Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yerli ve milli vekil” sözlerine yönelik eleştirilere yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sarayı’nda bir kez daha muhtarlarla bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Maalesef terör bayram günlerinde de can almaya devam etti. Hiçbir kutsalları olmayan, Müslümanların kutsallarına saygı göstermeyen bu teröristlerle mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek de kararlıyız.
Güvenlik güçlerimiz operasyonlarına ara vermeksizin devam ediyor. Burada durmayacağız. Rehavet yok, devam edeceğiz.
Taziye evleri adı altında depoları var, mühimmat depoları var ve o mühimmat depolarını da biz aynen onları da yerleyeksan ediyoruz. Oralar bir taraftan bombalanıyor, bir taraftan oralar da temizleniyor. Çünkü buralarda esnafımızı oraya çağırıp orada onları haraca bağlayan, onlardan tehditle paraların alındığı herhalde birçoğunuzun malumudur. Biz buna fırsat veremeyiz, buna göz yumamayız.
Şu anda bunlar bir süre böyle belki devam edecekler ama biliniz ki bunlar son çırpınışlardır. İnşallah bunun da sonuna kadar giderek hesabını milletimiz adına sormaya devam edeceğiz. Şehitlerimiz adına sormaya devam edeceğiz.
Türkiye kendisine uzanan her dost elini samimiyetle kavrayacak öz güvene sahip bir ülkedir. Ama bu devletin, kendisine silah doğrultanları, ülke içinde paralel yapılar kurmaya çalışanları da cüretlerine pişman edecek güce sahip olduğunu herkes çok iyi bilmelidir.
Bunlar sadece benim Kürt kardeşlerimin istismarını yapıyor. Terör örgütünü arkasına alanlar hendek kazmaktan başka ne yaptı? Cizre, Silopi, Nusaybin'deki kardeşim kaçıyor mu, kaçıyor. Bunlar kaçırıyor.
"YERLİ VE MİLLİ" YANITI
İstanbul’daki mitingimizde yerli olmanın, milli olmanın üzerinde durmuştum. Bunun üzerine birileri yerli kimdir, millilik nedir gibi tartışmalar başlattı. Bundan rahatsız olanlar oldu. Benim bölgede ve ülkemizin dört bir yanında yaşayan her vatandaşım gibi Kürt kardeşlerimde Zaza kardeşlerimde yerlidir, millidir, bu ülkenin bu vatanın öz evladıdır. Tıpkı Türk, Türkmen kardeşlerim gibi. Arap, Laz, Boşnak, Abhaz, Roman kardeşlerim gibi. Terör örgütü ile bir defa burada çok büyük farklılıklar var. O vatandaşlarım benim bu ülkenin değerleri ile hemhal oluyorlar.
Diyorlar ki; Ben her ne kadar Kürtsem vatanımı, bayrağımı seviyorum, milletimi seviyorum, devletimi seviyorum diyorlar. Ama terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir, bu ülkenin ve bu milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla hangi kisve ile olursa olsun, ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine bütünlüğüne kastedenler bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun.
Hamburg’da toplantı yapıyorlar. Trinidad’ın bayrağı asılı o toplantıda ama Türk bayrağı yok. Japonya’nın bayrağı asılı ama Türk bayrağı yok. Hani sizin bayrakla sorununuz yoktu? Kimi aldatıyorsunuz? Sizin milletle de sorununuz var, bayrakla da sorununuz var, vatanla da sorununuz var, devletle de sorununuz var.
Terör örgütüne dolaylı ve doğrudan destek veren yayın organlarının sahipleri de bu tavırlarıyla yerli olmadıklarını gösteriyorlar. İstanbul'un en mutena köşelerinde yaşıyor olmak, holdinglerin, kıymetli mülklerin sahipleri olmak, yerli ve milli dairesinde bulunmanızı sağlamaz.
Terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir, bu ülkenin ve bu milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla, hangi kisveyle olursa olsun ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine, bütünlüğüne kastedenler bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun.
