Röportaj: Edda SÖNMEZ
Fotograflar:
Tarkan ABDULLAHOĞLU
Mert ARISLAN
İşin başında 27 yaşındaki Fabio Suarez’nin olduğu Uzakdoğu ve Akdeniz Mutfağı açıldı. Adı da Saigon İstanbul. 20 Ekim’de yapılacak bir lansmanla lezzet dünyasına merhaba diyecek olan restaurant, hem damağınızı şaşırtacak hem de sizi yeni bir mutfağın keşfine çıkaracak. Yemeklerin lezzeti ise inanılmaz. Ayrıca sadece İstanbul’da bulunabilecek bir manzara eşliğinde güzel anlar yaşayacaksınız. Bugünkü konumuz, yeni mekân Saigon İstanbul.
– Bize kendinizden bahseder misiniz?
Fabio Suarez (F.S.) : Annem Türk, babam İspanyol. İsviçre’-de doğdum. 7 yaşında İstanbul’a geldim. Fransız Lisesi’ne devam ettim. 20 yaşında Avupa’da üniversiteye gittim. İki sene Hollanda, dört sene İsviçre, sonra geri geldim. Bir sene Doğuş’ta çalıştıktan sonra da babamla bu işe atıldık. Geçen sene işten ayrıldıktan sonraki 6 ay içerisinde burayı buldum. Kiralayıp bu konsepti açtık.
– Neden Uzakdoğu?
F.S: Hep merakı vardı babamın. Tayland olsun, Endonezya, Hong kong…
– Babanızın istediği bir şey galiba yemek sektörü?
F.S: Evet, istediğim bir şeydi seyahat ederken, babamı hep otellerde ziyaret ederdim. Şöyle düşündüm hep, bir ülkede bir süreden sonra yediğiniz yerel yemeklerden sıkılıyorsunuz, ne yaparsınız? Önce İtalyan veya Uzakdoğu mutfaklarına yönelirsiniz.
Baba-oğul, “Sadece yemek değil, dizaynımız da aynı şekilde çok özel. Türkiye’nin en ünlü mimarlarından biri tarafından yapıldı” diye konuştu.
YEMEK iŞiNDE MORALi iYi TUTMALISINIZ…
– Kaç ülke gezdin?
F.S: 30-40 ülke gezdim. Hepsinde en az bir ay kaldım ve Avrupa’ya senede sekiz dokuz kere gidiyorum. Hep iyi lokantalarda yemek yedim. Yemek işinde moralinizi iyi tutmanız gerekiyor. Türkiye’de Türk insanıyla çalışmak çok farklı birşey bunu avantaja çevirmek çok kolay, ama hiç geliştirmemek de çok kolay.
iYi ŞEYLER ÇIKARTIYORUM
– En güzel hangi yemeği yapıyorsunuz?
F.S: İyi bulduğum malzemeler benim iyi yemek pişirmeme yön veren şey oluyor. Balık seçerken bana hangileri güzel deme bana hangileri çok iyi onu göster diyorum balıkçıya.
YEMEĞE OLAN MERAKIM HEP SEYAHAT ETMEKTEN
– Türkiye ile yolunuz ne zaman kesişti?
A.S: İstanbul’a oğlumun annesi ile tanışmadan önce turist olarak gelmiştim. İstanbul’da ilk Ara Güler ile tanıştım. Sonra oğlumun annesi ile tanıştım Cenevre’de. Annesi Türkiye’ye geri döndü. Oğlumda İstanbul’da büyüdü. Yemeğe olan merakım hep seyahat etmekten. Değişik mutfaklarla tanışma fırsatım oldu.
– Hangi mutfağı seviyorsunuz?
A.S: Belli bir şey yok her yerde güzel yemek var. Bazıları daha komplike. Biraz daha bilgi gerektiren, daha zor olan mutfaklar var..
– Sizi niçin tercih etsinler?
A.S: Türkiye’de bize benzer bir konsept yok. Manzara ve konseptin birleşimi zaten yok. İnsanların sevdikleri yemekleri koymak istiyoruz. Kendi yorumlama biçimlerimiz var. Biz yemekleri yorumlayıp insanların istediği hale getirdiğimizi düşünüyoruz. Saigon olarak biz zaten etnik bir restoranız. Saigon’da çok kozmopolit bir şehirdi. Saigon’un en büyük özelliği hem Fransa’yı, hem Uzakdoğu’yu karıştırması.
FÜZYON YEMEK YARATIYORUZ!..
– Başka şube açmak istiyorsunuz?
A.S: Rusya’yı çok istiyorum. Rusya’da St. Petersburg, Moskova olabilir. Amerika’da görüşmeye başladığım birkaç adres var. Miami, Los Angeles ve New York üçgeninde. Aynı isimle olacak. Sadece Saigon İstanbul değil de Saigon Miami, Saigon Los Angeles olur. Saigon London olur.
