Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, kuru söz ve hamaset ile siyaset yapılamayacağını belirterek, "Benim kırmızı çizgim var, mor çizgim var. Ahan da buraya da sarıyı çizdim. Geçsem ne yapacaksın? Yapacak gücün var mı?" dedi.
Tuğrul Türkeş, MEB Şura Salonu'nda düzenlenen AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasına besmele çekerek başladı.
Türkeş, "MHP'nin bir önceki kongresinde besmele ile başladım diye kağıda yazdığımı söylediler. Oysa konuşmalarıma ya içimden ya dışından dua ile başlarım bir kere, onu bilin" dedi.
Toplantıda bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Türkeş, şahsına yöneltilen Meclis Başkanı ve Başbakan yardımcıları ve diğer arkadaşlarının söylediği güzel söyler, iltifatlar için de teşekkürlerini sunan Türkeş, "Allah razı olsun" diye konuştu.
Türkeş, şunları kaydetti:
"Benim yetiştiriliş tarzım itibarıyla siyaset usta çırak ilişkisidir. Ben, öyle inanırım. İyi ustanın yanında yetişirseniz öğrenirsiniz. Eğer sizde de biraz bir şey varsa öğrenirsiniz. Usta iyi olmazsa siz de ne olursa olsun çok fazla ileriye gitmek mümkün değil.
Siyasi partiler araçtır; esas amaç ve hedef ülkede milletin hizmetine koşulmaktır. Bu ülkenin insanına hizmet etmektir. Bu hizmeti yaparken de oralı buralı diye, inancına göre, lehçesine göre, diline göre ayıramazsınız. Bu ülke 787 bin kilometrekaredir, 78-80 milyon insanı var, hepsine eşit hepsine anayasada eşit vatandaş olarak görüp kabul edip öyle hizmet etmeniz lazım. Böyle bakmadığınız takdirde siyasete doğru bakmıyorsunuz demektir."
Siyasete doğru bakılmazsa, hizmetin de eksik ve yarım kalacağını, yanlış yapılacağını ifade eden Türkeş, "O bakımdan birçok tereddütler, kafalarda birçok sualler zaman zaman oluyor, medyada internette şurada burada görüyorsunuz. Siyaset, topluma hizmet etmenin en yüksek seviyesidir. Siyaseti yapabildiğiniz ve topluma hizmet edebildiğiniz yerde yaparsınız. Kişisel menfaat için siyaset yapanlar ayrı bir tasniftedir. Onlara burada değinmeye gerek yoktur ama ben size bir ufak hatırlatma yapayım, bu arada benle ilgili çok yorum olduğu için sizler de il ve ilçe çerçevesinde gittiniz yerlerde karşılaşacaksınız" ifadelerini kullandı.
Türkeş, "1999'da Refah-Yol iktidarının arkasından toplum mühendisliğinin, Türk halkının, Türk seçmeninin, Türk insanının istemediği bir siyasi yapılanmaya gittiği" değerlendirmesinde bulunarak, "DSP ile ANAP'ı bir araya getirmeye çalıştılar. Bunun arkasında halk desteği, halk oyu olmadığı için MHP'yi de bu eğreti dama payanda yapmaya kalktılar. Bu yanlıştı" diye konuştu.
"İLK DEFA İSTİFA ETMİYORUM"
"O yanlış zamanında da MHP'den istifa ettim, ilk defa etmiyorum" diyen Türkeş, şöyle devam etti:
"Ben hiçbir yanlışın içine girmedim bugüne kadar, bulunmadım. Aldığım kararları da aklımla vicdanımla alıp, ona göre hareket ediyorum. Kuru söz ve hamaset ile siyaset yapılamaz.
''AHAN DA BURAYA DA SARIYI ÇİZDİM''
Benim kırmızı çizgim var, mor çizgim var. Ahan da buraya da sarıyı çizdim. Geçsem ne yapacaksın? Yapacak gücün var mı? Ben, bunu kabul etmem. Etmezsen kara yere kadar. Seni kale alan yok ki bu ülkede.
Daha önemlisi 'Ben bu vatan için ölürüm'. Vatan için ölmek çok kolay, arkadaşlar. Uğruna ölünecek bir vatan yaratabiliyor muyuz, buna bakmak lazım. Hedefi buna göre yapmamız lazım. Uğruna ölünebilecek bir vatan, insanlarının mutlu yaşadığı, çocuklarının iyi eğitim gördüğü, sağlığın iyi hizmet gördüğü bir vatan yaratmak, yani uğruna ölünebilecek bir vatan yaratmak. O daha önemli, o daha zor. Buna göre hareket etmek lazım.
