[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | Büyütmek için tıklayınız, esas boyutları 800x787. |
Almanya'ya işçi göçü yıllarında, İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun arka sokağında "normal idrar" satıcılarına yoğun talep vardı...
Türkiye'nin Almanya ile 1961 yılında imzaladığı işgücü anlaşmasının üzerinden 50 yıl geçti.
Türkiye'nin zor yıllarıydı. Almanya macerası için yüzbinlerce kişi başvurdu.
İş için en önemli koşullardan biri sağlıklı olmaktı. Bu nedenle, sırası gelenler İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun büyük şehirlerindeki merkezlerinde sıkı bir sağlık taramasından geçiriliyordu.
Adaylar, üstündekileri çıkarıp yüzlerce kişiyle birlikle sıraya giriyordu. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yüzlerde hiç tanımadıkları, yabancı bir ülke insanının önünde çırılçıplak soyunmasının yarattığı utanç vardı. Aralarında, bu fırsatı ele geçirmek için 8 yıl beklemiş olanlar bulunuyordu.
Sonuçta, sağlamlar çürüklerden ayrılıyordu. Sağlam çıkamayanların oranı, beşte birdi. Kısa boy bile umutların bitmesi için geçerli neden olabiliyordu. Bazı konularda ise işi garantiye almanın yolları vardı. İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun arkasındaki sokakta, karaborsa "çiş" satılıyordu. Kendi idrarlarının bozuk çıkabileceğinden korkanlar "normal idrar"dan alıyordu.
Muayeneden sağlam çıkanların göğsüne ve bileğine keçeli kalemle bir numara yazılıyordu. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Böylece sağlamlar çürüklerden ayırt ediliyor, kendi aralarında sınıflandırılıyordu. Bu damga, büyük ikramiyeyi kazanan bir piyango bileti numarasından farksızdı.
Ancak bu piyangoda ülkesinden, ailesinden uzak kalmak, bambaşka bir kültür içinde bocalamak kadar, aşağılanmak da vardı. Göçmen Türkler, bir damga da Almanya'da yediler.
"Buraya neden geliyorlar? Hiçbir şeye ilgi duydukları yok. Yalnızca para. İşlerimizi alıyorlar, evlerimizi alıyorlar... Ellerinden gelse, her şeyimizi alacaklar. Hepsi aynı tabaktan yemek yiyor. Barbar bunlar. Ausländer raus!"
Almanya'daki Türkler'in dramı edebiyat ve müzikte çok sayıda eserin konusu oldu. Sinema da boş durmamış ve birçok film üretmiştir.
1972 yılında yönetmenliğini Türkan Şoray’ın yaptığı "Dönüş", 1974’te yönetmen Oksal Pekmezoğlu’nun yaptığı "Almanya’da Bir Türk Kızı", Orhan Elmas'ın yönettiği "El Kapısı", Şerif Gören'in "Almanya Acı Vatan"ı ile "Gurbet", "40 Metrekare Almanya", Berlin in Berlin" ve "Duvara Karşı" akla ilk gelen filmlerdir.