Bora ERDİN
Ege Cansen, “Faiz düşür” baskısına maruz kalan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın Kaçak Saray’daki görüşmede Erdoğan’a “Merkez faizini bırak, piyasaya bak” mesajı verdiğini söyledi
İktisatçı Ege Cansen, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaçak Saray’da düzenlenen ekonomi zirvesini değerlendirdi. Başçı’nın kendi üzerine düşen görevi yaptığını, Erdoğan’a asıl bakılması gereken yerin piyasa faizi olduğunu söylediğini kaydetti. Cansen, “Erdem Başçı Erdoğan’a faiz değil piyasa faizi diye bire açıklama yapıyor.
Erdoğan ‘Faizleri indir’ diyor. Başçı, ‘Faiz şöyle iner’ diyor. Faiz kelimesinin başına ‘piyasa’ kelimesini ekleyerek topu taca atıyor. Erdoğan, ‘Merkez Bankası olarak sen senin faizini düşür’ diyor” dedi. Cansen, Başçı’nın en kritik uyarısının ise seçim ekonomisi olduğunu ifade ederek “Erdem Başçı, Erdoğan’a ‘Sakın ha seçim ekonomisi uygulamayın bütçe açığı vermeyin. Eğer faizlerin düşmesini istiyorsan sıkı bütçeye devam edilmeli’ uyarısında bulunuyor.”
VERGİ GELİRİ AZALIR
Devlet gelirlerinin kurun artması ile birlikte düştüğüne işaret eden Cansen, “Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 70’i dolaylı vergilerden oluşuyor. Dolaylı vergilerimizin yüzde 80’i de ithalata dayalı tahsillerden oluşuyor. Kur yükseldiği için ithalat azalıyor” dedi.
Başçı’nın Erdoğan’a yaptığı sunumun 8’inci sayfasında Merkez Bankası’nın yasal ve iktisadi hedefinin fiyat istikrarı olduğunu söylediğini belirten Cansen sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için de 2 tane dengeye dikkat çekiyor. Buna biz iktisatçılar ikiz denge diyoruz. Biri dış denge, diğeri ise iç denge. Cari açık azalırsa, bütçe açılığı azalırsa fiyat istikrarı sağlanır diyor. Bununla bir nevi çocuğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kucağına bırakıyor. Cari açığı küçültmenin Merkez Bankası’nın işi olmadığına dikkat çekiyor.”
Faizi düşürerek
yandaşa mı ucuz
kredi verilecek?
Cumhurbaşkanı’nın kamu bankalarına yönelttiği faizleri düşürmeli talimatını değerlendiren iktisatçı Ege Cansen, serbest pazar ekonomisinde tüm bankaların aynı rejime tabi olması gerektiğini kaydetti. Cansen, “Bu son derece güçtür ve haksızlıklara neden olur. Sonucunda ilişki rantı ortaya çıkar, kredi kullanabilmek için tanıdık aranır” dedi.
BÜTÇEDEN Mİ KARŞILANACAK?
Kamu bankalarının kimlere ucuz kredi imkanı sağlayacağının sorgulanması gerektiğinin altını çizen Cansen, “Eşe dosta, yandaşa, spekülatöre mi? Ucuz kredi alanın kamu yararı yüksek ama kârı düşük işlere yatırım yaptığını nereden bilecekler” değerlendirmesinde bulundu. Kamu bankalarının mevduata verdiği faizlerin özel bankalarla aynı oranda hatta zaman zaman daha da yüksek olduğuna dikkati çeken Cansen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamu bankalarının daha düşük faizle kredi verebilmeleri için para maliyetlerinin çok düşük olması gerekir. Oysa, böyle bir durum şu an için söz konusu değil. Bu durumda kamu bankası nasıl olur da daha düşük faizle kredi verebilir? Bunun tek açıklaması; ‘biz onu bütçeden karşılarız, görev zararı’. Bir nevi eski Ziraat Bankası mantığı. Bunun için de yapılan görevin kamuya yararının bilinmesi ve bütçeden buna göre bir ayırım yapmak lazım.”