Hafta ortasında Ankara Üniversitesi Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi, İzmir’in Urla İlçesi’nde, Vehbi Koç Vakfı, TINA Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı ve Urla Belediyesi’nin işbirliğiyle Mustafa V. Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi’ni açtı. Denize tutkusuyla tanınan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, kendi adını taşıyan merkezin açılışında, çok keyifli ve gururluydu. Açılış töreni sonrasında sohbet ettiğimiz Koç, sadece bu tutkusundan söz etmek istiyordu. Ama Türkiye’nin yoğun gündemine direnemedi.
Mustafa Koç’a seçim sonuçlarını ve koalisyon tartışmalarını sorduk. Tam da TÜSİAD’ın Ankara’da liderleri ziyaret ettiği günde. “Ortak payda Türkiye ise belli ilkeler çerçevesinde anlaşıyor olmaları lazım. Ben yekten hayır demeyi doğru bulmuyorum” dedi. İş dünyasının Ankara ziyaretini hatırlattık, “Erken seçim istemiyor kimse” dedik Koç’a. O konuda da cevabı net oldu: “Öyle olması lazım. Düşünebiliyor musunuz iki ay sonra Türkiye yeniden bir seçim atmosferine girecek. Türkiye bunu kaldıramaz. Kaldırmaması da lazım.”
'DÜŞEN PETROLÜ DEĞERLENDİREMEDİK'
Mustafa Koç, son dönemde düşen dolar ve petrol fiyatlarıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii ki dolar bütün para birimlerine karşı yükseldi ancak gelişmekte olan ülkeler içinde parası en çok değer kaybeden ülke de biziz. Unutmayın ki petrol 40-45 dolar bandında gezerken, Türkiye’nin cari açığında 10 milyar dolar artı yazdı. Bu büyük bir hadise. O kadar büyük bir devlet kuşuydu ki başımıza konan, daha da avantaja çevrilebilirdi. Bunun bütçe açığını kapatmaya daha çok katkısı olurdu. Seçim atmosferi ve konjonktür nedeniyle bu fırsat yeterince değerlendirilemedi. Yine de Türkiye’nin şu andaki makro ekonomik parametreleri sağlıklı.”
‘ANKARA İLE BAĞIMIZ ESKİ’
“Bizim Ankara Üniversitesi ile bağımız eski. Vehbi Koç, 1951’de öğrenci yurdu yapmış. Peşinden göz bankası gelmiş. 2000’lerin başında Rahmi Koç, yurdu yeniledi” diyen Mustafa Koç, şunları anlattı: “Şimdi üçüncü kuşak olarak, deniz arkeoloji araştırma merkezi ile Cumhuriyet’in ilk üniversitesi ile kurulan bağ güçleniyor. Buradaki sualtı kazılarından çıkanlar korunacak. Sonra burada bir teşhir alanı olabilir. İzmir’e, Bodrum’a veya başka bir yere gönderilmemeli, burada sergilenmeli. Bu, turizme de katkı sağlar. Evde küplerle büyüdük biz. Babam denizci zaten. Kardeşlerim de öyle. Deniz ailede bir tutku. Dala dala, göre göre anfora ve kalıntılara da ilgi uyandı.”
‘TWITTER’DA YAZSAM ORTALIK KARIŞIR’
Mustafa Koç, sosyal medya kullanımına uzun süredir direniyor. Twitter’a ilk girdiğinde kendi kullanıcı ismiyle hesap açmış ancak “Herkese cevap yetiştirmek gerekiyor. Başa çıkamam” diyerek vazgeçmiş. Şimdi başka bir isimle hesabı var ama sadece haber sitelerini izliyor. Diyor ki: “Bence Murat Ülker bu işi çok başarıyla yönetiyor. Muzipçe şeyler de yazıyor, ilgiyle izliyorum. Ben twitter’da yazarsam ortalık birbirine girer.”
