Okan Yalabık “Filmimizde, yaşanan insanlık dramının sonraki yıllara yansıyan acıları, travmaları var. Kunduracı Mirsad, savaşta mayına bastığı için sakat kalmış” dedi
Konuşmayı pek sevmeyen, bu nedenle de röportaj verme konusunda oyunculuğuna inat son derece cimri davranan Okan Yalabık, bu kez teklifimize “evet” dedi. Yalabık’la vizyonda olan Annemin Yarası filmini, rolünü, dönem çalışmalarıyla yaptığı zamandaki yolculuklarını konuştuk.
- Annemin Yarası’na nasıl dahil oldunuz?
Özellikle filmin hikayesi etkiledi beni. Çok ince bir noktaya dokunuyor. Yönetmen Ozan Açıktan, oyuncular, hepsi takdir ettiğim kişiler.
- Saraybosna’daki savaşın sonraki yılları anlatılıyor…
Saraybosna’daki insanlık dramının sonraki yıllara yansıyan hüzünleri, acıları var.
- O savaşı yaşamış biriyle konuşabildiniz mi?
Saraybosna savaşını yaşamış biriyle yolum kesişmedi, kesişsin isterdim doğrusu.
- Filmi nerede çektiniz?
Filmi Belgrad yakınlarında olan Müslüman köyü Simin Han’da dokuz haftada çektik. Her şeyle bağlarımızı koparıp, oradaki dünyamızda yaşadık.
- Kunduracı Mirsad’ı oynuyorsunuz… Mirsad nasıl biri?
Doğrusu sonuç ne olacak, seyirci nasıl değerlendirecek bilemiyorum ama kunduracı Mirsad’ı oynarken çok keyif aldım. Mirsad, geçmişte kalan travmatik olaylarla dolu savaşı yaşamasına rağmen, küçük evinde kocaman ve sevgi dolu bir dünya kurabilmeyi başarmış birisi. Çok güzel bir aile göreceksiniz. Sevginin kanıtı, ispatı gibi bir aile.
- Mirsad sakat kalmış…
Evet, kunduracı Mirsad, savaşta mayına bastığı için bacaklarından biri yok. Ancak bacağını kaybetse de yaşama sevincini kaybetmemiş, umutlarını her zaman beslemiş.
- Mesaj nedir?.
Film, bütünüyle sevgi ve umut mesajı veriyor.
(Gülüyor) Evet, kamera eşliğinde zamanda yolculuklar yapmak bana büyük keyif veriyor (gülüyor).
- Mesela…Hatırla Sevgili, Güz Sancısı, Muhteşem Yüzyıl, Analar ve Anneler.
Necdet karakterini oynadığım Hatırla Sevgili’de 1950’li 60’lı yılları, Pargalı İbrahim Paşa olarak Muhteşem Yüzyıl’da 1500’lü yılları yaşadım. Analar ve Anneler’de 1970’lerin komiseri Ayhan oldum. Seddülbahir 32 Saat adlı dizide de Cevat Paşa olarak Çanakkale Savaşı’na katıldım.
- Hangi dönemi isterdiniz?
1950’ler ve 60’larda yaşamak isterdim. İnsanlar daha mutluymuş gibi geliyor bana. Daha duyarlılar. İnsan daha değerli, sevgiyle saygı önemli.
- Muhteşem Yüzyıl çok beğenildi ama Kösem’in reytingleri düşük. İnsanlar saraydan mı sıkıldı acaba?
Bana göre her şeyi belirleyen reyting değil. Başarılar reytinge bağlı olmamalı. Diziyi izliyorum, beğeniyorum.
Seyirci, elbette trajik bir hikayeye tanık olacak. Ancak, sinemadan çıkarken, her şeye rağmen yaşanan olaylara başka açılardan da bakılmasının mümkün olabildiğini fark edecek. Umut ve sevgi, her şeye rağmen hayatımızda olmalı, kalmalı.
- Eşiniz Nerma’yı canlandıran Belçim Bilgin, bu filmde sizinle birlikte oynamaktan çok mutlu olduğunu söylüyor.