Ambulansları, itfaiye araçlarını, camileri, okulları, iş yerlerini, evleri kurşunlayan, yakan, tahrip eden bir örgütün, o bölge için, o bölgenin insanı için mücadele ediyor olabilmesi mümkün müdür? Terör örgütü sadece insanlığın, sadece ülkenin değil aynı zamanda milletimizin tüm fertleriyle birlikte Kürt kardeşlerimizin de düşmanıdır.
İkinci bir bayrak tanımıyoruz. Dedim ya adamların afedersiniz o teröristlerin cesetlerine sardıkları paçavra belli. O işte özlemini duydukları kendilerine ait bayraklarıdır. Bir de diyor ki utanmadan, sıkılmadan 'bizim bayrakla sorunumuz yok.' Peki yaptığınız bu ne? Hamburg'da yaptığınız ne? İşte ispatları ortada. Siz bu milleti aldatırız diye birkaç tane Türk bayrağı sallamakla bu milleti aldatamayacaksınız. 7 Haziran'da bunu başardınız ama 1 Kasım'da inanıyorum ki benim milletim buna prim vermeyecek.
Türkiye, kendi vatandaşlarının bir kısmıyla değil teröristle, terör örgütüyle mücadele ediyor. En başından beri bu hassasiyeti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dikkat ederseniz, terör örgütünün sınırlarımız dışındaki unsurlarına karşı çok daha etkili darbeler indiriyoruz. Şu ana kadar 2 binin üzerinde teröristi içeride ve dışarıda öldürmüş bulunuyoruz.
Yaşanan çatışmalarla, terör örgütünün eylemleriyle, şahsım ve hükümetimiz arasında ilişki kuran, terör örgütünün amacına hizmet ettiğini bilmelidir. Bu tür yaklaşımların, bu tür ifadelerin, bu tür propagandaların ne ülkeye ne millete ne de sorunun çözümüne bir faydası yoktur. Yanlış teşhis yanlış tepkiye, yanlış tepki de vahim sonuçlara yol açar. Madem ki terör örgütü demokrasinin ve hukukun çizgisine gelmek istemiyor, öyleyse ona anladığı dilden konuşacak gücümüz de imkanımız da kararlılığımız da vardır.
"ERDOĞAN'A DÜŞMAN OLABİLİRSİNİZ AMA..."
Buradan çeşitli şekillerde terör örgütüne hizmet eden herkese bir çağrıda bulunuyorum, 'Gelin bu oyuna alet olmayın. Ey medya bu oyuna alet olma.' Erdoğan'a düşmanlığınız olabilir, ki bu düşmanlığınızı zaten attığınız başlıklarda görüyorum ama bilesiniz ki siz ne kadar düşman olursanız olun Rabbimin takdir ettiği ömrü hiçbir zaman azaltamayacaksınız ve bu mücadele azmimizi de hiçbir zaman yıldıramayacak, durduramayacaksınız ve bu oyunun kazananı asla siz olmayacaksınız.
"TAYYİP ERDOĞAN YALANDAN EN FAZLA KAÇINAN İNSAN"
Ben bir Conrad meselesi anlatmıştım. Conrad'da bana söylediklerini anlatmıştım. Bunların hepsini inkar ediyor. Şimdi ne kadar hayırlı oldu. Bu inkar etti, bütün kirli çamaşırları şimdi her taraftan piyasaya dökülmeye başladı mı? Her şeyleri A'dan Z'ye... Bu ülkeyi, bu devleti nasıl soyup soğana çevirdiklerine dair her şey şimdi piyasaya dökülmeye başladı mı? Herkes açıklamaları yapıyor mu Sen busun. Kimin bu ülkede dürüst, kimin dürüst olmadığına zaten bu millet şahittir. Tayyip Erdoğan yalandan en fazla kaçınan insandır. Ama siz bütün hayatınızı yalan üzerine inşa ettiniz. Şimdi de 'ben böyle demedim' diyorsunuz, işte eserleriniz ortada ve herkes çıkıp sizin nerede neler yaptığınızı, nasıl yaptığınızı ortaya koyuyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sarayı’nda bir kez daha muhtarlarla bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Maalesef terör bayram günlerinde de can almaya devam etti. Hiçbir kutsalları olmayan, Müslümanların kutsallarına saygı göstermeyen bu teröristlerle mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek de kararlıyız.
