MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin "kara ve korku dolu" günlerden geçtiğini, Türk milletinin dört bir yandan ateş altında olduğunu vurguladı.
Yaşananları "kahredici" olarak niteleyen Bahçeli, şunları söyledi:
"Zalimler korosu, hainler lobisi, kandan nemalanan caniler yığını, ülkemizi markaja ve makasa almışlardır. Kimin Türklükle kapanmamış hesabı varsa, kimin Türkiye’ye kin ve nefreti bulunuyorsa, kimin Türk vatanı üzerinde gözü kalmışsa, bunların alayı birden aktif hale geçmişler, silah ve bombalarla devreye girmişlerdir. Demokratik açılımla toparlanan, çözüm süreciyle gücüne güç katan, pazarlıklarla bilenen, tavizlerle kuduran, elbette dış destek ve teşvikle azgınlaşan terör çeteleri, Türkiye’yi istikrarsızlığa mahkum etmişlerdir. Milletimiz kaygılıdır çünkü her gün saldırı ve şiddet haberleri alınmaktadır. Türkiye yastadır çünkü insanımız katledilmekte, askerimiz, polisimiz arka arkaya şehit düşmektedir. Devamlı surette acımıza acı eklenmekte, gözyaşları sel olup akmaktadır."
"TÜRKİYE TERÖRİZMİN AÇIK VE CANLI HEDEFİ"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin patlayan bombalarla terörizmin açık ve canlı hedefi olduğunu ifade etti.
"Canlı bombalar şehirlerimizde kol gezmektedir. Bomba yüklü cinayet araçları ve içindeki katiller insanımıza ölüm ve dehşet saçmaktadır. Saldırıların biri biterken diğeri başlamaktadır." diyen Bahçeli, 20 Temmuz 2015’ten beri, terör olaylarından dolayı 232 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 691’inin yaralandığını, aynı süre zarfında 145’i polis, 227’si asker, 7’si de korucu olmak üzere 379 vatan evladının şehit olduğunun altını çizdi. Bahçeli, "Tablo dehşet vericidir" dedi.
"TÜRKİYE CENAZE EVİNE DÖNÜŞTÜ"
Konuşmasında, "Biz bu hallere nasıl düştük Bu karanlık kuşağa nasıl girdik Yanlış nerededir Suçlular kimdir " diye soran Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Uzağa gitmeye gerek yoktur, bundan üç yıl evvel terör bitiyor, silahlar susuyor, çatışmasızlık hakim oluyordu. Çözüm süreciyle beraber yeni bir evreye, yeni bir kulvara girildiği söyleniyordu. Makus talihin değiştiği iddia ediliyordu. Cudi’de çiçek toplanacak, Ağrı’da piknik yapılacak, Dicle ve Fırat’ın sularında korkusuzca serinlenecek, özlemler vuslata dönüşecekti. Böyle diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu havadaydı Başbakan Davutoğlu. Özlemler vuslata dönüşmedi ama Türkiye adeta büyük bir cenaze evine dönüştü."
"HER SÖZÜMÜZDE, HER ÖNGÖRÜMÜZDE HAKLI ÇIKTIK"
Bahçeli, yaşanabilecekler konusunda uyarılarda bulunduklarında eleştirildiklerini ancak her sözlerinin ve öngörülerinin haklı çıktığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Teröristler sınır dışına çıkıyordu. Biz ‘çıkmazlar, bilakis ülkeye dolarlar, silah ve bomba yığarlar' dediğimizde ağır şekilde eleştiriyorlardı. 2013 nevruzunda İmralı canisinin mesajlarını okutmuşlar, yeni Türkiye ve Ortadoğu masalını dinletmişler, silahın devreden çıktığını söylemişlerdi. Helalleşme olacak, barış ve çözüm doğacaktı. Biz bu yürek burkan, 'geliyorum' diyen acınası ve isyan ettiren gelişmeleri çok önceden okuduk. Her sözümüzde, her öngörümüzde haklı çıktık. Biz, PKK’nın sözde çözüm ve barış sürecinde güçleneceğini, Türkiye’nin başına daha büyük belalar saracağını söylerken, Erdoğan MHP’ye kötü konuşuyordu. 'Çözüm süreci bu kıvam ve dozda giderse çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracak ve Türk milleti etnik temelli bölücüler tarafından tahrip edilecektir' derken, AKP sözcüleri MHP’ye hücum ediyorlardı."