‘DÖVMEYİ KIZIM ESRA TASARLADI’
Koç’un sağ bileğinde büyük kızının tasarladığı, Esra, Mustafa, Caroline ve Aylin’in baş harflerinden oluşan balık figününün dövmesi var. Sol bileğinde de çocuklarının çok sevdiği film karakteri Kayıp Balık Nemo.
İlk Instagram hesabını sohbetimiz sırasında açan Koç, iki kızıyla çekilmiş bir fotoğraf yükledi.
‘SUALTI BENİM İÇİN MEDİTASYON’
Seyahate ve fotoğrafçılığa meraklı olan Mustafa Koç, geçtiğimiz günlerde Ruanda’dan döndü. Ve o gün açtığı İnstagram hesabına da oradan fotoğraflar yükledi.
Sualtı ise Koç’un 35 yıllık tutkusu. “Benim için meditasyon” diyen Koç, şunları söylüyor: “Türkiye’de sadece 4 üniversitenin sualtı arkeoloji eğitimi var. Bazı şeyleri denizde bırakmak çok daha faydalı. Sudan çıkarılan kalıntılar bazen önce tuzlu suda, sonra tatlı su, sonra da saf suda bekletilip korumaya alınıyor. Burası böyle bir merkez için ideal. Sualtı resim sergisi düşünüyorum. Bir kitap daha olabilir.” Çoğunlukla Ege’de dalan Mustafa Koç, “Dalmayınca özlüyorum. Sualtı büyülü bir dünya. Yılda iki kez de Mısır veya Uzakdoğu’ya dalmaya gidiyoruz. 2000 dalışım vardır herhalde. Kızlarım dalmaya tropik yerlerde başladı. Öyle bir yerde başladılar ki şimdi Ege’de dalamıyorlar. Eşim de iyi dalgıç ama sıkıcı buluyor” diyor.
‘DENİZ HİÇ ŞAKAYA GELMEZ’
Sığacık’ta Ayhan Sicimoğlu ile bir dalışta önemli bir tehlike atlattığını anlatan Koç, “Dikkatsizlikle boş tüp ile inmişim. 40 metre derinlikteyiz ve havam bitti. 15 dakika sonra veya geminin içinde olsaydık vurgun yerdik. Ayhan’ın havasıyla beraber yavaş yavaş çıktık. Allah korudu. Yıl 1998’di. Sonra hep yedek hava ile daldım” dedi.
Mustafa Koç’a seçim sonuçlarını ve koalisyon tartışmalarını sorduk. Tam da TÜSİAD’ın Ankara’da liderleri ziyaret ettiği günde. “Ortak payda Türkiye ise belli ilkeler çerçevesinde anlaşıyor olmaları lazım. Ben yekten hayır demeyi doğru bulmuyorum” dedi. İş dünyasının Ankara ziyaretini hatırlattık, “Erken seçim istemiyor kimse” dedik Koç’a. O konuda da cevabı net oldu: “Öyle olması lazım. Düşünebiliyor musunuz iki ay sonra Türkiye yeniden bir seçim atmosferine girecek. Türkiye bunu kaldıramaz. Kaldırmaması da lazım.”
'DÜŞEN PETROLÜ DEĞERLENDİREMEDİK'
Mustafa Koç, son dönemde düşen dolar ve petrol fiyatlarıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii ki dolar bütün para birimlerine karşı yükseldi ancak gelişmekte olan ülkeler içinde parası en çok değer kaybeden ülke de biziz. Unutmayın ki petrol 40-45 dolar bandında gezerken, Türkiye’nin cari açığında 10 milyar dolar artı yazdı. Bu büyük bir hadise. O kadar büyük bir devlet kuşuydu ki başımıza konan, daha da avantaja çevrilebilirdi. Bunun bütçe açığını kapatmaya daha çok katkısı olurdu. Seçim atmosferi ve konjonktür nedeniyle bu fırsat yeterince değerlendirilemedi. Yine de Türkiye’nin şu andaki makro ekonomik parametreleri sağlıklı.”
‘ANKARA İLE BAĞIMIZ ESKİ’
“Bizim Ankara Üniversitesi ile bağımız eski. Vehbi Koç, 1951’de öğrenci yurdu yapmış. Peşinden göz bankası gelmiş. 2000’lerin başında Rahmi Koç, yurdu yeniledi” diyen Mustafa Koç, şunları anlattı: “Şimdi üçüncü kuşak olarak, deniz arkeoloji araştırma merkezi ile Cumhuriyet’in ilk üniversitesi ile kurulan bağ güçleniyor. Buradaki sualtı kazılarından çıkanlar korunacak. Sonra burada bir teşhir alanı olabilir. İzmir’e, Bodrum’a veya başka bir yere gönderilmemeli, burada sergilenmeli. Bu, turizme de katkı sağlar. Evde küplerle büyüdük biz. Babam denizci zaten. Kardeşlerim de öyle. Deniz ailede bir tutku. Dala dala, göre göre anfora ve kalıntılara da ilgi uyandı.”
‘TWITTER’DA YAZSAM ORTALIK KARIŞIR’
Mustafa Koç, sosyal medya kullanımına uzun süredir direniyor. Twitter’a ilk girdiğinde kendi kullanıcı ismiyle hesap açmış ancak “Herkese cevap yetiştirmek gerekiyor. Başa çıkamam” diyerek vazgeçmiş. Şimdi başka bir isimle hesabı var ama sadece haber sitelerini izliyor. Diyor ki: “Bence Murat Ülker bu işi çok başarıyla yönetiyor. Muzipçe şeyler de yazıyor, ilgiyle izliyorum. Ben twitter’da yazarsam ortalık birbirine girer.”
‘DÖVMEYİ KIZIM ESRA TASARLADI’
Koç’un sağ bileğinde büyük kızının tasarladığı, Esra, Mustafa, Caroline ve Aylin’in baş harflerinden oluşan balık figününün dövmesi var. Sol bileğinde de çocuklarının çok sevdiği film karakteri Kayıp Balık Nemo.
İlk Instagram hesabını sohbetimiz sırasında açan Koç, iki kızıyla çekilmiş bir fotoğraf yükledi.
‘SUALTI BENİM İÇİN MEDİTASYON’
Seyahate ve fotoğrafçılığa meraklı olan Mustafa Koç, geçtiğimiz günlerde Ruanda’dan döndü. Ve o gün açtığı İnstagram hesabına da oradan fotoğraflar yükledi.
Sualtı ise Koç’un 35 yıllık tutkusu. “Benim için meditasyon” diyen Koç, şunları söylüyor: “Türkiye’de sadece 4 üniversitenin sualtı arkeoloji eğitimi var. Bazı şeyleri denizde bırakmak çok daha faydalı. Sudan çıkarılan kalıntılar bazen önce tuzlu suda, sonra tatlı su, sonra da saf suda bekletilip korumaya alınıyor. Burası böyle bir merkez için ideal. Sualtı resim sergisi düşünüyorum. Bir kitap daha olabilir.” Çoğunlukla Ege’de dalan Mustafa Koç, “Dalmayınca özlüyorum. Sualtı büyülü bir dünya. Yılda iki kez de Mısır veya Uzakdoğu’ya dalmaya gidiyoruz. 2000 dalışım vardır herhalde. Kızlarım dalmaya tropik yerlerde başladı. Öyle bir yerde başladılar ki şimdi Ege’de dalamıyorlar. Eşim de iyi dalgıç ama sıkıcı buluyor” diyor.
‘DENİZ HİÇ ŞAKAYA GELMEZ’
Sığacık’ta Ayhan Sicimoğlu ile bir dalışta önemli bir tehlike atlattığını anlatan Koç, “Dikkatsizlikle boş tüp ile inmişim. 40 metre derinlikteyiz ve havam bitti. 15 dakika sonra veya geminin içinde olsaydık vurgun yerdik. Ayhan’ın havasıyla beraber yavaş yavaş çıktık. Allah korudu. Yıl 1998’di. Sonra hep yedek hava ile daldım” dedi.