TÜSİAD YİK toplantısı Sabancı Center’da yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını YİK Başkanı Tuncay Özilhan yaptı. Özilhan konuşmasının başında, Türkiye’de siyasi iktidarsızlık yaşanmakta olduğuna dikkat çekerek, “Geçen haftanın olayları üç şeyin hayati önemini bir kez daha hatırlattı” dedi ve ekledi:
“Belirsizliğin mahsurları, kişilerden bağımsız, sağlam kurumsal yapıların önemi ve parlamenter sistemin çalışır ve çözüm üretir halde olması. Geçen haftadan beri siyasi belirsizlik bir kez daha gündemimiz de ilk sırayı işgal eder oldu. Fakat şu anda en büyük belirsizlik hükümette yer alacak isimlerin kimler olduğu değil. Tabii ki, Türkiye hükümetsiz kalmayacak. Önemli olan Türkiye’de demokratik sistemin sağlıklı işleyişinin devam etmesidir. Bu nedenle en öncelikli konu demokrasinin organlarının işleyişine ilişkin belirsizliklerin giderilmesidir. Unutmayalım hayat belirsizliği sevmez. Bilirsiniz ki puslu havayı kurtlar sever.”
Sözlerini, “Dileğimiz içinden geçtiğimiz bu sürecin sonunda, 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir anayasaya kavuşmamızdır” diye sürdüren Özilhan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin olarak da şunları söyledi:
“Artık kısır siyasi çatışmalara bir çözüm bulunması gerekiyor. Her şey bir yana terör sorunu bir yana. Üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor. Daha fazla takatimiz kalmadı. Bu bütün partilere bir çağrıdır. Gün birlik günüdür. Bıkmadan, usanmadan, bir şey olmuyor demeden, sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. Bildiğimizi, inandığımızı söylemeye devam edeceğiz.”
“Buna Avrupa ekonomisindeki yavaş ama istikrarlı büyüme ve petrol fiyatlarının düşüklüğü eklenince Türkiye ekonomisi makro düzeyde yeni ve olumlu bir dengeye oturma imkanı buldu. Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın, yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hala risk olmaya aday. Daha da önemlisi, ekonomi son dört yıldır büyüyor ancak verimlilik hiç artmıyor. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli kayıplar yaşanıyor ve sıkıntıların daha da derinleşmesi bekleniyor. Turizmin Türkiye ekonomisinde onlarca sektörü de besleyen bir alan olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını öngörebiliyoruz.”
Cansen Başaran Symes, “Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan, Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu. Türkiye ve AB arasında uzun zamandan beri donan temaslar, yürümeyen üyelik müzakereleri nedeniyle kopmuş gözüken ilişkinin yeniden tesisi için tali bir kanal açılmış oldu” dedi ve şöyle konuştu:
“Sonuçta mülteci krizinin atlatılması için taraflar müzakerelere başladılar. Toplumumuzun uzun süredir beklediği ve aslında AB ile ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize zorunluluğunu kaldıracak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına eklenerek imzalandı. Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın ezici çoğunluğunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir başarıdır. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa Parlamentosu, terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı bir tutum takındı. Son iki günün gelişmeleri Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması ve dolayısıyla uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi pürüzlerin sürdüğünü açıkça bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir.”
Symes, “Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içinde özellikle yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi’nin bu alandaki organı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz. Bu yönde alınacak her türlü önlem ve uygulanacak programların önemini özellikle belirtmek isterim” dedi.
Sözlerini, “Neredeyse 1 yıla yakındır ülkemiz PKK’nın terör taarruzu ile karşı karşıya. Güneydoğu’daki pek çok il ve ilçemizde yüksek düzeyde can ve mal kaybına yol açan çatışmalar halen şiddetle devam ediyor” diye sürdüren Cansen Başaran Symes, “Her gün gelen tahammül sınırlarımızı zorlayan şehit haberleri, şehit olan güvenlik gücü mensuplarının haberleri, perişan ailelerin hikayeleri hepimizi derinden sarsıyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Belirsizliğin mahsurları, kişilerden bağımsız, sağlam kurumsal yapıların önemi ve parlamenter sistemin çalışır ve çözüm üretir halde olması. Geçen haftadan beri siyasi belirsizlik bir kez daha gündemimiz de ilk sırayı işgal eder oldu. Fakat şu anda en büyük belirsizlik hükümette yer alacak isimlerin kimler olduğu değil. Tabii ki, Türkiye hükümetsiz kalmayacak. Önemli olan Türkiye’de demokratik sistemin sağlıklı işleyişinin devam etmesidir. Bu nedenle en öncelikli konu demokrasinin organlarının işleyişine ilişkin belirsizliklerin giderilmesidir. Unutmayalım hayat belirsizliği sevmez. Bilirsiniz ki puslu havayı kurtlar sever.”