"AKDENİZ’İN KURUMASI KADAR İMKANSIZ"
"Biz, 'PKK’nın silah bırakması Akdeniz’in kuruması kadar imkansızdır' derken, havuz medyası 'PKK dışarı, umut içeri' başlıkları atıyordu" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine biz, 'PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten dönmez' dedikçe, AKP’li yöneticiler 'namlunun ucunda çiçekler açacak' diyorlardı. PKK bırakınız geri çekilmeyi, 'iyice konuşlanıyor' dedik, şehitleri istismar etmekle suçlandık. 'PKK silahlanıyor' dedik, 'kandan besleniyor' dediler. 'Dikkat edin, PKK bombaları şehirlere taşıyor' dediğimizde; 'korkarak, kendine güven duymayarak bir yere varılmaz, ecdada bak' dediler. Bu tavsiyeye uyduk ve ecdada bakınca destansı bir kahramanlık gördük, fakat bu lafı söyleyenlere bakınca işbirliği ve ihanetin yüz hatlarını tanıdık. 'Uyanık olun, kendinize gelin; PKK’ya katılımlar hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı, felaket yakın' dedik, çözüm süreciyle varlık zeminimizi kaybedeceğimizi söylediler. Halbuki bastığımız zemin sağlamdı, içtiğimiz süt helaldi, sicilimiz ise tertemizdi. Ancak bize çamur atanlar Türkiye’nin altından kayan zemini göremediler, görmek istemediler, samimi eleştirilerimize kulak tıkadılar."
Bahçeli, 6 Mart 2012 tarihli Meclis Grup toplantısında "vatandaşların her an nerede patlayacağı meçhul olan bombalarla daha fazla yaşamaya zorlanmasının insafsızlık ve merhametsizlik olduğunu" söylediğini anımsattı ve şunların altını çizdi:
"Bu bombaların nerede olduğunu, nereye tuzaklandığını sordum, cevap alamadım. Eğer ki büyükşehirlerimizde bombalar patlarsa bunun hesabının nasıl verileceğini sordum, hiç kimseden ses çıkmadı. Dün alınmayan tedbirler, 19 Mart’ta Taksim İstiklal Caddesi’nde ailesiyle birlikteyken ağır yaralanan Asya bebeğe fatura çıkarmış, pusetinin boş kalmasına yol açmış, bizleri de derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Dün gerçeklerden kaçınmanın bedeli, bugün canlı veya cansız bomba olmuştur. Dün terör örgütleriyle içli dışlı olmanın bugünkü sonucu şehadettir, hüsrandır, acı dolu haykırışlardır. İster PKK ister IŞİD ister DHKP-C olsun, bu kanlı çetelerin hepsi emperyalizmin güdümündedir, hepsi Türk düşmanlarının dümen suyundadır ve aynı pis yolun yolcularıdır. Birbirlerinden esasta hiçbir farkları da yoktur. Bunlar zalimlerin maşası, küresel planların emrindeki paralı ve kiralık örgütlerdir. Kimin işine yarıyorlarsa, kimin projelerine uygun görülüyorlarsa onlar tarafından tutulan, kullanılan, yönetilen şerefsizlik, kalleşlik ve alçaklık numuneleridir."
"KIRMIZI ÇİZGİLER KARALANDI"
Hükümetin dış politikasını eleştiren Bahçeli, şu görüşleri savundu:
"AKP pazarlıklarla sonuç alacağını sanmış, yanılmıştır. Ortadoğu’da ön alacağını sanmış, kaos ve kriz ithal etmiştir. Hükümet 'Suriye’nin kuzeyinde oldu bittilere izin vermeyiz' demiş, ne var ki sözde üç PKK kantonunun Kuzey Suriye Federasyonu altında toplanmasına engel olamamıştır. Kırmızı çizgiler karalanmış, devletimizin bekası, milletimizin güvenliği yok sayılmış, açıktan çiğnenmiştir. Barzani’nin Lozan Antlaşması’ndan bu yana devlet hayali kurduklarını açık seçik söylemesinin altında Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenmiş Erbil’deki sıra geceleri, Ankara’da AKP kongrelerinde ağırlanarak şımartılması yatmaktadır. 'Enkaz kaldırdık' diye övünenler, aslında harabe olup Türkiye’nin üzerine göçmüştür.
