Kiraz Mevsimi dizisinin fettan kızı “Şeyma” karakterini oynayan Nilperi Şahinkaya’yı yakından tanımak istedik. Hep kötü karakterlerle giriyordu hayatımıza. Ama oynadığı karakterin aksine, insanın içini açan, neşeli, hayat dolu genç bir kadın çıktı karşımıza. Ayakları yere sağlam basan, hayata karşı bir duruşu olan Şahinkaya, duru güzelliğiyle de ekran ışığı denilen o büyüyü günlük hayatında taşıyor. Önceki yıllarda yer aldığı tiyatro oyunundaki striptiz şovuyla da ses getiren Şahinkaya, televizyonla tiyatroyu bir arada götürmeye kararlı. Zira şu sıralar bir oyunda daha oynuyor…
Öncelikle sohbetimize diziniz ile başlayalım, nasıl gidiyor?
Dizi iyi gidiyor. Önümüzdeki sezon da devam edeceğiz. Reytingler de yolunda.
Canlandırdığınız karakter Şeyma ile benzer yönleriniz var mı?
Ben kendimi güçlü biri olarak görüyorum. Şeyma karakteri de güçlü bir karakter. Hırslı, tuttuğunu koparan. Ama onun hırsı daha çok kötülüğe yönelmiş durumda. Mesala, bütün gücünü, azmini iyi bir şeye yöneltseymiş kendi için iyi bir şey yapabilirmiş diye düşünüyorum. O, bir erkeğin peşine takılmış giden bir kadın. Ben öyle değilim. Şeyma saplantılı bir karakter.
Onu canlandıran biri olarak siz nasıl değerlendiriyorsunuz Şeyma’nın yaşadıklarını?
Ben Şeyma’nın gerçekten bir bipolar (çift kutuplu) olduğunu düşünüyorum. Özellikle, bir ara gerçekten öyleydi. ‘Bu kız bipolar’ dedim. Bir iyi, bir kötü.
Sokakta ne gibi tepkiler alıyorsunuz?
Başlarda o kadar çok küfür, hakaret alıyordum ki… Yolda küçük çocuklar ciddi ciddi soruyorlar “Niye öyle yapıyorsun?” diye. Ama gelecek bölümde her şey tersine dönüyor. Mete (Dağhan Külegeç) çok fena şeyler yapacak. Dünyanın en pamuk şekeri karakteri iken canavar oldu. Mete benden de kötü oldu.
Diziniz neden bu kadar çok sevildi?
Bence konu iyi tuttu. Gençlik dizisi. Bir de romantik komedi dönemiymiş bu dönem. İnsanlar sıkıldı ağlamaktan üzülmekten. Onun da dönemi oldu ama o devir kapandı.
Bir daha kötü karakter oynamak istemiyorum
Daha önceki dizide de kötü karakteri oynadınız. Kötüyü oynamayı siz mi istiyorsunuz, yoksa hep öyle mi teklif geliyor?
Maalesef, hep o tarz roller geliyor. Ben artık böyle gitsin istemiyorum. O karakterleri oynamak çok eğlenceli ama sürekli böyle gidince de insan sıkılıyor bir süre sonra. Neyse ki bu dizide Şeyma karakterinde daha doyurucu şeyler yaşayabiliyorum. Bir önceki dizim “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”de ‘Mesude’ karakterinde kuru bir kötüydüm. Sadece kötülük yapıyordum. Neyi, neden yaptığım belli değildi. Maalesef rolün yapışma durumu var. Bu diziden sonra kesinlikle kötü karakteri oynamak istemiyorum.
Senegal’de doğdum
Babanız diplomat, anneniz de Dışişleri’nde çalışmış. Sizden dinleyelim ailenizi…
Evet, babam diplomat. Annem mecliste çalıştı. Ben çok küçükken istifa etti, bizimle yurt dışına gidip gelebilmek için. Tek çocuğum. El üstünde tutuldum, her istediğim yapıldı. Gerçekten sevgi dolu bir ortamda büyüdüm. Beni çok motive eden bir ailem var. Senagal’de doğdum, üç sene Almanya, dört sene Fransa, dört sene İsviçre’de yaşadım. Yurt dışında büyümek benim için şanstı. Orada imkanlar daha fazla. Bir sürü hobi edinebildim ailem sayesinde. Piyano, bale, kayak, binicilik gibi. Hatta ben istemiyordum, onların zoru ile oldu. Şu an onların faydasını görüyorum.
Oyunculuk merakınız nerden geliyor?
