Dünyayı yeniden çiziyor
Babası Boşnak, annesi Çek olan Belgrad doğumlu Fransız çizer Enki Bilal, İstanbul`da. Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu`nda sergi açan sanatçıya göre zor ülkelerde doğmak, `zenginlik`....
Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu, Belgrad doğumlu Fransız çizer Enki Bilal`in dünyasına kapılarını açtı. Enki Bilal İstanbul`da sergisi için Türkiye`ye gelen Bilal, dün saat 14.00`te de Beyoğlu`ndaki merkezde sayısı 200`ü aşan hayranıyla buluştu, sergiye özel afişi ve kitaplarını imzaladı. Sergide, orijinal eserlerin yanı sıra, kendisiyle yakın dostluğu da olan Murat Cem Şerbetci`nin koleksiyonuna ait imzalı ve sayılı serigraf ile litograf baskılar, afişler, heykel ve saat tasarımları, posta pulları, `mouse pad`ler, telefon kartları ve kartpostallar gibi unsurlar da var. Serginin mücevherleri arasında, nadide bir Horus heykelciği ve Hyperion saati de bulunuyor. Türkiye`de yayımlanan Kadın Tuzağı- Immortel/ Ad Vitam ve Av Zamanı gibi film ve çizgi albümleriyle tanınan Bilal, SABAH`la bir araya geldi.
* DÜNYAYI KEŞFE ÇIKMAKLA BAŞLAR HER ŞEY: `Herşeyi bir anda isteyemeyiz ama, bu işi yaparken en başta bir buluş ve keşif stratejisi içine geçiyorsunuz. Benim için Fransız dilinin keşfedilmesi ve resim eşliğinde, bir nevi karışım içinde başladı herşey. Ama çok geçmeden sadece çizgi roman alanında var olmaktan sıkılarak etrafımdaki Dünyayı keşfetmeye başladım. Çizgi roman en başta çocuklara hitap eden bir mecradır. Ben de çocukluğumdan çıkmak üzere, varolan Dünyamdan çıkıp etrafımı keşfetmeye çalıştım. Doğduğum yerde bir kültür karışımı var. Eski Yugoslavya`da dünyaya geldim. Babam Boşnak. Annem Çek. Bir kültür karışımı içinde, tarihi ve kültürel bakımdan anlamlı ve kapsamlı bir bölgede olmanın getirdiği koşullarda amaç olarak hareket etmeyi, Dünyayı keşfetmeyi yalnızca durduğum yerde olmamayı denedim. Sadece coğrafi gezilerle değil, entelektüel ve zihinsel olarak da diğer disiplinler arasında seyahate çıktım. Zor ülkelerde doğmanın büyük bir zenginlik olduğuna inanıyorum. Herşey buradan kaynaklandı.`
* TARİHİ ÜÇ ŞEY ŞEKİLLENDİRİR: `Geçmiş, bugün ve gelecek. Tarihi ve bizleri bunlar yönlendirir. Hepsi matematiksel biçimde birbiriyle ilişkilidir. Üçü de düşünceyi tetikler ve bundan da geleceğin sorusuna varılır. Fransa`da yaşadığım ilk günden bu yana insanların geçmişe ne kadar uzak olduklarını gördüm. Ben de bu yüzden geleceğe odaklandım. Bu üç elemanı bir problemin altını çizerek kullanırsak, düşünce ile birtakım şeyleri öngörebiliriz. Bazen tahminlerim doğru çıktı ama, buna kalkıp kâhinlik de diyemeyiz.`
* İYİ VE KÖTÜNÜN SAVAŞI EBEDİDİR: `Dünya hep bir `Manikeen` pozisyonda olacak. İyi ve kötünün ebedi mücadelesi bu. Galiba insan doğasında iyi ve kötü ikilemi hep var. 20`nci asır, iki ideolojinin mukayesesi ile özetlenebilir: Komünizm ve kapitalizm. Bu noktada iyi ve kötü de sizin bulunduğunuz tarafa bağlıdır. Komünizm yıkıldığında Dünyanın yeni bir denge bulacağını düşündük ama çok hızlı bir şekilde, ABD`nin baskısı ile küreselleşmenin de etkisiyle, bu `Manikeen` dünya `köktencilik` üzerinden yeniden yaratıldı. Tabii ABD`den kastettiğim, Bush`un döneminin ABD`si. Bu yüzden bu durumun ebedi olacağına inanıyorum. Bu sürüp, gidecek. Kültürde de iyi ve kötünün yansımalarını görebiliyoruz. Oysa insan daha ince ve yüce şeylere lâyık. Bu çeşitlilik de sanatçıların vazifesi. Politikacılar da, ekonomistler de bunu yapmak istemediklerinden, bu görev bize düşüyor galiba.`
* İNSANOĞLUNA İNANIYORUM, AMA...: `Dünyanın geleceği konusunda ümitliyim. İnsanoğluna inanıyorum, ama bunu söylerken zorluyorum. Çünkü farkındalığım, tedirginliğimi artırıyor. Ama bunu da söylemek istiyorum; bence Dünyanın geleceği yeni neslin, küçücük çocukların elinde. Onlara öğretmeliyiz. Hata yapmayacak kişiler onlar... Bu anlamda kitaplarımı özellikle 15 - 16 yaşında okumaya başlamalarını tavsiye ederim. Ayrıca 10 - 12 yaşındaki çocuklar da kitaplarıma bakıyorlar, korkmadan inceliyorlar.`
Babası Boşnak, annesi Çek olan Belgrad doğumlu Fransız çizer Enki Bilal, İstanbul`da. Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu`nda sergi açan sanatçıya göre zor ülkelerde doğmak, `zenginlik`....
Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu, Belgrad doğumlu Fransız çizer Enki Bilal`in dünyasına kapılarını açtı. Enki Bilal İstanbul`da sergisi için Türkiye`ye gelen Bilal, dün saat 14.00`te de Beyoğlu`ndaki merkezde sayısı 200`ü aşan hayranıyla buluştu, sergiye özel afişi ve kitaplarını imzaladı. Sergide, orijinal eserlerin yanı sıra, kendisiyle yakın dostluğu da olan Murat Cem Şerbetci`nin koleksiyonuna ait imzalı ve sayılı serigraf ile litograf baskılar, afişler, heykel ve saat tasarımları, posta pulları, `mouse pad`ler, telefon kartları ve kartpostallar gibi unsurlar da var. Serginin mücevherleri arasında, nadide bir Horus heykelciği ve Hyperion saati de bulunuyor. Türkiye`de yayımlanan Kadın Tuzağı- Immortel/ Ad Vitam ve Av Zamanı gibi film ve çizgi albümleriyle tanınan Bilal, SABAH`la bir araya geldi.
* DÜNYAYI KEŞFE ÇIKMAKLA BAŞLAR HER ŞEY: `Herşeyi bir anda isteyemeyiz ama, bu işi yaparken en başta bir buluş ve keşif stratejisi içine geçiyorsunuz. Benim için Fransız dilinin keşfedilmesi ve resim eşliğinde, bir nevi karışım içinde başladı herşey. Ama çok geçmeden sadece çizgi roman alanında var olmaktan sıkılarak etrafımdaki Dünyayı keşfetmeye başladım. Çizgi roman en başta çocuklara hitap eden bir mecradır. Ben de çocukluğumdan çıkmak üzere, varolan Dünyamdan çıkıp etrafımı keşfetmeye çalıştım. Doğduğum yerde bir kültür karışımı var. Eski Yugoslavya`da dünyaya geldim. Babam Boşnak. Annem Çek. Bir kültür karışımı içinde, tarihi ve kültürel bakımdan anlamlı ve kapsamlı bir bölgede olmanın getirdiği koşullarda amaç olarak hareket etmeyi, Dünyayı keşfetmeyi yalnızca durduğum yerde olmamayı denedim. Sadece coğrafi gezilerle değil, entelektüel ve zihinsel olarak da diğer disiplinler arasında seyahate çıktım. Zor ülkelerde doğmanın büyük bir zenginlik olduğuna inanıyorum. Herşey buradan kaynaklandı.`
* TARİHİ ÜÇ ŞEY ŞEKİLLENDİRİR: `Geçmiş, bugün ve gelecek. Tarihi ve bizleri bunlar yönlendirir. Hepsi matematiksel biçimde birbiriyle ilişkilidir. Üçü de düşünceyi tetikler ve bundan da geleceğin sorusuna varılır. Fransa`da yaşadığım ilk günden bu yana insanların geçmişe ne kadar uzak olduklarını gördüm. Ben de bu yüzden geleceğe odaklandım. Bu üç elemanı bir problemin altını çizerek kullanırsak, düşünce ile birtakım şeyleri öngörebiliriz. Bazen tahminlerim doğru çıktı ama, buna kalkıp kâhinlik de diyemeyiz.`
* İYİ VE KÖTÜNÜN SAVAŞI EBEDİDİR: `Dünya hep bir `Manikeen` pozisyonda olacak. İyi ve kötünün ebedi mücadelesi bu. Galiba insan doğasında iyi ve kötü ikilemi hep var. 20`nci asır, iki ideolojinin mukayesesi ile özetlenebilir: Komünizm ve kapitalizm. Bu noktada iyi ve kötü de sizin bulunduğunuz tarafa bağlıdır. Komünizm yıkıldığında Dünyanın yeni bir denge bulacağını düşündük ama çok hızlı bir şekilde, ABD`nin baskısı ile küreselleşmenin de etkisiyle, bu `Manikeen` dünya `köktencilik` üzerinden yeniden yaratıldı. Tabii ABD`den kastettiğim, Bush`un döneminin ABD`si. Bu yüzden bu durumun ebedi olacağına inanıyorum. Bu sürüp, gidecek. Kültürde de iyi ve kötünün yansımalarını görebiliyoruz. Oysa insan daha ince ve yüce şeylere lâyık. Bu çeşitlilik de sanatçıların vazifesi. Politikacılar da, ekonomistler de bunu yapmak istemediklerinden, bu görev bize düşüyor galiba.`
* İNSANOĞLUNA İNANIYORUM, AMA...: `Dünyanın geleceği konusunda ümitliyim. İnsanoğluna inanıyorum, ama bunu söylerken zorluyorum. Çünkü farkındalığım, tedirginliğimi artırıyor. Ama bunu da söylemek istiyorum; bence Dünyanın geleceği yeni neslin, küçücük çocukların elinde. Onlara öğretmeliyiz. Hata yapmayacak kişiler onlar... Bu anlamda kitaplarımı özellikle 15 - 16 yaşında okumaya başlamalarını tavsiye ederim. Ayrıca 10 - 12 yaşındaki çocuklar da kitaplarıma bakıyorlar, korkmadan inceliyorlar.`