İsrail’e muhtaç olduğumuzu söyleyenler, konu Gazze olunca eften püften de olsa diklenirken, sıra bu devletin Kürdistan’a yeşil ışık yakmasına gelince ağızlarını dahi açamamışlardır. Diğer yandan Brüksel’de mülteci pazarlığı yapıp AB’nin gönüllü bekçiliğine talip olan Başbakan’ın, kurulan PKK çadırlarını muhataplarının yüzüne vurması elbette takdir edilecek bir davranıştır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel’deki "terörist çadırını" eleştirdiğini anımsatan Bahçeli, şu soruları yöneltti:
"Terörist çadırları Türkiye’de kurulurken acaba Erdoğan ne yapıyor, niye mani olmuyordu Hainler tarafından yollarda kimlik kontrolü uygulanırken, 'vergi' adı altında haraç toplanırken, şehirlere hendekler kazılıp tüneller açılırken bu hükümet neredeydi, hangi komplonun içindeydi Sözde terörist taziyelerine katılan, teröre yardım ve yataklık yapan, yöre halkımızı isyana teşvik eden HDP milletvekilleri hakkında hukukun devreye girmesini isteyip 'Meclis’te dokunulmazlıklarını kaldıralım' dediğimizde; 506 fezlekeyi de görüşelim diyen bu Başbakan değil miydi İşine gelince HDP’ye hakaretler yağdıran, işine gelmeyince de bu PKK yedeklerine siper olan AKP, aldatma ustası görülmeyecek midir "
"HDP’YE ZEYTİN DALI"
Bahçeli, AK Parti ile CHP’nin HDP’nin muhafızlığını yaptığını ve bunun şehitlerin kemiklerini sızlattığını öne sürdü. Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
"AKP’nin '506 fezlekeyi görüşerek bir kereliğine dokunulmazlığı kaldıralım' teklifi, CHP’nin ise 'kürsü haricinde tüm dokunulmazlıkları kaldıralım' ifadesi HDP’ye uzatılmış zeytin dalıdır ve bu millet affetmeyecektir. İşte fırsat karşımızdadır. TBMM’nin önceliği HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak olmalıdır. Milli vicdan bu sayede müsterih olabilecektir. Kim vatana ihanet etmişse, kim teröre destek çıkmışsa, el birliği edelim, omuz omuza verelim, bu siyasi bölücülerin dokunulmazlığını kaldırarak doğruca adalete yollayalım.
Sayın Davutoğlu, 'hodri meydan' diyorsun ama asıl Türk milletinin çağrısını ve talebini görmezden, duymazdan geliyor, HDP’yi yanına alıyorsun. Bu doğru değildir, aynı zamanda meşru ve ahlaki görülemeyecektir. Sayın Başbakan, risklerden bahsediyor, olası krizleri hatırlatıyorsun. Yaşadığımız kadar risk vardır, muhatap olacağımız kadar da kriz ortadadır. Bekleyecek, erteleyecek, gecikecek hal ve zaman kalmamıştır. 'Adalet yerini bulsun, katillere methiyeler düzenler cezalandırılsın' diyorsanız, çözüm belli, çıkış önümüzdedir. Eğer AKP, HDP’nin müzakere tekliflerine sıcak yaklaşmıyor, eğer PKK’yla yeni ve henüz öğrenemediğimiz bir görüşme ve pazarlık trafiği planlamıyorsa dokunulmazlıkları derhal kaldırmak milli bir sorumluluktur. İstiyoruz ki hak yerini bulsun, adalet tecelli etsin. Bekliyoruz ki Türk milletinin karşısında mevzilenmiş silahlı veya silahsız bölücülerin yedikleri, içtikleri burunlarından gelsin. Bu olmazsa AKP’yle birlikte Türkiye daha da kaybedecek, tarihi yürüyüşü sekteye uğrayacaktır. Artık bunu görmek, bunu bilmek lazımdır."
NEVRUZ KUTLAMALARI
MHP Lideri, yaşananlardan dolayı Nevruz Bayramı'nı buruk bir şekilde karşıladıklarını ve kederli bir ruh hali ile kutladıklarını söyledi.
Nevruz'un,Türk milletinin nesilden nesile taşıdığı barış ve bayram meşalesi olduğunu belirten Bahçeli, "Nevruz, milletimizi müşterek kıvanç ve duyguda, ortak amaç ve kaderde buluşturan köklü bir kaynaşma fırsatı olması bakımından bizimdir, bize has kadim bir emanettir. Nevruz ateşi muhteşem Türk asırlarının kefili, en canlı görgü tanığı, en sağlam kültürel dokularından birisidir." görüşünü dile getirdi.