Güvenlik güçlerimiz operasyonlarına ara vermeksizin devam ediyor. Burada durmayacağız. Rehavet yok, devam edeceğiz.
Taziye evleri adı altında depoları var, mühimmat depoları var ve o mühimmat depolarını da biz aynen onları da yerleyeksan ediyoruz. Oralar bir taraftan bombalanıyor, bir taraftan oralar da temizleniyor. Çünkü buralarda esnafımızı oraya çağırıp orada onları haraca bağlayan, onlardan tehditle paraların alındığı herhalde birçoğunuzun malumudur. Biz buna fırsat veremeyiz, buna göz yumamayız.
Şu anda bunlar bir süre böyle belki devam edecekler ama biliniz ki bunlar son çırpınışlardır. İnşallah bunun da sonuna kadar giderek hesabını milletimiz adına sormaya devam edeceğiz. Şehitlerimiz adına sormaya devam edeceğiz.
Türkiye kendisine uzanan her dost elini samimiyetle kavrayacak öz güvene sahip bir ülkedir. Ama bu devletin, kendisine silah doğrultanları, ülke içinde paralel yapılar kurmaya çalışanları da cüretlerine pişman edecek güce sahip olduğunu herkes çok iyi bilmelidir.
Bunlar sadece benim Kürt kardeşlerimin istismarını yapıyor. Terör örgütünü arkasına alanlar hendek kazmaktan başka ne yaptı? Cizre, Silopi, Nusaybin'deki kardeşim kaçıyor mu, kaçıyor. Bunlar kaçırıyor.
"YERLİ VE MİLLİ" YANITI
İstanbul’daki mitingimizde yerli olmanın, milli olmanın üzerinde durmuştum. Bunun üzerine birileri yerli kimdir, millilik nedir gibi tartışmalar başlattı. Bundan rahatsız olanlar oldu. Benim bölgede ve ülkemizin dört bir yanında yaşayan her vatandaşım gibi Kürt kardeşlerimde Zaza kardeşlerimde yerlidir, millidir, bu ülkenin bu vatanın öz evladıdır. Tıpkı Türk, Türkmen kardeşlerim gibi. Arap, Laz, Boşnak, Abhaz, Roman kardeşlerim gibi. Terör örgütü ile bir defa burada çok büyük farklılıklar var. O vatandaşlarım benim bu ülkenin değerleri ile hemhal oluyorlar.
Diyorlar ki; Ben her ne kadar Kürtsem vatanımı, bayrağımı seviyorum, milletimi seviyorum, devletimi seviyorum diyorlar. Ama terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir, bu ülkenin ve bu milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla hangi kisve ile olursa olsun, ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine bütünlüğüne kastedenler bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun.
Hamburg’da toplantı yapıyorlar. Trinidad’ın bayrağı asılı o toplantıda ama Türk bayrağı yok. Japonya’nın bayrağı asılı ama Türk bayrağı yok. Hani sizin bayrakla sorununuz yoktu? Kimi aldatıyorsunuz? Sizin milletle de sorununuz var, bayrakla da sorununuz var, vatanla da sorununuz var, devletle de sorununuz var.
Terör örgütüne dolaylı ve doğrudan destek veren yayın organlarının sahipleri de bu tavırlarıyla yerli olmadıklarını gösteriyorlar. İstanbul'un en mutena köşelerinde yaşıyor olmak, holdinglerin, kıymetli mülklerin sahipleri olmak, yerli ve milli dairesinde bulunmanızı sağlamaz.
Terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler yerli değildir, bu ülkenin ve bu milletin bir parçası asla değildir. Hangi adla, hangi kisveyle olursa olsun ülkemizin kazanımlarına saldıranlar, birliğine, bütünlüğüne kastedenler bu vatana ait değildir, isterse parlamentonun içinde olsun.