Bugün arkadaşlarımızın bahsettiği gibi bugünden itibaren 40 günlük bir süre var. Zor bir dönemde hızlı bir çalışma yapacağız, bu çalışmayı yaparken de dün ildeki toplantımızda da bir nebze değindim, buradaki sorumluluğumuzu bilmemiz lazım. Milletvekili çıkartalım, çıkartalım ala. Bir tane fazla, mümkünse 10 tane fazla çıkartalım ama ondan daha önemlisi, AK Parti'nin omzunda 1 Kasım'da büyük bir sorumluluk var."
Türkiye'de ele gelir, kabul edilebilir üç siyasi partinin olduğunu söyleyen Türkeş, "Bir tanesi 40 akıl, bin fikir. Ne olduğu belli değil. Genel Başkan Yardımcısı 'Ben başka partiye oy verdim, ailece' diyor. Ona fazla bir şey söylemeye gerek yok. Diğeri de yükün altına girmiyor. O zaman bu ülkenin derdini sıkıntısını, neyse o sıkıntı, anarşiyle ve terörle mücadele, herkese eşit muamele, doğulusunun batılısının mutlu olduğu bir ülke, ekonomiyi düzeltmek, ekonomiyi daha iyiye getirmek, yüzde 50'nin üzerinde bu ülkenin nüfusu 35 yaşın altında. 6-6,5 milyon işsizimiz var. Bunlar önemli meselelerimiz. Bunlar için de bugün Türkiye'de 1 Kasım'da AK Parti'nin tek başına iktidar olması lazım. Bunun haricinde bir seçenek yok. 40 gün içinde tekrar AK Parti'yi tek başına iktidara getirmek için gayret edeceğiz. Milletvekili seçtirmek değil, adeti arttırmak değil ama Türkiye'yi bu yükün altına girmeyenlere, işe yaramazlara, kafası karışıklara bırakmayalım" değerlendirmesinde bulundu.
Türkeş, partinin en üst yönetimi ve kurucularından itibaren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da olmak üzere herkese kendisini AK Parti'ye kabul ettikleri ve bu mücadelede birlikte yürümek için kendisini aday yaptıkları için teşekkür etti.
Tuğrul Türkeş, MEB Şura Salonu'nda düzenlenen AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasına besmele çekerek başladı.
Türkeş, "MHP'nin bir önceki kongresinde besmele ile başladım diye kağıda yazdığımı söylediler. Oysa konuşmalarıma ya içimden ya dışından dua ile başlarım bir kere, onu bilin" dedi.
Toplantıda bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Türkeş, şahsına yöneltilen Meclis Başkanı ve Başbakan yardımcıları ve diğer arkadaşlarının söylediği güzel söyler, iltifatlar için de teşekkürlerini sunan Türkeş, "Allah razı olsun" diye konuştu.
Türkeş, şunları kaydetti:
"Benim yetiştiriliş tarzım itibarıyla siyaset usta çırak ilişkisidir. Ben, öyle inanırım. İyi ustanın yanında yetişirseniz öğrenirsiniz. Eğer sizde de biraz bir şey varsa öğrenirsiniz. Usta iyi olmazsa siz de ne olursa olsun çok fazla ileriye gitmek mümkün değil.
Siyasi partiler araçtır; esas amaç ve hedef ülkede milletin hizmetine koşulmaktır. Bu ülkenin insanına hizmet etmektir. Bu hizmeti yaparken de oralı buralı diye, inancına göre, lehçesine göre, diline göre ayıramazsınız. Bu ülke 787 bin kilometrekaredir, 78-80 milyon insanı var, hepsine eşit hepsine anayasada eşit vatandaş olarak görüp kabul edip öyle hizmet etmeniz lazım. Böyle bakmadığınız takdirde siyasete doğru bakmıyorsunuz demektir."
Siyasete doğru bakılmazsa, hizmetin de eksik ve yarım kalacağını, yanlış yapılacağını ifade eden Türkeş, "O bakımdan birçok tereddütler, kafalarda birçok sualler zaman zaman oluyor, medyada internette şurada burada görüyorsunuz. Siyaset, topluma hizmet etmenin en yüksek seviyesidir. Siyaseti yapabildiğiniz ve topluma hizmet edebildiğiniz yerde yaparsınız. Kişisel menfaat için siyaset yapanlar ayrı bir tasniftedir. Onlara burada değinmeye gerek yoktur ama ben size bir ufak hatırlatma yapayım, bu arada benle ilgili çok yorum olduğu için sizler de il ve ilçe çerçevesinde gittiniz yerlerde karşılaşacaksınız" ifadelerini kullandı.
