Demirtaş, “AKP’nin hiçbir hukuk komisyonu, AKP’nin emri altındaki hiçbir yargıç ya da savcı bizi yargılayamaz. Biz bağımsız adil ve adaletli bir yargından asla kaçmayız ve korkmayız. Savunamayacak hiçbir şeyimiz yok çünkü. Ama göreceksiniz bizi yargılamaya güçleri yetmeyecek. Kim, kimi yargılayacak göreceğiz. Bu işi tereyağından kıl çeker gibi yaparız diyorlarsa yanılıyorlar” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, katıldığı partisinin Siirt İl Kongresi’nde partililerini kutladığını belirterek, her zamankinden daha fazla birlik ve bercberliğe ihtiyaçları olduğunu kaydetti. Bir dokunulmaz tartışması başlatıldığını anlatan Demirtaş, “Ya bizim yüreğimizde zerre kadar korku yok asla. Bundan emin olun, çünkü onlar kaybedecek, onlar kaybedecekler biz kaybetmeyeceğiz. Onlar kaybedecekler biz kaybetmeyeceğiz” dedi. Demirtaş, şunları söyledi: “Şimdi zannediyorlar ki, bu dokunulmazlık tartışması HDP’lilerin dokunulmazlığı kalkarsa, bizde birileri gibi sarayın etrafına koşup, sarayın etrafına diz çöküp, biat edip bizi affedin diyeceğiz zannediyor. Ya kusura bakmayın ama siz bizi kendiniz gibi saray soytarısı mı zannettiniz? Biz bugüne kadar şu yer yüzünde hangi lince diz çöktük ki, biat ettik ki size biat edeceğiz. Bizim kaygımız insanlarımıza dair ülkemize dair. Biz ülkemizin daha kötü günlere gitmesinden, sürüklenmesinden korkuyoruz, bunun dışında başka hiçbir kaygımız olamaz. Allah’a şükür utanacak hiçbir şey yapmadık. Hırsızlık yapmadık, soygun yapmadık, talan yapmadık, vurgun yapmadık. Çok şükür bizi rüşvet yemekle suçlayamıyorlar. Öyle olsaydı karşınıza çıkamazdık, utanırdık. Dikkat edin bizi devletin malını, mülkünü kasasını, halkın parasını çalmakla suçlamıyorlar. Yok öyle bir şey çünkü bizde sizin huzurunuzda çıkacak yüz kalmazdı, bunu gururla söylüyorum. Bugün utanmadan huzurunuzdayız, çünkü biz halkımızın davasını savunduk, halkımızın çıkarlarını savunduk.Biz halkımız, destekçilerimiz ne diyorsa onu söyledik ve bundan dolayı da pişman olacak halimiz yok. Çünkü söylediğimiz yaptığımız her şey bu ülkede huzura dair, barışa dair, çözüme dair şeylerdi. Bugün aynı şeyi tekrar etmekten asla geri durmayız.”
Demirtaş, büyük bir yalan ve iftira ile karşı karşıya olduklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Diyorlar ki, bütün bu olup bitenlerden HDP sorumludur, akan kandan HDP sorumludur diyorlar. İnanın ki, söyledikleri yalana artık kendileri bile inanmıyorlar. İktidar sizsiniz, 14 yıldır devleti siz yönetiyorsunuz. 100 yıllık Kürt sorununun 14 yılı sizin döneminizde geçti. Bu sorunu çözebilmek için elinizde defalarca fırsatlar oluştu, hiçbirini doğru değerlendirmediniz. Ülkemizi savaştan kurtarması gereken iktidardır, muhalefet değil. Sen doğru bir adım atacaksın ki, biz muhalefet olarak destek verelim. Sen savaş, şiddet politikasında karar kılarsan biz destek vermeyiz. Ama bugün barış politikasında dönsek, biz barışın hatrına evlatlarımızın hatrına, bu ölüp giden insanların hatrına, bu anaların hatrına, biz yine de barış sürecine gönülden destek veririz. Aynı noktadayız, savaşı çıkaran siz, insanları ölüme sürükleyen sizlersiniz. Şimdi saraydaki zatın ince hesapları var. Ülkede tekrar iktidarı, diktatörlüğü kurmak için HDP’yi engel olarak görüyor, yıllardır böyle görüyor. HDP’yi ortadan kaldırmadan, HDP’yi parlamentodan atmadan muradına eremeyecek. Ülkede yeni bir diktatörlük kuramayacak bir tehdit saldık çünkü.”
Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘hayır’ oyu verecek milletvekillerinin hesaplardan fazla olduğunu savunan Demirtaş, şöyle dedi: “Şunu da hep birlikte izleyeceğiz parlamentoda, bu ahlaksızlığı kabul etmeyecek, hayır oyu verecek milletvekillerinin sayısı onların hesaplarından fazladır. Herkes aklını yitirmemiş, oylama sırasında görecekler. Ben onlara, milletvekillerine bu konuda güveniyorum. Şu aklını yitirmiş iktidara, çılgınlaşmış iktidara, AKP’ye bir ders vermenin fırsatıdır bu oylama, tarihi bir oylama olacaktır. Sonuç ne olursa olsun AKP’nin siyasi tarihine kara bir leke yazılmıştır. Aleni ve açık bir şekilde soygun yapmış, trilyonları çalmış kişileri korudular. Dokunulmazlıkları da kaldırmadılar, yargının huzuruna da çıkarmadılar, hepini akladılar. Zannediyorlar ki bunlar unutulur, bunu yapan AKP idi şimdi konuşmalarımızdan dolayı bizi kendi yargılarının önüne çıkarmak istiyorlar. Bakın değerli kardeşlerim sizin içiniz ferah olsun. AKP’nin hiçbir hukuk komisyonu, AKP’nin emri altındaki hiçbir yargıç ya da savcı bizi yargılayamaz. Biz bağımsız adil ve adaletli bir yargından asla kaçmayız ve korkmayız. Savunamayacak hiçbir şeyimiz yok çünkü. Ama göreceksiniz bizi yargılamaya güçleri yetmeyecek. Kim, kimi yargılayacak göreceğiz. Bu işi tereyağından kıl çeker gibi yaparız diyorlarsa yanılıyorlar. Biz oraya senin mamurun olarak gelmedik, bu insanların helal oylarıyla geldik. Zannediyorlar ki bunlar unutulur. Sen ne kadar meşru olarak korunma hakkına sahipsen bizde o kadar sahibiz ne bir fazla ne bir eksik. Sen bizim müdürümüz değilsin, amirimiz değilsin. hasbel kader bizden biraz fazla oy aldığın için Başbakan olmuşsun, iktidar olmuşsun başka farkımız yok. Sen şimdi kendini bizim amirimiz gibi görmeye devam edersen kendin yanılacaksın hiçbir HDP’li böyle aşağılık yaklaşım karşısında boyun eğmeyecektir. Attıkları her adıma karşılık bizden yeni bir direniş hamlesi görecekler. Zannetmeyin ki, bizi öyle teslim alacaklar o yüzden asla ama asla moralinizi bozmayın, içiniz rahat olsun. Biz her türlü hazırlığımızı yaptık, her şeye hazırlıklıyız. Bu ucuz politikaya yenilecek, tükenecek, çaresizce kıvranacak ama bizim gözlerimizde korkuyu göremeyecekler. Tarihi dönemler ve tarihi süreçler tarihi sonuçlar gerektirir. Biz her zaman söyledik, çünkü biz hep yaradanın huzurunda şunu söyledik biz barıştan yanayız, adil bir barıştan yanayız partimiz bundan yana.
