Başbakan Ahmet Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.
Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen buluşmada konuşan Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"12 Eylül sizleri nesneleştirmeye çalıştı. Şimdi terör örgütü nesneleştirmeye çalışıyor. Temsil ettiğiniz toplum teröre prim vermedi. Sizler sağduyunun aklıselimin tarafı oldunuz. Sorumluluk duygusuyla hareket ederek samimiyetle çözüm yolu aradınız. Sizlerin çözüme verdiğiniz çabaları unutmadık, unutmayacağız. Bu desteği her zaman yanımızda görmek istiyoruz.
78 milyon insanın her birinin bizim için aynı olduğunu ifade ettik. Herhangi bir kardeşime bakarken, 'acaba bu Türk mü, Kürt mü, Alevi mi Sünni mi' diye sorarsam aldığım her nefes haram olsun. Türkiye'yi bütün renkleriyle farklılıklarıyla seviyoruz, kucaklıyoruz.
Her insanın kendi inanışıyla güzel olduğunu düşünüyoruz. AK Parti geçmişin ötekileştirici zihniyetine tepki olarak milletimizin birlik hissiyatından doğmuş bir partidir. Farklılıklar çatışmalara sebep oluyorsa bu bizim yanlışımızdır.
Kim özgürlük ortamını yok etmeye çalışıyorsa onlara asla izin vermeyiz. Özgürleşen Türkiye'de şehirlere silah yığınağı yapanlara izin vermeyiz.
Kim eline silah alıp bir başka kardeşimize yönelik olarak bu silahı doğrultursa, kim şehirlerimizi harabeye çevirmek isterse, kim Fatih Paşa Camii gibi kutsal mekanlarımızı mermileriyle tahrip etmek isterse hepimiz ona karşı çıkacak ve bu toprakların ortak feyzinin, vicdanının sesi olacağız. Bizim mücadelemiz bu ülkenin birliğine, dirliğine ve kardeşliğine kasteden cani şebekelerle, insanlık dışı terör örgütleriyle. Bizim mücadelemiz okullara, hastanelere, camilere, sokaktaki insanlara saldıracak kadar gözü dönmüş menfur odaklarla.
Devletimiz her türlü tehlikeyi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır. Türkiye terörden arındırılacak, şehirlerimiz silah deposu, barikat olmaktan arındırılacaktır. şehirlerimiz terörün yol açtığı tahribattan kurtulacak. Bütün vatandaşlarımız huzura kavuşacaktır.
Yeni bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaş yıllarından kalan bölücü terör örgütü ve onun uzantısı olan partinin sözcüleri, bugün ısrarla kamuoyunu tahrik ediyor. Bugün dahi tahriklerine devam ettiler. Bununla yapmaya çalıştıkları, Türkiye'yi yeniden eski Türkiye'nin kargaşaya, çatışmaya dayalı düzenine çekmeye çalışmaktır. İstiyorlar ki onların çatışmacı ortamına biz de ayak uyduralım, devlet eski devlet olsun ve terörü besleyen krizler yeniden yaşansın. Emin olunuz, 12 Eylül zihniyeti ile onun çıkardığı
bölücü terör örgütünün zihniyeti temelde aynı faşizan zihniyettir.
UNESCO kültür misarı olarak Toledo'yu örnek gösterdiğimde bunu faşizm ve Franco' örneğiyle karşılaştıran ucuz yorumlar yapıldı. Biz Franco'yu da biliriz. Ülkemizi PKK'nın Stalinist zihniyetine karşı teslim etmeyecek olan da her bir vatandaşımızı faşizme de Stalinizme de karşı koruyacak olan AK Parti'nin özgürlükçü demokratik anlayışıdır.
Faşist anlayışı bulunduğu bölgede yaşatan PKK'nın bundan bahsetmeye hakkı yoktur. Eski Türkiye'de nelerin yaşandığını sizler çok iyi biliyorsunuz. Eski Türkiye'de yasaklar vardır. OHAL vardı, yol kontrolleri vardı. Anlamsız ne kadar yasak varsa kaldırdık. Anadil üzerindeki kısıtlamaları tasfiye ettik.
Bu yasakları kaldırıken, yasakçı düzenden beslenen pek çok odak karşımıza dikildi. Türkiye bir daha eski karanlık günlere dönmeyecek. Terörle mücadelenin demokratik kazanımlara zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Terör şebekesinin en büyük zararı Kürt vatandaşlarımıza verdiğini herkes görüyor.
Bizim elimizde tek bir masumun bırakın kanı, gözyaşı dahi yoktur. Ama birileri, birilerine gözyaşı döktürmek isterse, birileri İsrail'in ya da Esad rejiminin yaptığı gibi mazlumlara zulmetmek isterse, birileri bugün PKK terör örgütünün yaptığı gibi bu halka zulmetmek isterse onun karşısında da sessiz kalacak kadar, Allah'ın ve milletin bize lütfettiği bu iktidar gücünden nasipsiz değiliz.
Bu günlerde bir sanatçının bana doğru dönüp zalim ifadesini kullanması üzerine döndüm, gönül aynama baktım. Muhasebe ettim. Bir iç muhasebe yaptım. Hİç konuşmadan zulümle hitap ettiği bu kişiyi anlamak istiyorsa, Somalili çocukların yanına gitsin. Arıkan'da insanlarla kucaklaşan insanlara sorsun bizi. Şimdi ben o sanatçıya sesleniyorum, gelsin zulüm görmek istiyorsa Dışkapı Hastanesi'nde birkaç gün önce ziyaret ettiğim Sait'in gözlerini içine baksın.
Babası ve kardeşini şehit olarak kaybetmiş Sait'in gözlerindeki hüzne baksın. Sonra başka bir hastanede yatan annesini ziyaret etsin. Diyarbakır'da Çınar'da katledilen bu çocukların arkasında hangi zalimlerin olduğunu düşünsüz ve zalim kavramını kime kullanacaksa o zaman kullansın."
Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen buluşmada konuşan Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"12 Eylül sizleri nesneleştirmeye çalıştı. Şimdi terör örgütü nesneleştirmeye çalışıyor. Temsil ettiğiniz toplum teröre prim vermedi. Sizler sağduyunun aklıselimin tarafı oldunuz. Sorumluluk duygusuyla hareket ederek samimiyetle çözüm yolu aradınız. Sizlerin çözüme verdiğiniz çabaları unutmadık, unutmayacağız. Bu desteği her zaman yanımızda görmek istiyoruz.
78 milyon insanın her birinin bizim için aynı olduğunu ifade ettik. Herhangi bir kardeşime bakarken, 'acaba bu Türk mü, Kürt mü, Alevi mi Sünni mi' diye sorarsam aldığım her nefes haram olsun. Türkiye'yi bütün renkleriyle farklılıklarıyla seviyoruz, kucaklıyoruz.
Her insanın kendi inanışıyla güzel olduğunu düşünüyoruz. AK Parti geçmişin ötekileştirici zihniyetine tepki olarak milletimizin birlik hissiyatından doğmuş bir partidir. Farklılıklar çatışmalara sebep oluyorsa bu bizim yanlışımızdır.
Kim özgürlük ortamını yok etmeye çalışıyorsa onlara asla izin vermeyiz. Özgürleşen Türkiye'de şehirlere silah yığınağı yapanlara izin vermeyiz.
Kim eline silah alıp bir başka kardeşimize yönelik olarak bu silahı doğrultursa, kim şehirlerimizi harabeye çevirmek isterse, kim Fatih Paşa Camii gibi kutsal mekanlarımızı mermileriyle tahrip etmek isterse hepimiz ona karşı çıkacak ve bu toprakların ortak feyzinin, vicdanının sesi olacağız. Bizim mücadelemiz bu ülkenin birliğine, dirliğine ve kardeşliğine kasteden cani şebekelerle, insanlık dışı terör örgütleriyle. Bizim mücadelemiz okullara, hastanelere, camilere, sokaktaki insanlara saldıracak kadar gözü dönmüş menfur odaklarla.
Devletimiz her türlü tehlikeyi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır. Türkiye terörden arındırılacak, şehirlerimiz silah deposu, barikat olmaktan arındırılacaktır. şehirlerimiz terörün yol açtığı tahribattan kurtulacak. Bütün vatandaşlarımız huzura kavuşacaktır.
Yeni bir dönüm noktasındayız. Soğuk savaş yıllarından kalan bölücü terör örgütü ve onun uzantısı olan partinin sözcüleri, bugün ısrarla kamuoyunu tahrik ediyor. Bugün dahi tahriklerine devam ettiler. Bununla yapmaya çalıştıkları, Türkiye'yi yeniden eski Türkiye'nin kargaşaya, çatışmaya dayalı düzenine çekmeye çalışmaktır. İstiyorlar ki onların çatışmacı ortamına biz de ayak uyduralım, devlet eski devlet olsun ve terörü besleyen krizler yeniden yaşansın. Emin olunuz, 12 Eylül zihniyeti ile onun çıkardığı
bölücü terör örgütünün zihniyeti temelde aynı faşizan zihniyettir.
UNESCO kültür misarı olarak Toledo'yu örnek gösterdiğimde bunu faşizm ve Franco' örneğiyle karşılaştıran ucuz yorumlar yapıldı. Biz Franco'yu da biliriz. Ülkemizi PKK'nın Stalinist zihniyetine karşı teslim etmeyecek olan da her bir vatandaşımızı faşizme de Stalinizme de karşı koruyacak olan AK Parti'nin özgürlükçü demokratik anlayışıdır.
Faşist anlayışı bulunduğu bölgede yaşatan PKK'nın bundan bahsetmeye hakkı yoktur. Eski Türkiye'de nelerin yaşandığını sizler çok iyi biliyorsunuz. Eski Türkiye'de yasaklar vardır. OHAL vardı, yol kontrolleri vardı. Anlamsız ne kadar yasak varsa kaldırdık. Anadil üzerindeki kısıtlamaları tasfiye ettik.
Bu yasakları kaldırıken, yasakçı düzenden beslenen pek çok odak karşımıza dikildi. Türkiye bir daha eski karanlık günlere dönmeyecek. Terörle mücadelenin demokratik kazanımlara zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Terör şebekesinin en büyük zararı Kürt vatandaşlarımıza verdiğini herkes görüyor.
Bizim elimizde tek bir masumun bırakın kanı, gözyaşı dahi yoktur. Ama birileri, birilerine gözyaşı döktürmek isterse, birileri İsrail'in ya da Esad rejiminin yaptığı gibi mazlumlara zulmetmek isterse, birileri bugün PKK terör örgütünün yaptığı gibi bu halka zulmetmek isterse onun karşısında da sessiz kalacak kadar, Allah'ın ve milletin bize lütfettiği bu iktidar gücünden nasipsiz değiliz.
Bu günlerde bir sanatçının bana doğru dönüp zalim ifadesini kullanması üzerine döndüm, gönül aynama baktım. Muhasebe ettim. Bir iç muhasebe yaptım. Hİç konuşmadan zulümle hitap ettiği bu kişiyi anlamak istiyorsa, Somalili çocukların yanına gitsin. Arıkan'da insanlarla kucaklaşan insanlara sorsun bizi. Şimdi ben o sanatçıya sesleniyorum, gelsin zulüm görmek istiyorsa Dışkapı Hastanesi'nde birkaç gün önce ziyaret ettiğim Sait'in gözlerini içine baksın.
Babası ve kardeşini şehit olarak kaybetmiş Sait'in gözlerindeki hüzne baksın. Sonra başka bir hastanede yatan annesini ziyaret etsin. Diyarbakır'da Çınar'da katledilen bu çocukların arkasında hangi zalimlerin olduğunu düşünsüz ve zalim kavramını kime kullanacaksa o zaman kullansın."