Nasrettin hocanın öğretmelik yaptığı sıralarda, bir komşusu Hocanın yemesi için okula bir tepsi baklava gönderir. Olacak ya, hocanın bir işi çıkar, sınıftan ayrılmak zorunda kalır.
Ancak çocukları çok iyi bilen Hoca, baklavanın başına gelcekleri tahmin ettiğinden, onlara bir göz dağı verir.
-Çocuklar, der. Şu bana baklava gönderen adamla aramız aslında hiç de iyi değildir. Belki baklavaya zehir katmış olabilir. Sakın ha, tadayım falan demeyin.
Ancak bu söze kim inanır. Daha o kapıdan çıkar çıkmaz, üşüşürler tepsinin başına ve bir güzel yerler.
Ancak Hocaya bir cevap vermek gerektiğini bildiklerinden, ona göre tedbirlerini alırlar.
Hoca okula döndüğünde, kalemtıraşını masanın üzerinde kırılmış olarak bulur. Aklı başından gider.
-Bunu kıranın kemiklerini kıracağım, diye bağırmaya başlar. Bakar ki en arka sırada bir çocuk hüngür hüngür ağlamakta.
Hoca:
-Doğru söyle der, bu işi sen mi yaptın?
Çocuk, iki gözü ik çeşme:
-Ben yaptım Hocam, der. Yazı yazarken kalemim kırıldı, kalemimi açarken de kalemtıraşınız.
Ama inanın bilerek yapmadım.
Öyle çok üzüldüm ki, nerdeyse kendimi kuyuya atacaktım. Ancak tam o anda aklıma zehirli baklavanız geldi.
Hocam öleceğine, ben öleyim, dedim. Oturup hepsini yedim.
Hoca gülümseyerek başını ssallar:
-aferin evlat, aferin der. Bu yaşta bu zeka, akıllara seza
Ancak çocukları çok iyi bilen Hoca, baklavanın başına gelcekleri tahmin ettiğinden, onlara bir göz dağı verir.
-Çocuklar, der. Şu bana baklava gönderen adamla aramız aslında hiç de iyi değildir. Belki baklavaya zehir katmış olabilir. Sakın ha, tadayım falan demeyin.
Ancak bu söze kim inanır. Daha o kapıdan çıkar çıkmaz, üşüşürler tepsinin başına ve bir güzel yerler.
Ancak Hocaya bir cevap vermek gerektiğini bildiklerinden, ona göre tedbirlerini alırlar.
Hoca okula döndüğünde, kalemtıraşını masanın üzerinde kırılmış olarak bulur. Aklı başından gider.
-Bunu kıranın kemiklerini kıracağım, diye bağırmaya başlar. Bakar ki en arka sırada bir çocuk hüngür hüngür ağlamakta.
Hoca:
-Doğru söyle der, bu işi sen mi yaptın?
Çocuk, iki gözü ik çeşme:
-Ben yaptım Hocam, der. Yazı yazarken kalemim kırıldı, kalemimi açarken de kalemtıraşınız.
Ama inanın bilerek yapmadım.
Öyle çok üzüldüm ki, nerdeyse kendimi kuyuya atacaktım. Ancak tam o anda aklıma zehirli baklavanız geldi.
Hocam öleceğine, ben öleyim, dedim. Oturup hepsini yedim.
Hoca gülümseyerek başını ssallar:
-aferin evlat, aferin der. Bu yaşta bu zeka, akıllara seza