Meral Akşener, CNN Türk’te gazeteci Taha Akyol’un gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Meclis’te yaşadığı bir olayı izleyicilerle paylaşan Akşener, Star Gazetesi’nde kendisiyle ilgili yanlış bir haberden dolayı Mustafa Karaalioğlu’nu aradığını ve daha sonra yine gazete aracılığıyla kendisinden özür dilendiğini söyledi. Bu haberi alan bazı internet sitelerinde yorumları gördüğünde ise dehşete kapıldığını anlatan Akşener, şöyle konuştu:
“Ben o zaman dehşete düştüm. Ben kendimi sanıyordum ki, 28 Şubat sürecinde birlikte yol yürüdüğümüz, kader birliği yaptığımız bu arkadaşların Meral Akşener dendiği zaman hüsnü zannı vardır. Taha Bey, ölmüş anneme söven mailler aldım ben. İnanılmaz ve korkunçtu. Bunların her biri din kisvesi altında yapılan şeyler. O yorumlar beni bu konuda düşünmeye itti. Uzun bir okumadan sonra geldiğim nokta şudur: Türkiye’de maalesef uzunca bir zamandır oluşturulan iklimde gelinen nokta, siyasetin emrine giren bir din algısı oluşturulmuş durumda. Maalesef pek çok aydının da buna katkısı vardır. Kadınlarla ilgili bu tür iftiralar oldu. Ben sadece bu işin peşine düştüm. Ben hiç bu konuda kendi mahallenizden değilse, bunun yanlış olduğunu çok sert biçimde söyleyen hiç kimseyi görmedim.
O KADINLARA YAPILAN TELKİNLER
Bu konuda yapılan telkinler genelde şöyle oluyor, ‘pisliği karıştırma!’ Ben 58 yaşında olmamış olsaydım, babanne olacak yaşta olmasaydım böyle bir kasetin olmadığını bilen bir insan olmamış olsaydım, gelen ilk telkin şöyle olurdu; aman bu pisliği karıştırma. Öyle olunca da maalesef kadınlar siniyor. Bunu genç kadınlara bir borç olarak gördüm ve oradan yürüdüm. Abdulkadir Selvi’nin çok güzel bir yazısı oldu. Sayın Ahmet Taşgetiren’in oldu, bazı kadın yazarların oldu. Onlara teşekkür ediyorum; ancak topyekün bir karşı durma olmadı. O insanlara da eminim bana yazılan yorumlar gibi yorumlar yazılmıştır. Yazık olanı da budur zaten.
İLK KEZ EKONOMİ TARTIŞILIYOR
Seçimde ilginç biçimde muhalefetin ekonomik görüşleri tartışılıyor. MHP’nin üreten ekonomi modeli gibi bir kavramı var. İkinci olarak orta gelir tuzağı denilen, Selçuk Şirin de bunu uzun süredir söylüyor. Türkiye’de uzunca zamandır ekonomi, inşaat üzerinden yürüdü. İnşaat mutlama olmalı ama vasıfsız insan istihdam eden bir yapıdır. Bunu yaparken sanayi ihmal edildi. Üretmeye yöneten, doğru eğitim almayı da talep eden insan tipini oluşturamazsınız. Maalesef Türkiye’de uzun zamandır dışlayıcı ekonomik-politik kurumlar söz konusudur. Yandaşlara kaynak aktarıldığı bir dönem yaşadık. Bu yapıda sürdürülebilir bir kalkınma yürütümezsiniz.
HDP BARAJI AŞAMAZSA NE OLUR?
Bütün siyasi partilerin rakibiyiz. Biz Türkiye’nin yüzde yüzünden oy istiyoruz. Yüzde 10 barajını aşarsa şu olur ya da böyle olur sözlerini doğru bulmuyorum. HDP’nin bu konuda bir hayli gayreti var. Sonucu ise açıkçası tahmin edemiyorum. HDP barajı geçemezse Diyarbakır’da şöyle olur ya da böyle olur sözlerini ise açıkça doğru bulmuyorum.
8 HAZİRAN SONUÇLARI ŞAŞIRTACAK
8 Haziran’da hepimizin şaşıracağı bir sonuçla karşılaşacağız. Seçmen, saklı tercih ve açık tercih diye bir kuramı var. Korkup sonra da gerçek tercihi yerine beklenen tercihi koyduğu bir sistem de var. Bu saklı tercihlerin yavaş yavaş açık tercihe döndüğünü görüyorum.”