Yaşananları "kahredici" olarak niteleyen Bahçeli, şunları söyledi:
"Zalimler korosu, hainler lobisi, kandan nemalanan caniler yığını, ülkemizi markaja ve makasa almışlardır. Kimin Türklükle kapanmamış hesabı varsa, kimin Türkiye’ye kin ve nefreti bulunuyorsa, kimin Türk vatanı üzerinde gözü kalmışsa, bunların alayı birden aktif hale geçmişler, silah ve bombalarla devreye girmişlerdir. Demokratik açılımla toparlanan, çözüm süreciyle gücüne güç katan, pazarlıklarla bilenen, tavizlerle kuduran, elbette dış destek ve teşvikle azgınlaşan terör çeteleri, Türkiye’yi istikrarsızlığa mahkum etmişlerdir. Milletimiz kaygılıdır çünkü her gün saldırı ve şiddet haberleri alınmaktadır. Türkiye yastadır çünkü insanımız katledilmekte, askerimiz, polisimiz arka arkaya şehit düşmektedir. Devamlı surette acımıza acı eklenmekte, gözyaşları sel olup akmaktadır."
"TÜRKİYE TERÖRİZMİN AÇIK VE CANLI HEDEFİ"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin patlayan bombalarla terörizmin açık ve canlı hedefi olduğunu ifade etti.
"Canlı bombalar şehirlerimizde kol gezmektedir. Bomba yüklü cinayet araçları ve içindeki katiller insanımıza ölüm ve dehşet saçmaktadır. Saldırıların biri biterken diğeri başlamaktadır." diyen Bahçeli, 20 Temmuz 2015’ten beri, terör olaylarından dolayı 232 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 691’inin yaralandığını, aynı süre zarfında 145’i polis, 227’si asker, 7’si de korucu olmak üzere 379 vatan evladının şehit olduğunun altını çizdi. Bahçeli, "Tablo dehşet vericidir" dedi.
"TÜRKİYE CENAZE EVİNE DÖNÜŞTÜ"
Konuşmasında, "Biz bu hallere nasıl düştük Bu karanlık kuşağa nasıl girdik Yanlış nerededir Suçlular kimdir " diye soran Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Uzağa gitmeye gerek yoktur, bundan üç yıl evvel terör bitiyor, silahlar susuyor, çatışmasızlık hakim oluyordu. Çözüm süreciyle beraber yeni bir evreye, yeni bir kulvara girildiği söyleniyordu. Makus talihin değiştiği iddia ediliyordu. Cudi’de çiçek toplanacak, Ağrı’da piknik yapılacak, Dicle ve Fırat’ın sularında korkusuzca serinlenecek, özlemler vuslata dönüşecekti. Böyle diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu havadaydı Başbakan Davutoğlu. Özlemler vuslata dönüşmedi ama Türkiye adeta büyük bir cenaze evine dönüştü."
"HER SÖZÜMÜZDE, HER ÖNGÖRÜMÜZDE HAKLI ÇIKTIK"
Bahçeli, yaşanabilecekler konusunda uyarılarda bulunduklarında eleştirildiklerini ancak her sözlerinin ve öngörülerinin haklı çıktığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Teröristler sınır dışına çıkıyordu. Biz ‘çıkmazlar, bilakis ülkeye dolarlar, silah ve bomba yığarlar' dediğimizde ağır şekilde eleştiriyorlardı. 2013 nevruzunda İmralı canisinin mesajlarını okutmuşlar, yeni Türkiye ve Ortadoğu masalını dinletmişler, silahın devreden çıktığını söylemişlerdi. Helalleşme olacak, barış ve çözüm doğacaktı. Biz bu yürek burkan, 'geliyorum' diyen acınası ve isyan ettiren gelişmeleri çok önceden okuduk. Her sözümüzde, her öngörümüzde haklı çıktık. Biz, PKK’nın sözde çözüm ve barış sürecinde güçleneceğini, Türkiye’nin başına daha büyük belalar saracağını söylerken, Erdoğan MHP’ye kötü konuşuyordu. 'Çözüm süreci bu kıvam ve dozda giderse çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracak ve Türk milleti etnik temelli bölücüler tarafından tahrip edilecektir' derken, AKP sözcüleri MHP’ye hücum ediyorlardı."
