[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Şiddet ve saldırgan davranışlara maruz kaldığımız yaşam alanları hiç de uzağımızda değil! Aslında en yakınımızda, yani ailemizde! Yapılan araştırmalar saldırgan davranışların büyük çoğunluğunun en yakınımızdaki kişiler tarafından sergilendiğini, şiddete dayalı suçların sadece %20’sinin yabancılar tarafından işlendiğini gösteriyor (Taylor, S. E., 2007. Social Psychology, 411.). Aile içi şiddetin, aile bireylerinin yaşadığı zor durumların ve tüm olumsuz yaşantıların ilerleyen yıllara yansımaları oluyor. Peki çocukların şiddetten en az hasarla kurtulmaları ve gelecekte ruhsal açıdan sağlıklı bireyler olmaları için neler yapmak gerekiyor?
Aile içi şiddet nedir?
Aile içi şiddet fiziksel, ekonomik, sözel, psikolojik ve cinsel olarak farklı sınıflarda tanımlanıyor. Bu şiddet türlerini ailenin yetişkin üyeleri birbirlerine, baba anneye, anne ve baba çocuklara uyguluyor olabilir. Çocuğa doğrudan uygulanan bir şiddet olmasa bile aile içindeki şiddetten çocuklar etkileniyor, bu durum çocuğun psikolojisine hasar veriyor. Şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan yetişkinlerle büyüyen çocukların, şiddete maruz kalmayan çocuklara göre ilerleyen yıllarda ruhsal güçlük ve ilişki problemi yaşama riski çok daha yüksek.
Çoğu durumdan haberi olmadığını düşünseniz bile, çocuğunuz her şeyin %80 oranında farkında. Yani çocuklar olumsuz sahnelere tanık olmasalar bile ipuçlarını takip ederek, sesleri dinleyerek, şiddete maruz kalan ebeveyninin duygularını sezerek neler olup bittiğini anlıyor. Yaşı ilerledikçe yüksek olasılıkla şiddete maruz kalan ebeveynine destek olmaya çalışıyor ve daha önce şiddet görmeyen çocuk bu davranışı nedeniyle de şiddete uğrayabiliyor.
Aile içi şiddete maruz kalan çocuklarla psikolojik olarak neler yaşanıyor?
Şiddete maruz kalma ya da tanık olma durumunda çocuklarda sıklıkla ağlama krizleri, öfke nöbetleri, anneye yapışma, okul başarısında ciddi düşüş, içe kapanma, saldırganlaşma, evden ayrılmak istememe gibi olumsuzluklar görülebiliyor.
Erken yaşlarda bu kötü deneyimleri yaşayan çocuk, ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştiremiyor. Dünyada ilk ilişki kurduğu kişilerle ‘güvenli’ ilişki yaşayamayan bir çocuk, artık tüm dış dünyayı tehdit unsuru olarak görebiliyor. Akran ilişkileri, okul yaşantısı, öğrenme süreci gibi birçok önemli alanda sorunlar yaşayabiliyor. Bu tarz olumsuz durumlara maruz kalan bireylerde, çocukluk ve gençlik dönemlerinde depresyon, kaygı, abartılı korkular gibi psikolojik sıkıntılar ve uyku problemleri görülebiliyor. Bir diğer olasılıksa bu çocukların, akranlarına şiddet uygulama eğilminde olması.
Gelecek yıllarda şiddete maruz kalmaya devam etme veya maruz bırakma risk grubunda olan bu çocuklar için erken müdahale çok önemli. Erken müdahale, şiddetin çocuğun hayatındaki olumsuz izlerinin silinmesini ya da silikleşmesini sağlayabiliyor.
Şiddet ve saldırgan davranışlara maruz kaldığımız yaşam alanları hiç de uzağımızda değil! Aslında en yakınımızda, yani ailemizde! Yapılan araştırmalar saldırgan davranışların büyük çoğunluğunun en yakınımızdaki kişiler tarafından sergilendiğini, şiddete dayalı suçların sadece %20’sinin yabancılar tarafından işlendiğini gösteriyor (Taylor, S. E., 2007. Social Psychology, 411.). Aile içi şiddetin, aile bireylerinin yaşadığı zor durumların ve tüm olumsuz yaşantıların ilerleyen yıllara yansımaları oluyor. Peki çocukların şiddetten en az hasarla kurtulmaları ve gelecekte ruhsal açıdan sağlıklı bireyler olmaları için neler yapmak gerekiyor?
Aile içi şiddet nedir?
Aile içi şiddet fiziksel, ekonomik, sözel, psikolojik ve cinsel olarak farklı sınıflarda tanımlanıyor. Bu şiddet türlerini ailenin yetişkin üyeleri birbirlerine, baba anneye, anne ve baba çocuklara uyguluyor olabilir. Çocuğa doğrudan uygulanan bir şiddet olmasa bile aile içindeki şiddetten çocuklar etkileniyor, bu durum çocuğun psikolojisine hasar veriyor. Şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan yetişkinlerle büyüyen çocukların, şiddete maruz kalmayan çocuklara göre ilerleyen yıllarda ruhsal güçlük ve ilişki problemi yaşama riski çok daha yüksek.
Çoğu durumdan haberi olmadığını düşünseniz bile, çocuğunuz her şeyin %80 oranında farkında. Yani çocuklar olumsuz sahnelere tanık olmasalar bile ipuçlarını takip ederek, sesleri dinleyerek, şiddete maruz kalan ebeveyninin duygularını sezerek neler olup bittiğini anlıyor. Yaşı ilerledikçe yüksek olasılıkla şiddete maruz kalan ebeveynine destek olmaya çalışıyor ve daha önce şiddet görmeyen çocuk bu davranışı nedeniyle de şiddete uğrayabiliyor.
Aile içi şiddete maruz kalan çocuklarla psikolojik olarak neler yaşanıyor?
Şiddete maruz kalma ya da tanık olma durumunda çocuklarda sıklıkla ağlama krizleri, öfke nöbetleri, anneye yapışma, okul başarısında ciddi düşüş, içe kapanma, saldırganlaşma, evden ayrılmak istememe gibi olumsuzluklar görülebiliyor.
Erken yaşlarda bu kötü deneyimleri yaşayan çocuk, ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştiremiyor. Dünyada ilk ilişki kurduğu kişilerle ‘güvenli’ ilişki yaşayamayan bir çocuk, artık tüm dış dünyayı tehdit unsuru olarak görebiliyor. Akran ilişkileri, okul yaşantısı, öğrenme süreci gibi birçok önemli alanda sorunlar yaşayabiliyor. Bu tarz olumsuz durumlara maruz kalan bireylerde, çocukluk ve gençlik dönemlerinde depresyon, kaygı, abartılı korkular gibi psikolojik sıkıntılar ve uyku problemleri görülebiliyor. Bir diğer olasılıksa bu çocukların, akranlarına şiddet uygulama eğilminde olması.
Gelecek yıllarda şiddete maruz kalmaya devam etme veya maruz bırakma risk grubunda olan bu çocuklar için erken müdahale çok önemli. Erken müdahale, şiddetin çocuğun hayatındaki olumsuz izlerinin silinmesini ya da silikleşmesini sağlayabiliyor.