Oyuncu olmaya karar verdiğimde dokuz yaşındaydım. Ailem beni Garnier Sarayı’nda operaya götürmüştü. Oradaki dekor, ışıklar çok güzeldi. O anda orada yaşamak istedim ve kararını verdim.
Annemin hikayesini oynamak istiyorum
Annenizin bir kitabı var yanlış bilmiyorsam…
Evet… “Şu Dağın Ardı İran” diye. Cumhuriyet yayınlarından. Annem, İran’da yaşamış. İlk eşi İranlı’ydı. Üniversite yıllarında Ankara’da tanışıp evlendiği İranlı diş doktoru eşi ile yaşadığı üç yılı anlatıyor. En karışık olduğu zamanlarda orada kalmış. Özellikle bu kitabı yazmak istedi. Başka kitap yazmak istemiyor. Ve annem gerçekten siyasetle çok ilgilidir. Ben ailemin arasında çok apolitik kaldım. Çünkü evde hep siyaset konuşuluyordu.
Annenin kitabı çok ilginç, ileride bir sinema filmi olabilir. Bununla ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musun?
Aslında çok istiyorum. Annem de çok istiyor. Ve benim oynamamı istiyor kendi karakterinde. Ama şu an çok erken böyle bir atılımda bulunmam için.
Annem benim için model demişsiniz…
Ben de annem gibiyim. Canı ne istiyorsa onu yapmış hayatta. Her zaman iyi şeyler yaşamamış ama sonuçlarına katlanmış. Garantici bir kadın değil annem. Maceracı bir kadın. Hakikaten hayatı dolu dolu yaşamış bir kadın. Hep istediği gibi hareket etmiş, o konuda hep bir modeldi bana.
Striptiz gösterimden sonra babam tebrik etti
Baban diplomat, ‘Sahnede onu yapma bunu yapma’ diye kuralları var mı?
Babam çok sakin bir adam. Hiçbir şey demez, karışmaz. Spriptiz yaptığım bir oyun vardı. Oyun bittiğinde babam “Kızım çok başarılıydın, tebrik ediyorum. Harikaydın” dedi. Annemle paylaşamadığım birçok sırrı babamla paylaşırım. Çünkü o çok daha anlayışlı.
İstanbul’a ilk geldiğinizde ne hissetmiştiniz? Gözünüzü korkutmuş muydu?
İstanbul’u hiç istemiyordum, sevmiyordum. Çok kalabalık geliyordu her yer. Çünkü Ankara çok rahattı. Ama bir sene sonra İstanbul’a bayılmaya başladım. Ömrüm boyunca burada yaşamak istiyorum.
Sektörün gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle bu sezon çok zor oldu. Dizilerin yayından kaldırılması bir oyuncu için çok büyük bir problem değil. Daha çok set çalışanları için üzücü oluyor. Çünkü bir şekilde oyuncu iş buluyor, istemediği bir projeye ‘Evet’ diyebiliyor para almak için. Hiçbir zaman sırtı yere gelmiyor oyuncunun.
Beyaz atlı prensimi bekliyorum
İlk çocukluk aşkınızı hatırlıyor musunuz? Kaç yaşındaydınız?
Hatırlıyorum… 14 yaşındaydım. Sebastian diye melez bir çocuktu. Zor dönemler yaşatmıştı bana ve bir sene unutamamıştım onu. Ahh Sebastian… ( Gülüyoruz) İlk aşk zor olur derler, hakikaten benim için zordu.
Sizi nasıl erkekler etkiler?
Yapı olarak benden güçlü erkekler. Ona sığınabileceğimi hissetmeliyim. Anne rolünü oynayan kadınlardan değilim. Genelde erkekler çok güvenilir, sadık, mıymıy olur ya da çok çapkın, gözü dışarıda olur. Ben böyle ikisinin tam sentezini istiyorum. Buradan gazeteden taliplerime duyuruyorum. Beyaz atlı prensimi bekliyorum. (Gülüyoruz)
Kendinizi genelde şanslı bulur musunuz ya da şansa inanır mısınız?
İnanırım… Hayatta şanslıyım. Bazen çok üzüldüğümü, sonradan neden olmadığını görüp, ‘Aaa bundanmış’ dediğimi çok hatırlıyorum. Ve genelde de bir şeyi çok istiyorsam oluyor.
Annenizden öğrendiğiniz ilk öğüt neydi?
‘Hiçbir erkeğe güvenme. Her zaman önceliğin işin olsun.’
Babanızdan öğrendiğiniz ilk ögüt neydi?