"AKDENİZ’İN KURUMASI KADAR İMKANSIZ"
"Biz, 'PKK’nın silah bırakması Akdeniz’in kuruması kadar imkansızdır' derken, havuz medyası 'PKK dışarı, umut içeri' başlıkları atıyordu" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine biz, 'PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten dönmez' dedikçe, AKP’li yöneticiler 'namlunun ucunda çiçekler açacak' diyorlardı. PKK bırakınız geri çekilmeyi, 'iyice konuşlanıyor' dedik, şehitleri istismar etmekle suçlandık. 'PKK silahlanıyor' dedik, 'kandan besleniyor' dediler. 'Dikkat edin, PKK bombaları şehirlere taşıyor' dediğimizde; 'korkarak, kendine güven duymayarak bir yere varılmaz, ecdada bak' dediler. Bu tavsiyeye uyduk ve ecdada bakınca destansı bir kahramanlık gördük, fakat bu lafı söyleyenlere bakınca işbirliği ve ihanetin yüz hatlarını tanıdık. 'Uyanık olun, kendinize gelin; PKK’ya katılımlar hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı, felaket yakın' dedik, çözüm süreciyle varlık zeminimizi kaybedeceğimizi söylediler. Halbuki bastığımız zemin sağlamdı, içtiğimiz süt helaldi, sicilimiz ise tertemizdi. Ancak bize çamur atanlar Türkiye’nin altından kayan zemini göremediler, görmek istemediler, samimi eleştirilerimize kulak tıkadılar."
Bahçeli, 6 Mart 2012 tarihli Meclis Grup toplantısında "vatandaşların her an nerede patlayacağı meçhul olan bombalarla daha fazla yaşamaya zorlanmasının insafsızlık ve merhametsizlik olduğunu" söylediğini anımsattı ve şunların altını çizdi:
"Bu bombaların nerede olduğunu, nereye tuzaklandığını sordum, cevap alamadım. Eğer ki büyükşehirlerimizde bombalar patlarsa bunun hesabının nasıl verileceğini sordum, hiç kimseden ses çıkmadı. Dün alınmayan tedbirler, 19 Mart’ta Taksim İstiklal Caddesi’nde ailesiyle birlikteyken ağır yaralanan Asya bebeğe fatura çıkarmış, pusetinin boş kalmasına yol açmış, bizleri de derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Dün gerçeklerden kaçınmanın bedeli, bugün canlı veya cansız bomba olmuştur. Dün terör örgütleriyle içli dışlı olmanın bugünkü sonucu şehadettir, hüsrandır, acı dolu haykırışlardır. İster PKK ister IŞİD ister DHKP-C olsun, bu kanlı çetelerin hepsi emperyalizmin güdümündedir, hepsi Türk düşmanlarının dümen suyundadır ve aynı pis yolun yolcularıdır. Birbirlerinden esasta hiçbir farkları da yoktur. Bunlar zalimlerin maşası, küresel planların emrindeki paralı ve kiralık örgütlerdir. Kimin işine yarıyorlarsa, kimin projelerine uygun görülüyorlarsa onlar tarafından tutulan, kullanılan, yönetilen şerefsizlik, kalleşlik ve alçaklık numuneleridir."
"KIRMIZI ÇİZGİLER KARALANDI"
Hükümetin dış politikasını eleştiren Bahçeli, şu görüşleri savundu:
"AKP pazarlıklarla sonuç alacağını sanmış, yanılmıştır. Ortadoğu’da ön alacağını sanmış, kaos ve kriz ithal etmiştir. Hükümet 'Suriye’nin kuzeyinde oldu bittilere izin vermeyiz' demiş, ne var ki sözde üç PKK kantonunun Kuzey Suriye Federasyonu altında toplanmasına engel olamamıştır. Kırmızı çizgiler karalanmış, devletimizin bekası, milletimizin güvenliği yok sayılmış, açıktan çiğnenmiştir. Barzani’nin Lozan Antlaşması’ndan bu yana devlet hayali kurduklarını açık seçik söylemesinin altında Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenmiş Erbil’deki sıra geceleri, Ankara’da AKP kongrelerinde ağırlanarak şımartılması yatmaktadır. 'Enkaz kaldırdık' diye övünenler, aslında harabe olup Türkiye’nin üzerine göçmüştür.