Belçim (Bilgin)’le birlikte oynamaktan büyük keyif aldım. Bazı oyuncular kamera önünde birbirinden beslenir, ortaya çıkan sinerjiyle de başarı çoğullaşır. Belçim, çok başarılı. Zaten biliyorsunuz o şimdi Hollywood’da. Belçim’e hepimiz başarılar diliyoruz.
- Bu sizin ilk buluşmanız değil…
Daha önce de Güz Sancısı filminde birlikte oynamıştık Belçim’le.
- Filmde kadınların acıları da var.
Kadınlar ne yazık ki her zaman daha kolay şekilde hedefte oluyorlar. Filmde de onların o tarz yaraları ve hüzünleri gündeme taşınıyor. Ne var ki filmde acıları asla kimsenin gözüne sokmak gibi bir amacımız olmadı. Acılarla hüzünler olduğu kadar filmimizde neşeyle coşkuyu da bulacaksınız.
Yeşim Ustaoğlu’nun filmi Tereddüt’te oynadım. Önce festivalleri gezecek, daha sonra vizyona girecek. Tereddüt’te adli tıp uzmanı bir adamı oynadım. Kadavralar arasındayım (gülüyor). Bir kadın hikayesi ama herkesin nasibini alacağı bir hikaye.
- Bu arada 39 Basamak adlı oyununuz devam ediyor. Yorumlar nasıl?
Önce 2007’de oynamıştık. Elde olmayan nedenlerle bitirmiştik. Bir gün yine oynayacağımızı biliyorduk. Şimdi Zorlu PSM’de severek oynuyoruz. Olumlu dönüşler oluyor.
- Kötü Kedi Şerafettin’de sesiniz var.
Kötü Kedi Şerafettin’de çizeri seslendirdim. Seslendirme yapmayı seviyorum. Stüdyo oyun parkı gibi bir yer benim için. Mikrofonlar, aletler, bir şeyler kaydetmek hoşuma gidiyor, eğlenceli geliyor.
- Kediniz, köpeğiniz var mı?
O sorumluluğu şimdilik almak istemiyorum. Beslediğim, baktığım çok hayvan var.
- Fotoğraf çekmeyi seviyorsunuz.
Fotoğraf çekmek benim için günlük gibi bir şey. Ben günlük yazmıyorum, günlüklerimi fotoğraf kareleriyle oluşturuyorum.
Özellikle filmin hikayesi etkiledi beni. Çok ince bir noktaya dokunuyor. Yönetmen Ozan Açıktan, oyuncular, hepsi takdir ettiğim kişiler.
- Saraybosna’daki savaşın sonraki yılları anlatılıyor…
Saraybosna’daki insanlık dramının sonraki yıllara yansıyan hüzünleri, acıları var.
- O savaşı yaşamış biriyle konuşabildiniz mi?
Saraybosna savaşını yaşamış biriyle yolum kesişmedi, kesişsin isterdim doğrusu.
Filmi Belgrad yakınlarında olan Müslüman köyü Simin Han’da dokuz haftada çektik. Her şeyle bağlarımızı koparıp, oradaki dünyamızda yaşadık.
- Kunduracı Mirsad’ı oynuyorsunuz… Mirsad nasıl biri?
Doğrusu sonuç ne olacak, seyirci nasıl değerlendirecek bilemiyorum ama kunduracı Mirsad’ı oynarken çok keyif aldım. Mirsad, geçmişte kalan travmatik olaylarla dolu savaşı yaşamasına rağmen, küçük evinde kocaman ve sevgi dolu bir dünya kurabilmeyi başarmış birisi. Çok güzel bir aile göreceksiniz. Sevginin kanıtı, ispatı gibi bir aile.
Evet, kunduracı Mirsad, savaşta mayına bastığı için bacaklarından biri yok. Ancak bacağını kaybetse de yaşama sevincini kaybetmemiş, umutlarını her zaman beslemiş.
Film, bütünüyle sevgi ve umut mesajı veriyor.
ZAMANDA YOLCULUKLAR
- Sizin dönem çalışmalarınızın sayısı bir hayli fazla…(Gülüyor) Evet, kamera eşliğinde zamanda yolculuklar yapmak bana büyük keyif veriyor (gülüyor).