‘Sabırlı ol…’
Oyuncu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Düşünmedim. Ama dünyayı gezebileceğim bir meslek olurdu.
İçinizde bir hiperaktiflik var sizin?
Evet var… Masa başında asla çalışamazdım.
“Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinde ‘Mesude’ karakteri ile iyi bir çıkış yapan Şahinkaya, “Kim Korkar Hain Kurttan” isimli tiyatro oyununda da rol alıyor.
Öncelikle sohbetimize diziniz ile başlayalım, nasıl gidiyor?
Dizi iyi gidiyor. Önümüzdeki sezon da devam edeceğiz. Reytingler de yolunda.
Canlandırdığınız karakter Şeyma ile benzer yönleriniz var mı?
Ben kendimi güçlü biri olarak görüyorum. Şeyma karakteri de güçlü bir karakter. Hırslı, tuttuğunu koparan. Ama onun hırsı daha çok kötülüğe yönelmiş durumda. Mesala, bütün gücünü, azmini iyi bir şeye yöneltseymiş kendi için iyi bir şey yapabilirmiş diye düşünüyorum. O, bir erkeğin peşine takılmış giden bir kadın. Ben öyle değilim. Şeyma saplantılı bir karakter.
Onu canlandıran biri olarak siz nasıl değerlendiriyorsunuz Şeyma’nın yaşadıklarını?
Ben Şeyma’nın gerçekten bir bipolar (çift kutuplu) olduğunu düşünüyorum. Özellikle, bir ara gerçekten öyleydi. ‘Bu kız bipolar’ dedim. Bir iyi, bir kötü.
Sokakta ne gibi tepkiler alıyorsunuz?
Başlarda o kadar çok küfür, hakaret alıyordum ki… Yolda küçük çocuklar ciddi ciddi soruyorlar “Niye öyle yapıyorsun?” diye. Ama gelecek bölümde her şey tersine dönüyor. Mete (Dağhan Külegeç) çok fena şeyler yapacak. Dünyanın en pamuk şekeri karakteri iken canavar oldu. Mete benden de kötü oldu.
Diziniz neden bu kadar çok sevildi?
Bence konu iyi tuttu. Gençlik dizisi. Bir de romantik komedi dönemiymiş bu dönem. İnsanlar sıkıldı ağlamaktan üzülmekten. Onun da dönemi oldu ama o devir kapandı.
Bir daha kötü karakter oynamak istemiyorum
Daha önceki dizide de kötü karakteri oynadınız. Kötüyü oynamayı siz mi istiyorsunuz, yoksa hep öyle mi teklif geliyor?
Maalesef, hep o tarz roller geliyor. Ben artık böyle gitsin istemiyorum. O karakterleri oynamak çok eğlenceli ama sürekli böyle gidince de insan sıkılıyor bir süre sonra. Neyse ki bu dizide Şeyma karakterinde daha doyurucu şeyler yaşayabiliyorum. Bir önceki dizim “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”de ‘Mesude’ karakterinde kuru bir kötüydüm. Sadece kötülük yapıyordum. Neyi, neden yaptığım belli değildi. Maalesef rolün yapışma durumu var. Bu diziden sonra kesinlikle kötü karakteri oynamak istemiyorum.
Senegal’de doğdum
Babanız diplomat, anneniz de Dışişleri’nde çalışmış. Sizden dinleyelim ailenizi…
Evet, babam diplomat. Annem mecliste çalıştı. Ben çok küçükken istifa etti, bizimle yurt dışına gidip gelebilmek için. Tek çocuğum. El üstünde tutuldum, her istediğim yapıldı. Gerçekten sevgi dolu bir ortamda büyüdüm. Beni çok motive eden bir ailem var. Senagal’de doğdum, üç sene Almanya, dört sene Fransa, dört sene İsviçre’de yaşadım. Yurt dışında büyümek benim için şanstı. Orada imkanlar daha fazla. Bir sürü hobi edinebildim ailem sayesinde. Piyano, bale, kayak, binicilik gibi. Hatta ben istemiyordum, onların zoru ile oldu. Şu an onların faydasını görüyorum.
Oyunculuk merakınız nerden geliyor?
Oyuncu olmaya karar verdiğimde dokuz yaşındaydım. Ailem beni Garnier Sarayı’nda operaya götürmüştü. Oradaki dekor, ışıklar çok güzeldi. O anda orada yaşamak istedim ve kararını verdim.