Türkeş, "1999'da Refah-Yol iktidarının arkasından toplum mühendisliğinin, Türk halkının, Türk seçmeninin, Türk insanının istemediği bir siyasi yapılanmaya gittiği" değerlendirmesinde bulunarak, "DSP ile ANAP'ı bir araya getirmeye çalıştılar. Bunun arkasında halk desteği, halk oyu olmadığı için MHP'yi de bu eğreti dama payanda yapmaya kalktılar. Bu yanlıştı" diye konuştu.
"İLK DEFA İSTİFA ETMİYORUM"
"O yanlış zamanında da MHP'den istifa ettim, ilk defa etmiyorum" diyen Türkeş, şöyle devam etti:
"Ben hiçbir yanlışın içine girmedim bugüne kadar, bulunmadım. Aldığım kararları da aklımla vicdanımla alıp, ona göre hareket ediyorum. Kuru söz ve hamaset ile siyaset yapılamaz.
''AHAN DA BURAYA DA SARIYI ÇİZDİM''
Benim kırmızı çizgim var, mor çizgim var. Ahan da buraya da sarıyı çizdim. Geçsem ne yapacaksın? Yapacak gücün var mı? Ben, bunu kabul etmem. Etmezsen kara yere kadar. Seni kale alan yok ki bu ülkede.
Daha önemlisi 'Ben bu vatan için ölürüm'. Vatan için ölmek çok kolay, arkadaşlar. Uğruna ölünecek bir vatan yaratabiliyor muyuz, buna bakmak lazım. Hedefi buna göre yapmamız lazım. Uğruna ölünebilecek bir vatan, insanlarının mutlu yaşadığı, çocuklarının iyi eğitim gördüğü, sağlığın iyi hizmet gördüğü bir vatan yaratmak, yani uğruna ölünebilecek bir vatan yaratmak. O daha önemli, o daha zor. Buna göre hareket etmek lazım.
Bugün arkadaşlarımızın bahsettiği gibi bugünden itibaren 40 günlük bir süre var. Zor bir dönemde hızlı bir çalışma yapacağız, bu çalışmayı yaparken de dün ildeki toplantımızda da bir nebze değindim, buradaki sorumluluğumuzu bilmemiz lazım. Milletvekili çıkartalım, çıkartalım ala. Bir tane fazla, mümkünse 10 tane fazla çıkartalım ama ondan daha önemlisi, AK Parti'nin omzunda 1 Kasım'da büyük bir sorumluluk var."
Türkiye'de ele gelir, kabul edilebilir üç siyasi partinin olduğunu söyleyen Türkeş, "Bir tanesi 40 akıl, bin fikir. Ne olduğu belli değil. Genel Başkan Yardımcısı 'Ben başka partiye oy verdim, ailece' diyor. Ona fazla bir şey söylemeye gerek yok. Diğeri de yükün altına girmiyor. O zaman bu ülkenin derdini sıkıntısını, neyse o sıkıntı, anarşiyle ve terörle mücadele, herkese eşit muamele, doğulusunun batılısının mutlu olduğu bir ülke, ekonomiyi düzeltmek, ekonomiyi daha iyiye getirmek, yüzde 50'nin üzerinde bu ülkenin nüfusu 35 yaşın altında. 6-6,5 milyon işsizimiz var. Bunlar önemli meselelerimiz. Bunlar için de bugün Türkiye'de 1 Kasım'da AK Parti'nin tek başına iktidar olması lazım. Bunun haricinde bir seçenek yok. 40 gün içinde tekrar AK Parti'yi tek başına iktidara getirmek için gayret edeceğiz. Milletvekili seçtirmek değil, adeti arttırmak değil ama Türkiye'yi bu yükün altına girmeyenlere, işe yaramazlara, kafası karışıklara bırakmayalım" değerlendirmesinde bulundu.
Türkeş, partinin en üst yönetimi ve kurucularından itibaren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da olmak üzere herkese kendisini AK Parti'ye kabul ettikleri ve bu mücadelede birlikte yürümek için kendisini aday yaptıkları için teşekkür etti.