Demirtaş, ne Türk’ün, ne Kürt’ün evladı ölmesin diye uğraştıklarını belirterek, “Ne kimseye operasyon emri verdik ne de kimseye eylem talimatı verdik. Bunların hepsinin sorumlusu siyasi iktidardır, çözüm bulması gereken siyasi iktidardır. Bunları yapmayacak bırakın bunları yapmayı ülkeyi kan gölüne çevirmek için operasyon emri verecek. Ha bir de kızıştıracak, habire her taraftan kan dökmek için daha fazla cenaze çıksın diye uğraşacak. Ortaya çıkan siyasi faturayı da bize mal etmeye çalışacak. Bu ahlaksızlıktır, iki yüzlülüktür, biraz mert olun dürüst olun. Bizi korkutmaya çalışırken kendi bacakları titriyor, yüzde 50 oy almışlar ama ödleri kopuyor. Her an kafa üstü düşebilirler diye ödleri kopuyor. Şimdi Allah korusun sizin seçtiğiniz bir milletvekili veya genel başkan hırsızlık dosyasıyla parlamentoda şimdi dokunulmazlığı kaldırılsaydı yüzünüz kızarmaz mıydı? Ama çok şükür dokunulmazlıklarımızı tartışıyorlar. Üç parti birleşmiş bize karşı şer ittifakı kurmuşlar ama bizim başımız dik. Biz ancak yaptıklarımızla gurur duyarız, utanacak tek bir şeyimiz yok. Kanun, yasa karşısında da, halkın karşısında da tek bir suçumuz yoktur. Bunu tarih boyunca her zaman bize yaptılar ilk defa başımıza gelmiyor. 1920′de, 25′te, 37′de, 38′de, Ağrı’da, Zilan’da, Koçgiri’de, Çorlu’da her yerde yaptılar. 1990′larda her zaman aynı mantıkla bize yaklaştılar. Ya biat edeceksin, baş eğeceksin ya da baş vereceksin. Bu kafa bu mantık yeni çıkmış bir mantık değil, halen yapıyorlar.Bak, Cizre’de yaptıkları da aynı. Bakın PKK’ya söylemiyor bu çağrıyı, PKK’ya yapsa anlarım çatıştıkları güçtür, savaştıkları güçtür. Halka yapıyorlar halka biz bunun karşısında duruyoruz. Halka boyun eğdirmeye çalışıyorlar bizler 6 milyon oy almış bir partiyiz aileleriyle birlikte en az 15 milyonluk bir nüfusu temsil ediyoruz. 15 milyon insan bizim politikamıza destek veriyor ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz diyorlar. Bunların kafası ırkçı kafadır kendilerini Müslüman olarak görüyorlar ya keşke öyle olsaydı. Gerçekten yüreğinde Allah korkusu olan biri cenazeleri gençleri diri diri yakar mı ya. Keşke Allah korkusu olsaydı, keşke Başbakan ve Cumhurbaşkanı İslamiyetten şu kadar ahlak almış, şu kadar ders almış bir kişilik olaydı. Çünkü iyi bir Müslüman zulmetmez, yalan söylemez, hırsızlık yapmaz. İyi bir Müslüman bir kadının cenazesini çırılçıplak soyup teşhir etmez. İyi bir Müslüman Allah’ın yarattığını yarattığı gibi sever, onun diliyle kültürüyle kaderiyle vatanıyla geçmişiyle birlikte kabul eder. Bak seydalar burada öyle değil mi? İyi bir Müslüman yüreğinde Allah korkusu taşıyan bunları yapmaz” dedi.
Ensar Vakfı’nda çocukları cinzel taciz olayına da değinen Demirtaş, “Bunlar İslamiyeti kendi pisliklerini çirkinliklerini örtmek için perde olarak kullanıyor. İşin gerçeği budur. Küçük çocuklara kendi kurdukları vakıflarda neler yapılıyor? Türkiye’nin her şehrinde bunların vakıfları var ve bu vakıfların birçoğu da küçük çocuklara dönük ahlaksızca şeyler yapılıyor. Peki vicdanlı bir insan, ahlaklı bir insan, Müslüman demiyorum, Hristiyan da olabilir, başka dinden, inançtan da olabilir. Ama ahlaklı olabilir ahlak sadece dinle ilgili değil. Ahlaklı, vicdanlı bir insan o çocukları mı korur? Vakfı mı korur? Bunların ahlak anlayışı Ensar Vakfı meselesinde tam olarak ortaya çıktı. Tam olarak anlaşıldı ki, çocuklara istismar yapılması önemli değil, önemli olan iktidar gücüdür. Onlara bağlı vakıflar ve dernekler zarar görmesin, onların partisi zarar görmesin diye istismar taciz ve tecavüzlerin üstünü örttüler. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı daha tek bir cümle şu ahlaksızlıkla ilgili kurabilmiş değil. Bazen günde 3 defa konuşuyor ülkenin cumhurbaşkanı ve konuştuğu her yerde bize mutlaka hakaret ediyor, bizi hedef gösteriyor bizi es geçtiği tek bir konuşması yoktur. Fakat bir defa şu tecavüzcülere bir laf söylemedi. Ben şimdi bu saraydaki zata sormak istiyorum. Senin vicdanında, ahlakında çocuklara istismar normal bir şey mi? Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanı’sın. Bak Karaman’da memleketin en rezil olaylarından biri ortaya çıktı ve senin parasını vererek desteklediğin, kurduğun vakıfta oldu bu olay. Ya neden çıkıp iki laf söylemiyorsun onlara. Bunlar yanlış şeylerdir, bunların üstüne gideceğiz, bunların hesabını soracağız, neden diyemiyorsun? Bunlar senin ahlakına uygun mu? Uygunsa bir şey diyemiyorum ama sen bir yandan meydanlarda eline Kuran-ı Kerim alıp oy toplarken, bir yandan o sabilere yapılan tecavüzlere göz yumuyorsan o suçun ortağısın ortağı. Siyasetten sorumlusu sizsiniz” dedi.
FOTO: DHA
FOTO: DHA
“Diyorlar ki, bütün bu olup bitenlerden HDP sorumludur, akan kandan HDP sorumludur diyorlar. İnanın ki, söyledikleri yalana artık kendileri bile inanmıyorlar. İktidar sizsiniz, 14 yıldır devleti siz yönetiyorsunuz. 100 yıllık Kürt sorununun 14 yılı sizin döneminizde geçti. Bu sorunu çözebilmek için elinizde defalarca fırsatlar oluştu, hiçbirini doğru değerlendirmediniz. Ülkemizi savaştan kurtarması gereken iktidardır, muhalefet değil. Sen doğru bir adım atacaksın ki, biz muhalefet olarak destek verelim. Sen savaş, şiddet politikasında karar kılarsan biz destek vermeyiz. Ama bugün barış politikasında dönsek, biz barışın hatrına evlatlarımızın hatrına, bu ölüp giden insanların hatrına, bu anaların hatrına, biz yine de barış sürecine gönülden destek veririz. Aynı noktadayız, savaşı çıkaran siz, insanları ölüme sürükleyen sizlersiniz. Şimdi saraydaki zatın ince hesapları var. Ülkede tekrar iktidarı, diktatörlüğü kurmak için HDP’yi engel olarak görüyor, yıllardır böyle görüyor. HDP’yi ortadan kaldırmadan, HDP’yi parlamentodan atmadan muradına eremeyecek. Ülkede yeni bir diktatörlük kuramayacak bir tehdit saldık çünkü.”
Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘hayır’ oyu verecek milletvekillerinin hesaplardan fazla olduğunu savunan Demirtaş, şöyle dedi: “Şunu da hep birlikte izleyeceğiz parlamentoda, bu ahlaksızlığı kabul etmeyecek, hayır oyu verecek milletvekillerinin sayısı onların hesaplarından fazladır. Herkes aklını yitirmemiş, oylama sırasında görecekler. Ben onlara, milletvekillerine bu konuda güveniyorum. Şu aklını yitirmiş iktidara, çılgınlaşmış iktidara, AKP’ye bir ders vermenin fırsatıdır bu oylama, tarihi bir oylama olacaktır. Sonuç ne olursa olsun AKP’nin siyasi tarihine kara bir leke yazılmıştır. Aleni ve açık bir şekilde soygun yapmış, trilyonları çalmış kişileri korudular. Dokunulmazlıkları da kaldırmadılar, yargının huzuruna da çıkarmadılar, hepini akladılar. Zannediyorlar ki bunlar unutulur, bunu yapan AKP idi şimdi konuşmalarımızdan dolayı bizi kendi yargılarının önüne çıkarmak istiyorlar. Bakın değerli kardeşlerim sizin içiniz ferah olsun. AKP’nin hiçbir hukuk komisyonu, AKP’nin emri altındaki hiçbir yargıç ya da savcı bizi yargılayamaz. Biz bağımsız adil ve adaletli bir yargından asla kaçmayız ve korkmayız. Savunamayacak hiçbir şeyimiz yok çünkü. Ama göreceksiniz bizi yargılamaya güçleri yetmeyecek. Kim, kimi yargılayacak göreceğiz. Bu işi tereyağından kıl çeker gibi yaparız diyorlarsa yanılıyorlar. Biz oraya senin mamurun olarak gelmedik, bu insanların helal oylarıyla geldik. Zannediyorlar ki bunlar unutulur. Sen ne kadar meşru olarak korunma hakkına sahipsen bizde o kadar sahibiz ne bir fazla ne bir eksik. Sen bizim müdürümüz değilsin, amirimiz değilsin. hasbel kader bizden biraz fazla oy aldığın için Başbakan olmuşsun, iktidar olmuşsun başka farkımız yok. Sen şimdi kendini bizim amirimiz gibi görmeye devam edersen kendin yanılacaksın hiçbir HDP’li böyle aşağılık yaklaşım karşısında boyun eğmeyecektir. Attıkları her adıma karşılık bizden yeni bir direniş hamlesi görecekler. Zannetmeyin ki, bizi öyle teslim alacaklar o yüzden asla ama asla moralinizi bozmayın, içiniz rahat olsun. Biz her türlü hazırlığımızı yaptık, her şeye hazırlıklıyız. Bu ucuz politikaya yenilecek, tükenecek, çaresizce kıvranacak ama bizim gözlerimizde korkuyu göremeyecekler. Tarihi dönemler ve tarihi süreçler tarihi sonuçlar gerektirir. Biz her zaman söyledik, çünkü biz hep yaradanın huzurunda şunu söyledik biz barıştan yanayız, adil bir barıştan yanayız partimiz bundan yana.
Demirtaş, ne Türk’ün, ne Kürt’ün evladı ölmesin diye uğraştıklarını belirterek, “Ne kimseye operasyon emri verdik ne de kimseye eylem talimatı verdik. Bunların hepsinin sorumlusu siyasi iktidardır, çözüm bulması gereken siyasi iktidardır. Bunları yapmayacak bırakın bunları yapmayı ülkeyi kan gölüne çevirmek için operasyon emri verecek. Ha bir de kızıştıracak, habire her taraftan kan dökmek için daha fazla cenaze çıksın diye uğraşacak. Ortaya çıkan siyasi faturayı da bize mal etmeye çalışacak. Bu ahlaksızlıktır, iki yüzlülüktür, biraz mert olun dürüst olun. Bizi korkutmaya çalışırken kendi bacakları titriyor, yüzde 50 oy almışlar ama ödleri kopuyor. Her an kafa üstü düşebilirler diye ödleri kopuyor. Şimdi Allah korusun sizin seçtiğiniz bir milletvekili veya genel başkan hırsızlık dosyasıyla parlamentoda şimdi dokunulmazlığı kaldırılsaydı yüzünüz kızarmaz mıydı? Ama çok şükür dokunulmazlıklarımızı tartışıyorlar. Üç parti birleşmiş bize karşı şer ittifakı kurmuşlar ama bizim başımız dik. Biz ancak yaptıklarımızla gurur duyarız, utanacak tek bir şeyimiz yok. Kanun, yasa karşısında da, halkın karşısında da tek bir suçumuz yoktur. Bunu tarih boyunca her zaman bize yaptılar ilk defa başımıza gelmiyor. 