Ambulansları, itfaiye araçlarını, camileri, okulları, iş yerlerini, evleri kurşunlayan, yakan, tahrip eden bir örgütün, o bölge için, o bölgenin insanı için mücadele ediyor olabilmesi mümkün müdür? Terör örgütü sadece insanlığın, sadece ülkenin değil aynı zamanda milletimizin tüm fertleriyle birlikte Kürt kardeşlerimizin de düşmanıdır.
İkinci bir bayrak tanımıyoruz. Dedim ya adamların afedersiniz o teröristlerin cesetlerine sardıkları paçavra belli. O işte özlemini duydukları kendilerine ait bayraklarıdır. Bir de diyor ki utanmadan, sıkılmadan 'bizim bayrakla sorunumuz yok.' Peki yaptığınız bu ne? Hamburg'da yaptığınız ne? İşte ispatları ortada. Siz bu milleti aldatırız diye birkaç tane Türk bayrağı sallamakla bu milleti aldatamayacaksınız. 7 Haziran'da bunu başardınız ama 1 Kasım'da inanıyorum ki benim milletim buna prim vermeyecek.
Türkiye, kendi vatandaşlarının bir kısmıyla değil teröristle, terör örgütüyle mücadele ediyor. En başından beri bu hassasiyeti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dikkat ederseniz, terör örgütünün sınırlarımız dışındaki unsurlarına karşı çok daha etkili darbeler indiriyoruz. Şu ana kadar 2 binin üzerinde teröristi içeride ve dışarıda öldürmüş bulunuyoruz.
Yaşanan çatışmalarla, terör örgütünün eylemleriyle, şahsım ve hükümetimiz arasında ilişki kuran, terör örgütünün amacına hizmet ettiğini bilmelidir. Bu tür yaklaşımların, bu tür ifadelerin, bu tür propagandaların ne ülkeye ne millete ne de sorunun çözümüne bir faydası yoktur. Yanlış teşhis yanlış tepkiye, yanlış tepki de vahim sonuçlara yol açar. Madem ki terör örgütü demokrasinin ve hukukun çizgisine gelmek istemiyor, öyleyse ona anladığı dilden konuşacak gücümüz de imkanımız da kararlılığımız da vardır.
"ERDOĞAN'A DÜŞMAN OLABİLİRSİNİZ AMA..."
Buradan çeşitli şekillerde terör örgütüne hizmet eden herkese bir çağrıda bulunuyorum, 'Gelin bu oyuna alet olmayın. Ey medya bu oyuna alet olma.' Erdoğan'a düşmanlığınız olabilir, ki bu düşmanlığınızı zaten attığınız başlıklarda görüyorum ama bilesiniz ki siz ne kadar düşman olursanız olun Rabbimin takdir ettiği ömrü hiçbir zaman azaltamayacaksınız ve bu mücadele azmimizi de hiçbir zaman yıldıramayacak, durduramayacaksınız ve bu oyunun kazananı asla siz olmayacaksınız.
"TAYYİP ERDOĞAN YALANDAN EN FAZLA KAÇINAN İNSAN"
Ben bir Conrad meselesi anlatmıştım. Conrad'da bana söylediklerini anlatmıştım. Bunların hepsini inkar ediyor. Şimdi ne kadar hayırlı oldu. Bu inkar etti, bütün kirli çamaşırları şimdi her taraftan piyasaya dökülmeye başladı mı? Her şeyleri A'dan Z'ye... Bu ülkeyi, bu devleti nasıl soyup soğana çevirdiklerine dair her şey şimdi piyasaya dökülmeye başladı mı? Herkes açıklamaları yapıyor mu Sen busun. Kimin bu ülkede dürüst, kimin dürüst olmadığına zaten bu millet şahittir. Tayyip Erdoğan yalandan en fazla kaçınan insandır. Ama siz bütün hayatınızı yalan üzerine inşa ettiniz. Şimdi de 'ben böyle demedim' diyorsunuz, işte eserleriniz ortada ve herkes çıkıp sizin nerede neler yaptığınızı, nasıl yaptığınızı ortaya koyuyorlar.