[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Yıl 1933.. Cumhuriyet’in kuruluşundan 10 yıl sonra, ve ilk kez, yüzbinlerce askerin katıldığı meşhur Trakya Manevrası (tatbikatı) yapılacaktır.. Manevranın bütün hazırlıkları tamamlanmış, başlatılması için Mustafa Kemal Atatürk’ün bölgeye gelmesi, birlikleri denetlemesi ve “uygulamaya geçin” direktifi beklenmektedir..
Birlik komutanları Atatürk’ün yapacağı teftişte mahcup olmamak için askerlerine küçük taktik durumlar vererek onları denetlemeye hazırlamaktadırlar..
Trakya arazisinde askerin canını sıkan iki şey vardır.. Biri Trakya’nın kızgın güneşi diğeri ise çamurudur.. Manevranın yapıldığı mevsim itibariyle güneş, günlerdir ortalığı kasıp kavurmaktadır..
Bölük komutanlarından biri boyuna kadar toprağı kazıp kendine siper yapmış ve içinde elinde tüfeği ile bekleyen bir askerin yanına gelir, sorar:
“ Düşman gelince ne yapacaksın?”
“ Geleceği varsa, göreceği de var kumandanım..”
“ Tam karşında bir düşman göründü, ne yapacaksın?”
“ Mesafeyi tahmin eder, nişangaha bağlar, basarım kurşunu..”
“ Aferin, sen Mustafa Kemal Paşanın askerisin, yaparsın.”
“ Şimdi, bir düşman senin sağından biri de solundan geliyor, nasıl hareket edeceksin?”
“ Önce en yakında olanı, sonra da diğerini haklarım..”
“ Aferin, sen Mustafa Kemal’in askerisin, yaparsın.”
“ Bu kez, hem ileriden hem sağından hem de solundan üstelik ikişer kişi olarak geliyorlar, ne yapacaksın?”
“ Fark etmez, benim önüme gelinceye kadar hepsini cehenneme gönderirim..”
“ Aferin sen Mustafa Kemal’in askerisin, yaparsın. Yediğin tayın’ı (asker ekmeği) hak ediyorsun.”
Bölük komutanının verdiği durumların sonu gelecek gibi görünmemekte, istekleri ise, gittikçe bir askerin tek başına yapabileceği şeyler değildir.. Çelik başlık ile çene kayışı arasında kalan başı ve yüzü ter içerisinde kalmış, sırtından da oluk gibi ter akmaktadır..
“ Şimdi bir durum daha veriyorum” diye söze başlayan bölük komutanı:
“ Bu defa da, çok sayıda düşman çepeçevre senin siperini kuşattı, el bombalarını hazırlayıp, süngülerini taktılar, ne yapacaksın?” deyince; çocuk, 20 yaşın ateşliliği ve sabır dinlemez heyecanı ile patlar:
“ Kumandanım, Mustafa Kemal’in benden başka askeri yok mu?”
Bölük komutanı makul bir adamdır…
“Olmaz olur mu?. Senin sağında solunda mevzi de olan bütün arkadaşların da Mustafa Kemal’in askerleridir..”
“ Öyle de kumandanım ama siz, vatanı savunma işini hep benden bekliyorsunuz!.”
Anlaşılmayan bir şey kaldı mı?..
Osman Pamukoğlu