1920′de, 25′te, 37′de, 38′de, Ağrı’da, Zilan’da, Koçgiri’de, Çorlu’da her yerde yaptılar. 1990′larda her zaman aynı mantıkla bize yaklaştılar. Ya biat edeceksin, baş eğeceksin ya da baş vereceksin. Bu kafa bu mantık yeni çıkmış bir mantık değil, halen yapıyorlar.Bak, Cizre’de yaptıkları da aynı. Bakın PKK’ya söylemiyor bu çağrıyı, PKK’ya yapsa anlarım çatıştıkları güçtür, savaştıkları güçtür. Halka yapıyorlar halka biz bunun karşısında duruyoruz. Halka boyun eğdirmeye çalışıyorlar bizler 6 milyon oy almış bir partiyiz aileleriyle birlikte en az 15 milyonluk bir nüfusu temsil ediyoruz. 15 milyon insan bizim politikamıza destek veriyor ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz diyorlar. Bunların kafası ırkçı kafadır kendilerini Müslüman olarak görüyorlar ya keşke öyle olsaydı. Gerçekten yüreğinde Allah korkusu olan biri cenazeleri gençleri diri diri yakar mı ya. Keşke Allah korkusu olsaydı, keşke Başbakan ve Cumhurbaşkanı İslamiyetten şu kadar ahlak almış, şu kadar ders almış bir kişilik olaydı. Çünkü iyi bir Müslüman zulmetmez, yalan söylemez, hırsızlık yapmaz. İyi bir Müslüman bir kadının cenazesini çırılçıplak soyup teşhir etmez. İyi bir Müslüman Allah’ın yarattığını yarattığı gibi sever, onun diliyle kültürüyle kaderiyle vatanıyla geçmişiyle birlikte kabul eder. Bak seydalar burada öyle değil mi? İyi bir Müslüman yüreğinde Allah korkusu taşıyan bunları yapmaz” dedi.
Ensar Vakfı’nda çocukları cinzel taciz olayına da değinen Demirtaş, “Bunlar İslamiyeti kendi pisliklerini çirkinliklerini örtmek için perde olarak kullanıyor. İşin gerçeği budur. Küçük çocuklara kendi kurdukları vakıflarda neler yapılıyor? Türkiye’nin her şehrinde bunların vakıfları var ve bu vakıfların birçoğu da küçük çocuklara dönük ahlaksızca şeyler yapılıyor. Peki vicdanlı bir insan, ahlaklı bir insan, Müslüman demiyorum, Hristiyan da olabilir, başka dinden, inançtan da olabilir. Ama ahlaklı olabilir ahlak sadece dinle ilgili değil. Ahlaklı, vicdanlı bir insan o çocukları mı korur? Vakfı mı korur? Bunların ahlak anlayışı Ensar Vakfı meselesinde tam olarak ortaya çıktı. Tam olarak anlaşıldı ki, çocuklara istismar yapılması önemli değil, önemli olan iktidar gücüdür. Onlara bağlı vakıflar ve dernekler zarar görmesin, onların partisi zarar görmesin diye istismar taciz ve tecavüzlerin üstünü örttüler. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı daha tek bir cümle şu ahlaksızlıkla ilgili kurabilmiş değil. Bazen günde 3 defa konuşuyor ülkenin cumhurbaşkanı ve konuştuğu her yerde bize mutlaka hakaret ediyor, bizi hedef gösteriyor bizi es geçtiği tek bir konuşması yoktur. Fakat bir defa şu tecavüzcülere bir laf söylemedi. Ben şimdi bu saraydaki zata sormak istiyorum. Senin vicdanında, ahlakında çocuklara istismar normal bir şey mi? Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanı’sın. Bak Karaman’da memleketin en rezil olaylarından biri ortaya çıktı ve senin parasını vererek desteklediğin, kurduğun vakıfta oldu bu olay. Ya neden çıkıp iki laf söylemiyorsun onlara. Bunlar yanlış şeylerdir, bunların üstüne gideceğiz, bunların hesabını soracağız, neden diyemiyorsun? Bunlar senin ahlakına uygun mu? Uygunsa bir şey diyemiyorum ama sen bir yandan meydanlarda eline Kuran-ı Kerim alıp oy toplarken, bir yandan o sabilere yapılan tecavüzlere göz yumuyorsan o suçun ortağısın ortağı. Siyasetten sorumlusu sizsiniz” dedi.