Filinta dizisinin yakışıklı oyuncusundan aşk hayatına dair açıklamalar.
Uydu aracılığı ile Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan MBC4 kanalında son dönemde Arap dünyasında hayran sayısı hızla artan Onur Tuna ile ‘Filinta’ dizisinin ekibi ile yapılan röportaj ekrana geldi. Zeynep Özek’in hazırladığı, Liana Dahdouh’un sunduğu programda, dizinin başrol oyuncusu Onur Tuna, bir sahne çekiminde tekme atarken ayağından yaralandığını, provada havada takla atarken sırtının üzerine düştüğünü halen fizik tedavisine devam ettiğini anlattı. Tuna, dizi için birçok ünlü aksiyon filmlerinde görev alan aksiyon şefi ile 6 aydan bu yana dövüş ve silah ile ilgili yoğun antrenman yaptıklarını, çok iyi hazırlanmış platodaki çekimlerde işini severek yaptığını söyledi.ARAP HAYRANLARIN SORULARI
Tuna, Arap hayranlarının yönelttiği soruları yanıtlarken ‘Çok fazla hayata küsmüş, depresif, bir odadan çıkmak istemeyen, yalnız bir adamı’ oynamak istediğini, instagramda paylaştığı fotoğrafların altına defalarca aynı yorumun yazılması halinde bunları sildiğini anlattı.
Onur Tuna, karşısındaki insanı sevmesi, ortak bir şeyler bulması, saygı duyması halinde onun ünlü veya ünsüz olması ile fazla ilgilenmediğini kaydederek, şöyle dedi;
“BANKACI İLE DE BİRLİKTE OLABİLİRİM”
“Ünlü bir insanla ilişki yaşayabilirim. Sorun yok. Daha önce yaşadım. Yine yaşayabilirim. Belki de bir bankacı ile birlikte olabilirim. Oyunculuk yapan ya da ünlü insanların arasındaki ilişkiler, televizyon önünde ya da insanların gözü önünde yaşandıkları için insanların birliktelikleri, ayrılık zamanları kavgalar çok göz önünde oluyor ve insanların başka bir algısı oluşuyor ünlü insanların ilişkileri ile alakalı. Herkese sormak istiyorum sevgililerinizle, kocalarınızla kavga etmiyor musunuz ? Ya da insanlar birbirleriyle bir şeyleri deneyip daha sonra uyumsuzluk yaşadıklarında birbirlerinden feragat etmek zorunda kalmıyorlar mı? Bunlar dünyanın her yerinde var. Ünlü olmanıza gerek yok. Aşk zor ama yaşaması çok güzel bir şey. Belli bir yaştan sonra aşkı daha düzgün daha seviyeli ve daha kendinize zarar vermeden yaşamaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla seçici olmak zorunda kalıyorsunuz. Her şeyi aşk zannetmiyorsunuz. Ama genel olarak düşünürsek; aşk benim için bir takıntı hastalığı. Sevdiği insanı karşıdaki insanı takıntı haline getirmesi.”