- Mesela…Hatırla Sevgili, Güz Sancısı, Muhteşem Yüzyıl, Analar ve Anneler.
Necdet karakterini oynadığım Hatırla Sevgili’de 1950’li 60’lı yılları, Pargalı İbrahim Paşa olarak Muhteşem Yüzyıl’da 1500’lü yılları yaşadım. Analar ve Anneler’de 1970’lerin komiseri Ayhan oldum. Seddülbahir 32 Saat adlı dizide de Cevat Paşa olarak Çanakkale Savaşı’na katıldım.
1950’ler ve 60’larda yaşamak isterdim. İnsanlar daha mutluymuş gibi geliyor bana. Daha duyarlılar. İnsan daha değerli, sevgiyle saygı önemli.
- Muhteşem Yüzyıl çok beğenildi ama Kösem’in reytingleri düşük. İnsanlar saraydan mı sıkıldı acaba?
Bana göre her şeyi belirleyen reyting değil. Başarılar reytinge bağlı olmamalı. Diziyi izliyorum, beğeniyorum.
BELÇiM ŞiMDi HOLLYWOODLU
- Seyirci sinema çıkışında ne gibi duygular içinde olacak? Bunu söyleyebilir misiniz?Seyirci, elbette trajik bir hikayeye tanık olacak. Ancak, sinemadan çıkarken, her şeye rağmen yaşanan olaylara başka açılardan da bakılmasının mümkün olabildiğini fark edecek. Umut ve sevgi, her şeye rağmen hayatımızda olmalı, kalmalı.
- Eşiniz Nerma’yı canlandıran Belçim Bilgin, bu filmde sizinle birlikte oynamaktan çok mutlu olduğunu söylüyor.
Belçim (Bilgin)’le birlikte oynamaktan büyük keyif aldım. Bazı oyuncular kamera önünde birbirinden beslenir, ortaya çıkan sinerjiyle de başarı çoğullaşır. Belçim, çok başarılı. Zaten biliyorsunuz o şimdi Hollywood’da. Belçim’e hepimiz başarılar diliyoruz.
- Bu sizin ilk buluşmanız değil…
Daha önce de Güz Sancısı filminde birlikte oynamıştık Belçim’le.
- Filmde kadınların acıları da var.
Kadınlar ne yazık ki her zaman daha kolay şekilde hedefte oluyorlar. Filmde de onların o tarz yaraları ve hüzünleri gündeme taşınıyor. Ne var ki filmde acıları asla kimsenin gözüne sokmak gibi bir amacımız olmadı. Acılarla hüzünler olduğu kadar filmimizde neşeyle coşkuyu da bulacaksınız.
KADAVRALAR ARASINDA OYNADIM
- Bu yıl bir sinema filminiz daha var.Yeşim Ustaoğlu’nun filmi Tereddüt’te oynadım. Önce festivalleri gezecek, daha sonra vizyona girecek. Tereddüt’te adli tıp uzmanı bir adamı oynadım. Kadavralar arasındayım (gülüyor). Bir kadın hikayesi ama herkesin nasibini alacağı bir hikaye.
- Bu arada 39 Basamak adlı oyununuz devam ediyor. Yorumlar nasıl?
Önce 2007’de oynamıştık. Elde olmayan nedenlerle bitirmiştik. Bir gün yine oynayacağımızı biliyorduk. Şimdi Zorlu PSM’de severek oynuyoruz. Olumlu dönüşler oluyor.
- Kötü Kedi Şerafettin’de sesiniz var.
Kötü Kedi Şerafettin’de çizeri seslendirdim. Seslendirme yapmayı seviyorum. Stüdyo oyun parkı gibi bir yer benim için. Mikrofonlar, aletler, bir şeyler kaydetmek hoşuma gidiyor, eğlenceli geliyor.
- Kediniz, köpeğiniz var mı?
O sorumluluğu şimdilik almak istemiyorum. Beslediğim, baktığım çok hayvan var.
- Fotoğraf çekmeyi seviyorsunuz.
Fotoğraf çekmek benim için günlük gibi bir şey. Ben günlük yazmıyorum, günlüklerimi fotoğraf kareleriyle oluşturuyorum.