Mimarımızın yaptığı tavan. Buda heykeli, bu renk bize ait. Bunları bir yere taşımak çok kolay. Tavan yüksek olur daha yüksek bir Buda yaparız, aynı akustik tavanı yaparız. Bu demirlere de aynısını yapabiliriz. İmzamız olan şeyler var ve onlarla birlikte gitmek isteriz. Çünkü yemek yaratıyoruz, füzyon yemek yaratıyoruz. Böyle şeyler tatmin ediyor bizi.
– Mekanla ilgili ne gibi farklılıklar düşünüyorsunuz?
A.S: İyi servis, iyi yemek, iyi müzik, deneyimli olmak ve aynı zamanda müzik prodüksiyonu yapmak istiyoruz.
Günün her saatinin farklı bir müziği olduğunu ve insanların yemek yerken birbirini duyması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bu müzik sistemini seçtik.
İlla spesifik bir restoran olmak istemiyoruz, genel olmak istiyoruz. İnsanlar bize geldiği zaman sadece sushi için değil, gelsinler burada buluşsunlar hem eğlenebileceklerini bilip yeni şeyler de denemelerini istiyoruz.
– Açılışınız ne zamandı?
A.S: 20 Ekim’de lansman var ama şu anda da kapımız açık müzik meraklılarına, yemek meraklılarına, bu manzarayı seven insanlara. Rakımız da var. Köfte yok, yufka yok, kokoreç yok.
MUTFAKTA ÇOK VAKiT GEÇiRiYORUM
– Türkiye’de beğendiğiniz restoranlar var mı?
A.S: Nikra var mesela. Güzel modern bir yorum var Türk Mutfağı’nın üzerinde. Ve güzel kalitede malzeme kullanıyorlar, buna çok dikkat ediyorum. Kendi ürettiği şeylere de gidebiliyor. Şu an üretim aşamasında değiliz ama onu da yapmak istiyoruz. Kendi meyve sebzelerimizi üretip kullanmak isteriz. İyi bir yemek yapmak için mükemmel olmak gerekir. Her ne kadar Türkiye’de denemesem de bu konu da mükemmel olduğumu biliyorum. Muftakta çok vakit geçiriyorum.
– Gelen müşterileri neler bekleyecek?
A.S: Sadece yemek değil dizaynımız çok özel. Türkiye’nin en ünlü mimarlarından biri tarafından yapıldı. Şefimiz Bodrum Sofa Otel’de, yurtdışında Barcelona’da da çalıştı. Onu San Sebastian’a yolladık bir aylık bir eğitim için. Uzakdoğu ve Akdeniz tekniklerini iyice aldı.
Fotograflar:
Tarkan ABDULLAHOĞLU
Mert ARISLAN
İşin başında 27 yaşındaki Fabio Suarez’nin olduğu Uzakdoğu ve Akdeniz Mutfağı açıldı. Adı da Saigon İstanbul. 20 Ekim’de yapılacak bir lansmanla lezzet dünyasına merhaba diyecek olan restaurant, hem damağınızı şaşırtacak hem de sizi yeni bir mutfağın keşfine çıkaracak. Yemeklerin lezzeti ise inanılmaz. Ayrıca sadece İstanbul’da bulunabilecek bir manzara eşliğinde güzel anlar yaşayacaksınız. Bugünkü konumuz, yeni mekân Saigon İstanbul.
– Bize kendinizden bahseder misiniz?
Fabio Suarez (F.S.) : Annem Türk, babam İspanyol. İsviçre’-de doğdum. 7 yaşında İstanbul’a geldim. Fransız Lisesi’ne devam ettim. 20 yaşında Avupa’da üniversiteye gittim. İki sene Hollanda, dört sene İsviçre, sonra geri geldim. Bir sene Doğuş’ta çalıştıktan sonra da babamla bu işe atıldık. Geçen sene işten ayrıldıktan sonraki 6 ay içerisinde burayı buldum. Kiralayıp bu konsepti açtık.
– Neden Uzakdoğu?
F.S: Hep merakı vardı babamın. Tayland olsun, Endonezya, Hong kong…
– Babanızın istediği bir şey galiba yemek sektörü?
F.S: Evet, istediğim bir şeydi seyahat ederken, babamı hep otellerde ziyaret ederdim. Şöyle düşündüm hep, bir ülkede bir süreden sonra yediğiniz yerel yemeklerden sıkılıyorsunuz, ne yaparsınız? Önce İtalyan veya Uzakdoğu mutfaklarına yönelirsiniz.
Baba-oğul, “Sadece yemek değil, dizaynımız da aynı şekilde çok özel. Türkiye’nin en ünlü mimarlarından biri tarafından yapıldı” diye konuştu.
YEMEK iŞiNDE MORALi iYi TUTMALISINIZ…
– Kaç ülke gezdin?