İsrail’e muhtaç olduğumuzu söyleyenler, konu Gazze olunca eften püften de olsa diklenirken, sıra bu devletin Kürdistan’a yeşil ışık yakmasına gelince ağızlarını dahi açamamışlardır. Diğer yandan Brüksel’de mülteci pazarlığı yapıp AB’nin gönüllü bekçiliğine talip olan Başbakan’ın, kurulan PKK çadırlarını muhataplarının yüzüne vurması elbette takdir edilecek bir davranıştır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel’deki "terörist çadırını" eleştirdiğini anımsatan Bahçeli, şu soruları yöneltti:
"Terörist çadırları Türkiye’de kurulurken acaba Erdoğan ne yapıyor, niye mani olmuyordu Hainler tarafından yollarda kimlik kontrolü uygulanırken, 'vergi' adı altında haraç toplanırken, şehirlere hendekler kazılıp tüneller açılırken bu hükümet neredeydi, hangi komplonun içindeydi Sözde terörist taziyelerine katılan, teröre yardım ve yataklık yapan, yöre halkımızı isyana teşvik eden HDP milletvekilleri hakkında hukukun devreye girmesini isteyip 'Meclis’te dokunulmazlıklarını kaldıralım' dediğimizde; 506 fezlekeyi de görüşelim diyen bu Başbakan değil miydi İşine gelince HDP’ye hakaretler yağdıran, işine gelmeyince de bu PKK yedeklerine siper olan AKP, aldatma ustası görülmeyecek midir "
"HDP’YE ZEYTİN DALI"
Bahçeli, AK Parti ile CHP’nin HDP’nin muhafızlığını yaptığını ve bunun şehitlerin kemiklerini sızlattığını öne sürdü. Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
"AKP’nin '506 fezlekeyi görüşerek bir kereliğine dokunulmazlığı kaldıralım' teklifi, CHP’nin ise 'kürsü haricinde tüm dokunulmazlıkları kaldıralım' ifadesi HDP’ye uzatılmış zeytin dalıdır ve bu millet affetmeyecektir. İşte fırsat karşımızdadır. TBMM’nin önceliği HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak olmalıdır. Milli vicdan bu sayede müsterih olabilecektir. Kim vatana ihanet etmişse, kim teröre destek çıkmışsa, el birliği edelim, omuz omuza verelim, bu siyasi bölücülerin dokunulmazlığını kaldırarak doğruca adalete yollayalım.
Sayın Davutoğlu, 'hodri meydan' diyorsun ama asıl Türk milletinin çağrısını ve talebini görmezden, duymazdan geliyor, HDP’yi yanına alıyorsun. Bu doğru değildir, aynı zamanda meşru ve ahlaki görülemeyecektir. Sayın Başbakan, risklerden bahsediyor, olası krizleri hatırlatıyorsun. Yaşadığımız kadar risk vardır, muhatap olacağımız kadar da kriz ortadadır. Bekleyecek, erteleyecek, gecikecek hal ve zaman kalmamıştır. 'Adalet yerini bulsun, katillere methiyeler düzenler cezalandırılsın' diyorsanız, çözüm belli, çıkış önümüzdedir. Eğer AKP, HDP’nin müzakere tekliflerine sıcak yaklaşmıyor, eğer PKK’yla yeni ve henüz öğrenemediğimiz bir görüşme ve pazarlık trafiği planlamıyorsa dokunulmazlıkları derhal kaldırmak milli bir sorumluluktur. İstiyoruz ki hak yerini bulsun, adalet tecelli etsin. Bekliyoruz ki Türk milletinin karşısında mevzilenmiş silahlı veya silahsız bölücülerin yedikleri, içtikleri burunlarından gelsin. Bu olmazsa AKP’yle birlikte Türkiye daha da kaybedecek, tarihi yürüyüşü sekteye uğrayacaktır. Artık bunu görmek, bunu bilmek lazımdır."
NEVRUZ KUTLAMALARI
MHP Lideri, yaşananlardan dolayı Nevruz Bayramı'nı buruk bir şekilde karşıladıklarını ve kederli bir ruh hali ile kutladıklarını söyledi.
Nevruz'un,Türk milletinin nesilden nesile taşıdığı barış ve bayram meşalesi olduğunu belirten Bahçeli, "Nevruz, milletimizi müşterek kıvanç ve duyguda, ortak amaç ve kaderde buluşturan köklü bir kaynaşma fırsatı olması bakımından bizimdir, bize has kadim bir emanettir. Nevruz ateşi muhteşem Türk asırlarının kefili, en canlı görgü tanığı, en sağlam kültürel dokularından birisidir." görüşünü dile getirdi.