılan herhangi bir koşu, bir ara pası ya da kafayla indirilen bir top Beşiktaşlı oyuncuların kaleciyle karşı karşıya kalmaları için yeterli. Çünkü rakibin müdahale için zamanı yok. Rüzgar gibi gelişiyor her şey. Son vuruş becerisi de gerçekleşirse mutlu son kaçınılmaz oluyor.
Mücadele değil, kalite farkı (Metin Tekin)
Rakip kendi seviyesinde iç saha avantajıyla fark yaratmaya çalıştı ama Beşiktaş üst seviyede bir takım. Kendi ligindeki belki bu avantajı kullanabiliyordur ama kadro yapısıyla görüldü ki Beşiktaş'la aynı seviyenin takımı değil. Skenderbeu'nun bu grubun en zayıf takımı olduğunu söyleyebiliriz. Bu maçta en çok öne çıkan oyuncu Sosa'ydı. Gol attığı için değil, oyunu yönlendirebildiği için...
İskenderbey'e inat (Kenan Başaran)
Tosun'un çıkarken yüzünden düşen bin parçaydı. Sosa'ya golün asistini yapan Tosun'a çok top atıldığı da söylenemez. Ancak Töre-Gomez sahaya girince ilk başta ofansif iştahı artırsa da, maçın sonlarına doğru Arnavut inadı Kartal'ı yormaya başladı. Bu kadar pozisyon üstünlüğüne rağmen maç 1-1 de bitebilir. Başakşehir karşısındaki gibi bu maçta da Beşiktaş, zaman zaman ofans ve defans olarak ikiye bölündü. Bu, taktik disiplinsizlik emaresidir. Maçın adamı Sosa... Başakşehir'den sonra İskenderbey'in inadını kıran adamdı.
Transfer karnesi (Uğur Meleke)
Dün gece Beşiktaş’ın son yarım saatte rakibin merkezi hızlı geçişlerine çare bulamamasıysa orta üçlüsünün düşüşüyle ilgili. Avrupa haftasının 3 büyüklere transfer karnesi dağıttığı bu hafta içinde Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın durumuna bakarak, Beşiktaş’ın karnesi daha iyi. Fenerbahçe, kalede sıkıntılı. Galatasaray’ın sağ bekte-orta sahada-hücumda ciddi sorunları var. Beşiktaş’taysa tek sıkıntı merkezde: Dün gece oynayan Necip-Atiba-Sosa üçlüsünün arkasında gerçek bir alternatif yoktu neredeyse. Ben böyle bir maçta kulübede genç Eslem’in olmasını beklerdim doğrusu...
Güzel ve ciddiyetsiz (Attila Gökçe)
Quaresma, CENK TOSUN, tek golü atan Sosa kale ağzından inanılmaz goller kaçırıyor. Biraz gösteri yaparcasına, zaman zaman rakibe saygıyı sorgulatan, ciddiyetten uzak, tedirgin eden bir laubalilikle, eğlenerek oynuyorlar. Açıkçası dalga geçiyorlar. Bu durum genç İskenderbey kadrosunu umutlandırıyor. Direnme aşamasını geçip maça ortak olmaya çalışıyorlar. Topu kazanıp uzun pasla, bazen driplingle Beşiktaş ceza yayına kadar geliyorlar. Oradan çektikleri şutlar kötü şeyler getiriyor akla...
İyi sonuç, kötü maç (Cem Dizdar)
Dün akşam Beşiktaş ile rakibinin oynama düzeni, ritmi, iştahı (iştahsızlığı) arasında ne fark vardı uzun süre? gökhan töre girene kadar izlediğimiz yavan oyun nasıl açıklanmalı? Eğer bir oyuncu ritmi bu kadar değiştirecekse bunca çalışma neden? Kaldı ki kısa bir süre sonra Gökhan Töre’nin yarattığı etki de söndü. 60. dakikadan sonra Skenderbeu’ya oyun kurduran, top yaptıran Beşiktaş işin tadını o kadar kaçırdı ki, Şenol Güneş bir ara iyice zıvanadan çıktı.
Her şey rüzgar gibi gelişiyor (Feyyaz Uçar)
Tempo artırmakta becerili Beşiktaş için pozisyona girmek kolay. Defans arkasına atılan herhangi bir koşu, bir ara pası ya da kafayla indirilen bir top Beşiktaşlı oyuncuların kaleciyle karşı karşıya kalmaları için yeterli. Çünkü rakibin müdahale için zamanı yok. Rüzgar gibi gelişiyor her şey. Son vuruş becerisi de gerçekleşirse mutlu son kaçınılmaz oluyor.
Mücadele değil, kalite farkı (Metin Tekin)
Rakip kendi seviyesinde iç saha avantajıyla fark yaratmaya çalıştı ama Beşiktaş üst seviyede bir takım. Kendi ligindeki belki bu avantajı kullanabiliyordur ama kadro yapısıyla görüldü ki Beşiktaş'la aynı seviyenin takımı değil. Skenderbeu'nun bu grubun en zayıf takımı olduğunu söyleyebiliriz. Bu maçta en çok öne çıkan oyuncu Sosa'ydı. Gol attığı için değil, oyunu yönlendirebildiği için...