Müzeyyen Senar, 96 yaşında sessiz sedasız hayata veda etti.
Bodrum’da kızı Feraye’nin gözetimi altında, konuşamayıp, dilediği gibi hareket edemese de Türk Sanat Müziği’nin gerçek divası olan Müzeyyen Senar, 96 yaşında sessiz sedasız hayata veda etti. Bir dönem Atatürk’ün dinlemeyi pek sevdiği sanatçı, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde zatürre tedavisi görüyordu.
Türk Sanat Müziğimizin ünlü sesi, yaşayan abidesi, gerçek divasıydı Müzeyyen Senar. Son yıllarda kızı Feraye’yle birlikte Bodrum’da yaşıyordu. Ünlü sanatçının hayatı ise adeta bir roman gibiydi…
1919 yılında Bursa’da dünyaya geldi. Babası kahveci Mehmet Çavuş (Mehmet Donbaylıoğlu), annesi Zehra Hanım’dı. Annesi evi terk ederek İstanbul’a gidince, Bursa Tophane İlkokulu’nda okuyan Senar da peşinden İstanbul’a geldi. Üsküdar İlkokulu’na kaydı yaptırılan sanatçı, okul müsameresinde söylediği şarkılarla dikkatleri çekti. Ancak Müzeyyen Senar çocukluk yıllarında kekemeydi… Sanatçı o yılları hep hatırlar ve dostlarına anlatırdı:
“Henüz 5 yaşındaydım ve Bursa’da bir düğüne - - Küfürlü Kelime Sansür Edildi - Egzotik Forum BOT - - ürdüler beni. Düğünde danslar edip şarkılar söylemiştim. Herkesin gözü üstümde kaldı. Ben nazara çok inanırım. O gece dilim tutuldu. Daha sonraki yıllar içinde dilim kendiliğinden açıldı. Ama sonrasında çok hızlı konuşmaya başladım, takılmamak için.”
İLK PERUK TAKAN İSİMDİ
Müziğe olan ilgisi ve sesinin güzelliği yüzünden çevresinin yardımıyla Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne girdi. 1931 yılında da İstanbul Büyük Postanesi’nin üzerinde tek odada yayın yapan İstanbul Radyosu’nda şarkı söylemeye başladı. Henüz 15 yaşındayken de İstanbul Belvü Gazinosu’nda sahnelere ilk adımını attı. Müzeyyen Senar sanat dünyasındaki pek çok ‘ilk’in kahramanı oldu… Senar, bu ilkleri her zaman tekrarlamaktan mutluluk duyardı:
“İlk sahne dekorları benim için kuruldu. İlk gazino neonları benim için yapıldı. 1958’de ilk peruk takan ben oldum… Amerika’dan getirttiğim mavi bir peruktu… Sahnelerde ilk yelpazeyi ben kullandım… Türkiye’den ilk yurtdışı konserine giden sanatçı da ben oldum. 1957 yılında Londra’ya gidip konser verdim…”
ATATÜRK: ‘BUNU OKU ÇOCUK’
Müzeyyen Senar ‘ilk’leriyle her zaman gurur duydu ama onu en çok gururlandıran, mutlu eden Atatürk’ün huzurunda şarkı söylemesiydi. Senar’ın anlattıklarıyla 1936 yılına dönüyoruz:
“Yıl 1936’ydı… Dolmabahçe Sarayı’na - - Küfürlü Kelime Sansür Edildi - Egzotik Forum BOT - - ürdüler beni. Kemani Nobar Bey (Nobar Tekyay) giderdi saraydaki sazlı sözlü toplantılara. Onunla gittim. İngiliz Kralı 8. Edward ile o zaman sevgilisi olan Madam Simspon da sarayda konuktu o gece. Dizlerim titriyordu, ağzım heyecandan kupkuruydu. İçeri girdik, üzeri donatılmış geniş kocaman bir masa vardı. Herkes yabancıydı, kimseyi tanımıyordum.
Safiye Ayla’yı gördüm, bir tanıdık o vardı. Beni Atatürk’ün yanına - - Küfürlü Kelime Sansür Edildi - Egzotik Forum BOT - - ürdüler. Gözlerine bakamıyordum ki. Çakmak çakmak, mavi mavi bakıyordu. Bir yanında Safiye oturuyordu, diğer yanına de beni oturttular. Az sonra, elimde olan kara kaplı defteri aldı Atatürk, karıştırdı. İçinde repertuarımdaki şarkılar vardı. Bir hicazkar buldu, ‘Bunu oku çocuk’ dedi. Emredersiniz Paşam dedim. ‘Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım / Üzme Yetişir Üzme Firakınla Harabım’ şarkısını okudum. Ardından da Rumeli türküleri. Birkaç ay sonra Bursa Belediye Sarayı’nın açılışı için Selahattin Pınar ‘Hadi Bursa’ya gidiyoruz’ dedi. Atatürk istemiş benim katılmamı. Bursa Çelik Palas’ta balo yapıldı. Komparsita eşliğinde Atatürk’le dans ettik. Bunu hayatım boyunca unutamam. Heyecandan nasıl ölmedim, hâlâ hayret ederim!”
SANAT GÜNEŞİ’NE NASİHATİ
Yıllarca Zeki Müren’in Müzeyyen Senar’ı taklit ettiği söylendi. Senar bunu en iyi bilenlerden birisiydi. Ünlü sanatçı, Sanat Güneşi’ne verdiği nasihati her zaman sanat dünyasındaki taklitçilere hatırlattı, durdu:
“1948’de Zeki Bey’le Çelik Palas’ta karşılaştık. Bana bir şarkı söyledi. Sesi bana benziyordu. Biraz sesine titreşim ver dedim, benim nasihatimi dinledi, sesi şahsiyet kazandı. Eğer öteki türlü olsaydı, benim taklidim olarak kalacaktı, Zeki Müren’e yazık olacaktı.”
Müzeyyen Senar 1935 yılında Ali Senar’la evlendi. 1936’da büyük oğlu Ergun doğdu. Ali Bey, aşırı kıskanç olduğu için boşandılar. 1941’de Ercüment Işıl’la ikinci evliliğini yaptı. Bu evlilikten küçük oğlu Ömer (1944) ve kızı Feraye (1947) dünyaya geldi. Ancak 1950 yılında bu evliliği de sona erdi. İki yıl sonra Suudi Arabistan’ın AnkaraBüyükelçisi Tevfik Hamza Bey’le dünya evine girdi ama bu evliliği de üç yıl sürdü. Müzeyyen Senar’ın sayısız plağı ve kaseti oldu.
CENAZESİ YARIN
Senar’ın kızı Feraye Işıl, yaptığı açıklamada, zatürre teşhisiyle Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altında tutulan annesinin sabah 07.30 sıralarında vefat ettiğini kaydetti. Işıl, Senar’ın cenaze namazının 10 Şubat Salı günü (yarın) İstanbul’daki Bebek Camii’nde öğle namazı sonrası kılınacağını ve cenazesinin İstanbul’da defnedileceğini bildir
d