Annemin hikayesini oynamak istiyorum
Annenizin bir kitabı var yanlış bilmiyorsam…
Evet… “Şu Dağın Ardı İran” diye. Cumhuriyet yayınlarından. Annem, İran’da yaşamış. İlk eşi İranlı’ydı. Üniversite yıllarında Ankara’da tanışıp evlendiği İranlı diş doktoru eşi ile yaşadığı üç yılı anlatıyor. En karışık olduğu zamanlarda orada kalmış. Özellikle bu kitabı yazmak istedi. Başka kitap yazmak istemiyor. Ve annem gerçekten siyasetle çok ilgilidir. Ben ailemin arasında çok apolitik kaldım. Çünkü evde hep siyaset konuşuluyordu.
Annenin kitabı çok ilginç, ileride bir sinema filmi olabilir. Bununla ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musun?
Aslında çok istiyorum. Annem de çok istiyor. Ve benim oynamamı istiyor kendi karakterinde. Ama şu an çok erken böyle bir atılımda bulunmam için.
Annem benim için model demişsiniz…
Ben de annem gibiyim. Canı ne istiyorsa onu yapmış hayatta. Her zaman iyi şeyler yaşamamış ama sonuçlarına katlanmış. Garantici bir kadın değil annem. Maceracı bir kadın. Hakikaten hayatı dolu dolu yaşamış bir kadın. Hep istediği gibi hareket etmiş, o konuda hep bir modeldi bana.
Striptiz gösterimden sonra babam tebrik etti
Baban diplomat, ‘Sahnede onu yapma bunu yapma’ diye kuralları var mı?
Babam çok sakin bir adam. Hiçbir şey demez, karışmaz. Spriptiz yaptığım bir oyun vardı. Oyun bittiğinde babam “Kızım çok başarılıydın, tebrik ediyorum. Harikaydın” dedi. Annemle paylaşamadığım birçok sırrı babamla paylaşırım. Çünkü o çok daha anlayışlı.
İstanbul’a ilk geldiğinizde ne hissetmiştiniz? Gözünüzü korkutmuş muydu?
İstanbul’u hiç istemiyordum, sevmiyordum. Çok kalabalık geliyordu her yer. Çünkü Ankara çok rahattı. Ama bir sene sonra İstanbul’a bayılmaya başladım. Ömrüm boyunca burada yaşamak istiyorum.
Sektörün gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle bu sezon çok zor oldu. Dizilerin yayından kaldırılması bir oyuncu için çok büyük bir problem değil. Daha çok set çalışanları için üzücü oluyor. Çünkü bir şekilde oyuncu iş buluyor, istemediği bir projeye ‘Evet’ diyebiliyor para almak için. Hiçbir zaman sırtı yere gelmiyor oyuncunun.
Beyaz atlı prensimi bekliyorum
İlk çocukluk aşkınızı hatırlıyor musunuz? Kaç yaşındaydınız?
Hatırlıyorum… 14 yaşındaydım. Sebastian diye melez bir çocuktu. Zor dönemler yaşatmıştı bana ve bir sene unutamamıştım onu. Ahh Sebastian… ( Gülüyoruz) İlk aşk zor olur derler, hakikaten benim için zordu.
Sizi nasıl erkekler etkiler?
Yapı olarak benden güçlü erkekler. Ona sığınabileceğimi hissetmeliyim. Anne rolünü oynayan kadınlardan değilim. Genelde erkekler çok güvenilir, sadık, mıymıy olur ya da çok çapkın, gözü dışarıda olur. Ben böyle ikisinin tam sentezini istiyorum. Buradan gazeteden taliplerime duyuruyorum. Beyaz atlı prensimi bekliyorum. (Gülüyoruz)
Kendinizi genelde şanslı bulur musunuz ya da şansa inanır mısınız?
İnanırım… Hayatta şanslıyım. Bazen çok üzüldüğümü, sonradan neden olmadığını görüp, ‘Aaa bundanmış’ dediğimi çok hatırlıyorum. Ve genelde de bir şeyi çok istiyorsam oluyor.
Annenizden öğrendiğiniz ilk öğüt neydi?
‘Hiçbir erkeğe güvenme. Her zaman önceliğin işin olsun.’
Babanızdan öğrendiğiniz ilk ögüt neydi?
‘Sabırlı ol…’
Oyuncu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Düşünmedim. Ama dünyayı gezebileceğim bir meslek olurdu.
İçinizde bir hiperaktiflik var sizin?
Evet var… Masa başında asla çalışamazdım.
“Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinde ‘Mesude’ karakteri ile iyi bir çıkış yapan Şahinkaya, “Kim Korkar Hain Kurttan” isimli tiyatro oyununda da rol alıyor.