Her şey takdir iledir. Kaderin, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep
Allahü teâlâdandır. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde
bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır.
Evlenmek, nasibi çıkmak veya çıkmamak da takdire bağlıdır. Allahü
teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Mesela bir kız dua eder,
(Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle)
der. Duası kabul olursa evlenir. Evlenmek için tedbir almak ve
sebeplere yapışmak lazımdır. Mesela kötü birisi ile evlenip de suçu
kadere yüklemek doğru değildir.
Tedbir alıp sebeplere yapıştıktan sonra evlenemedim diye kendini
sıkıntılara sokmak çok yanlış olur. (Nasibuke, yusibuke)
buyurmuşlardır. (Nasipse, kavuşursun) demektir. Yine, (Nasipse gelir
Hint’ten, Yemen’den, nasip değilse, ne gelir elden) demişlerdir.
Sıkıntılı şeylerden kurtulmak için, rahat ibadet edebilmek ve
haramlardan kaçmak için, sabrederek dua etmek gerekir. Peygamber
efendimiz, (Müminin silahı duadır) buyurdu. (İ. Ebiddünya)
Kur’an-ı kerimde de mealen, (Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyiniz) buyuruluyor. (Bekara 153)
Görüldüğü gibi, sabrın, namaz ve duanın önemi çok büyüktür. İnsana
sıkıntı bazı şeylerde ısrar etmesinden ileri gelir. Tedbir almalı,
fakat tedbire de güvenmemeli. Çünkü tedbir, takdiri bozamaz. Takdire
boyun eğmek ve ona inanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadere rıza göstermek mutlu olmaya, rızasızlık ise mutsuzluğa alamettir.) [Tirmizi]
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
İnsana gelen elemler, takdir-i ilahi ile gelmektedir. Razı olmak
gerekir. İbadetlere devam, elemlere, hastalıklara sabredebilmelidir.
Allahü teâlânın kereminden afiyet beklemelidir! Mahluklardan bir şey
beklememeli, her şeyin Hak teâlâdan geldiğini bilmelidir! Dertlerden,
elemlerden kurtulmak için dua ve istiğfar etmelidir! Onun takdiri,
iradesi olmadıkça, kimse kimseye zarar veremez. Bununla beraber,
sebeplere yapışmak, Peygamberlerin yoludur. Sebeplerin tesirini de
Allahü teâlâdan talep etmelidir!
Allahü teâlâdandır. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde
bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır.
Evlenmek, nasibi çıkmak veya çıkmamak da takdire bağlıdır. Allahü
teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Mesela bir kız dua eder,
(Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle)
der. Duası kabul olursa evlenir. Evlenmek için tedbir almak ve
sebeplere yapışmak lazımdır. Mesela kötü birisi ile evlenip de suçu
kadere yüklemek doğru değildir.
Tedbir alıp sebeplere yapıştıktan sonra evlenemedim diye kendini
sıkıntılara sokmak çok yanlış olur. (Nasibuke, yusibuke)
buyurmuşlardır. (Nasipse, kavuşursun) demektir. Yine, (Nasipse gelir
Hint’ten, Yemen’den, nasip değilse, ne gelir elden) demişlerdir.
Sıkıntılı şeylerden kurtulmak için, rahat ibadet edebilmek ve
haramlardan kaçmak için, sabrederek dua etmek gerekir. Peygamber
efendimiz, (Müminin silahı duadır) buyurdu. (İ. Ebiddünya)
Kur’an-ı kerimde de mealen, (Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyiniz) buyuruluyor. (Bekara 153)
Görüldüğü gibi, sabrın, namaz ve duanın önemi çok büyüktür. İnsana
sıkıntı bazı şeylerde ısrar etmesinden ileri gelir. Tedbir almalı,
fakat tedbire de güvenmemeli. Çünkü tedbir, takdiri bozamaz. Takdire
boyun eğmek ve ona inanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadere rıza göstermek mutlu olmaya, rızasızlık ise mutsuzluğa alamettir.) [Tirmizi]
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
İnsana gelen elemler, takdir-i ilahi ile gelmektedir. Razı olmak
gerekir. İbadetlere devam, elemlere, hastalıklara sabredebilmelidir.
Allahü teâlânın kereminden afiyet beklemelidir! Mahluklardan bir şey
beklememeli, her şeyin Hak teâlâdan geldiğini bilmelidir! Dertlerden,
elemlerden kurtulmak için dua ve istiğfar etmelidir! Onun takdiri,
iradesi olmadıkça, kimse kimseye zarar veremez. Bununla beraber,
sebeplere yapışmak, Peygamberlerin yoludur. Sebeplerin tesirini de
Allahü teâlâdan talep etmelidir!