F.S: 30-40 ülke gezdim. Hepsinde en az bir ay kaldım ve Avrupa’ya senede sekiz dokuz kere gidiyorum. Hep iyi lokantalarda yemek yedim. Yemek işinde moralinizi iyi tutmanız gerekiyor. Türkiye’de Türk insanıyla çalışmak çok farklı birşey bunu avantaja çevirmek çok kolay, ama hiç geliştirmemek de çok kolay.
iYi ŞEYLER ÇIKARTIYORUM
– En güzel hangi yemeği yapıyorsunuz?
F.S: İyi bulduğum malzemeler benim iyi yemek pişirmeme yön veren şey oluyor. Balık seçerken bana hangileri güzel deme bana hangileri çok iyi onu göster diyorum balıkçıya.
YEMEĞE OLAN MERAKIM HEP SEYAHAT ETMEKTEN
– Türkiye ile yolunuz ne zaman kesişti?
A.S: İstanbul’a oğlumun annesi ile tanışmadan önce turist olarak gelmiştim. İstanbul’da ilk Ara Güler ile tanıştım. Sonra oğlumun annesi ile tanıştım Cenevre’de. Annesi Türkiye’ye geri döndü. Oğlumda İstanbul’da büyüdü. Yemeğe olan merakım hep seyahat etmekten. Değişik mutfaklarla tanışma fırsatım oldu.
– Hangi mutfağı seviyorsunuz?
A.S: Belli bir şey yok her yerde güzel yemek var. Bazıları daha komplike. Biraz daha bilgi gerektiren, daha zor olan mutfaklar var..
– Sizi niçin tercih etsinler?
A.S: Türkiye’de bize benzer bir konsept yok. Manzara ve konseptin birleşimi zaten yok. İnsanların sevdikleri yemekleri koymak istiyoruz. Kendi yorumlama biçimlerimiz var. Biz yemekleri yorumlayıp insanların istediği hale getirdiğimizi düşünüyoruz. Saigon olarak biz zaten etnik bir restoranız. Saigon’da çok kozmopolit bir şehirdi. Saigon’un en büyük özelliği hem Fransa’yı, hem Uzakdoğu’yu karıştırması.
FÜZYON YEMEK YARATIYORUZ!..
– Başka şube açmak istiyorsunuz?
A.S: Rusya’yı çok istiyorum. Rusya’da St. Petersburg, Moskova olabilir. Amerika’da görüşmeye başladığım birkaç adres var. Miami, Los Angeles ve New York üçgeninde. Aynı isimle olacak. Sadece Saigon İstanbul değil de Saigon Miami, Saigon Los Angeles olur. Saigon London olur.
Mimarımızın yaptığı tavan. Buda heykeli, bu renk bize ait. Bunları bir yere taşımak çok kolay. Tavan yüksek olur daha yüksek bir Buda yaparız, aynı akustik tavanı yaparız. Bu demirlere de aynısını yapabiliriz. İmzamız olan şeyler var ve onlarla birlikte gitmek isteriz. Çünkü yemek yaratıyoruz, füzyon yemek yaratıyoruz. Böyle şeyler tatmin ediyor bizi.
– Mekanla ilgili ne gibi farklılıklar düşünüyorsunuz?
A.S: İyi servis, iyi yemek, iyi müzik, deneyimli olmak ve aynı zamanda müzik prodüksiyonu yapmak istiyoruz.
Günün her saatinin farklı bir müziği olduğunu ve insanların yemek yerken birbirini duyması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bu müzik sistemini seçtik.
İlla spesifik bir restoran olmak istemiyoruz, genel olmak istiyoruz. İnsanlar bize geldiği zaman sadece sushi için değil, gelsinler burada buluşsunlar hem eğlenebileceklerini bilip yeni şeyler de denemelerini istiyoruz.
– Açılışınız ne zamandı?
A.S: 20 Ekim’de lansman var ama şu anda da kapımız açık müzik meraklılarına, yemek meraklılarına, bu manzarayı seven insanlara. Rakımız da var. Köfte yok, yufka yok, kokoreç yok.
MUTFAKTA ÇOK VAKiT GEÇiRiYORUM
– Türkiye’de beğendiğiniz restoranlar var mı?
A.S: Nikra var mesela. Güzel modern bir yorum var Türk Mutfağı’nın üzerinde. Ve güzel kalitede malzeme kullanıyorlar, buna çok dikkat ediyorum. Kendi ürettiği şeylere de gidebiliyor. Şu an üretim aşamasında değiliz ama onu da yapmak istiyoruz. Kendi meyve sebzelerimizi üretip kullanmak isteriz. İyi bir yemek yapmak için mükemmel olmak gerekir. Her ne kadar Türkiye’de denemesem de bu konu da mükemmel olduğumu biliyorum. Muftakta çok vakit geçiriyorum.
– Gelen müşterileri neler bekleyecek?
A.S: Sadece yemek değil dizaynımız çok özel. Türkiye’nin en ünlü mimarlarından biri tarafından yapıldı. Şefimiz Bodrum Sofa Otel’de, yurtdışında Barcelona’da da çalıştı. Onu San Sebastian’a yolladık bir aylık bir eğitim için. Uzakdoğu ve Akdeniz tekniklerini iyice aldı.