Sözlerini, “Dileğimiz içinden geçtiğimiz bu sürecin sonunda, 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir anayasaya kavuşmamızdır” diye sürdüren Özilhan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin olarak da şunları söyledi:
“YENİ ANAYASA BİRLİK VE BERABERLİĞE HİZMET ETMELİ”
“Modern dünyada anayasaların özellikleri bellidir. Evrensel normlara uygun olmayan bir çerçeve, uzun vadede sıkıntı getirir. Laiklik, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ilkelerini tartışma dışı bırakmalıyız. Uzun vadeyi düşünerek hareket etmek, temel ilkeler üzerinden hareket etmek ve hukuk devletini tartışmasız şekilde tesis etmek günün sonunda herkes açısında daha iyidir. Güncel sorunu çözmek için, siyasi sistem ve toplumsal hayatı düzenleyen kurallarla oynamanın uzun vadeli sonuçları her zaman hüsran olmuştur. Bir bumerang gibi dönüp kısa vadeli çıkarı uğruna sistemin çarklarına çomak sokanları vurmuştur. Yeni anayasa tartışmalarına da bu açıdan yaklaşmalıyız. Yeni anayasa bir grubun nüfus alanını, bir diğer grup aleyhine genişletme mücadelesi olarak bakamayız. Yeni anaysa kavga ve kutuplaşmayı artırmaya değil, birlik ve beraberliği artırmaya hizmet etmelidir.”“YA BİZ SORUNLARI ÇÖZECEĞİZ YA SORUNLAR BİZİ ÇÖZECEK”
Tuncay Özilhan, “Farklı kavimlere ev sahipliği yapmış bu topraklar, üzerinde yaşan farklı halklar sayesinde gelişmiş, tarih boyunca göçler hep değişim ve dinamizm kaynağı olmuş, bunca farklılıklarla bir arada, sürekli değişim ve devinim içinde yaşamak bu coğrafya insanına büyük bir adaptasyon ve değişimi yönetme becerisi kazandırdı. Yeni anaysa yapım sürecinde en büyük güvencemiz, tarihimizden kaynaklanan bu özelliğimizdir. Bu özelliği kullanabilirsek önemli bir sıçrama imkanı elde edeceğiz. Aksi halde bu süreç ya mevcut güç çekişmesiyle devam edecek ya da bir grubun toplum vizyonunu diğer gruba dayatmasıyla sonuçlanacak. Her iki halde de sorunlar daha da ağırlaşacak. Belli ki, ya biz sorunları çözeceğiz ya da sorunlar bizi çözecek” dedi ve sözlerini şu çağrıyla tamamladı:“Artık kısır siyasi çatışmalara bir çözüm bulunması gerekiyor. Her şey bir yana terör sorunu bir yana. Üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor. Daha fazla takatimiz kalmadı. Bu bütün partilere bir çağrıdır. Gün birlik günüdür. Bıkmadan, usanmadan, bir şey olmuyor demeden, sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. Bildiğimizi, inandığımızı söylemeye devam edeceğiz.”
SYMES: RİSK HALA VAR
Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes da “Yılın ilk aylarında ABD Merkez Bankası Fed’in daha önce öngörüldüğü kadar hızla faiz yükseltmeyeceğinin anlaşılmasıyla başlayan hareketlilik, kısa vadeli sermaye akımları sayesinde Türkiye piyasalarında ılımlı bir hava estirdi” dedi ve ekledi:“Buna Avrupa ekonomisindeki yavaş ama istikrarlı büyüme ve petrol fiyatlarının düşüklüğü eklenince Türkiye ekonomisi makro düzeyde yeni ve olumlu bir dengeye oturma imkanı buldu. Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın, yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hala risk olmaya aday. Daha da önemlisi, ekonomi son dört yıldır büyüyor ancak verimlilik hiç artmıyor. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli kayıplar yaşanıyor ve sıkıntıların daha da derinleşmesi bekleniyor. Turizmin Türkiye ekonomisinde onlarca sektörü de besleyen bir alan olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını öngörebiliyoruz.”
Cansen Başaran Symes, “Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan, Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu. Türkiye ve AB arasında uzun zamandan beri donan temaslar, yürümeyen üyelik müzakereleri nedeniyle kopmuş gözüken ilişkinin yeniden tesisi için tali bir kanal açılmış oldu” dedi ve şöyle konuştu:
“Sonuçta mülteci krizinin atlatılması için taraflar müzakerelere başladılar. Toplumumuzun uzun süredir beklediği ve aslında AB ile ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize zorunluluğunu kaldıracak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına eklenerek imzalandı. Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın ezici çoğunluğunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir başarıdır. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa Parlamentosu, terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı bir tutum takındı. Son iki günün gelişmeleri Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması ve dolayısıyla uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi pürüzlerin sürdüğünü açıkça bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda AB’nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir.”
Symes, “Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içinde özellikle yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi’nin bu alandaki organı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz. Bu yönde alınacak her türlü önlem ve uygulanacak programların önemini özellikle belirtmek isterim” dedi.
Sözlerini, “Neredeyse 1 yıla yakındır ülkemiz PKK’nın terör taarruzu ile karşı karşıya. Güneydoğu’daki pek çok il ve ilçemizde yüksek düzeyde can ve mal kaybına yol açan çatışmalar halen şiddetle devam ediyor” diye sürdüren Cansen Başaran Symes, “Her gün gelen tahammül sınırlarımızı zorlayan şehit haberleri, şehit olan güvenlik gücü mensuplarının haberleri, perişan ailelerin hikayeleri hepimizi derinden sarsıyor” dedi ve şöyle devam etti: