AYM, komutanı tarafından oda hapsine çarptırılan yüzbaşının "hürriyet ve güvenlik hakkı"nın ihlal edildiğine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, hiyerarşik üstü tarafından oda hapsine çarptırılan Yüzbaşı F.H.H’nin, Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Dörtyol Jandarma Komando Tabur Komutanlığında “Yüzbaşı” rütbesiyle “Karargah Destek Bölük Komutanı” olarak görev yapan Yüzbaşı F.H.H, hafta sonu bölüğünü denetledikten sonra öğle saatlerinde birliğinden ayrıldı.
Kendisine cumartesi günü mesai yapılacağı emredilmiş olmasına rağmen birliğini izinsiz terk ettiği gerekçesiyle Yüzbaşı F.H.H. hakkında disiplin soruşturması başlatıldı.
Mesai konusunda eline yazılı emir gelmediğini belirten F.H.H’nin savunması yeterli bulunmadı ve Komando Tabur Komutanlığındaki yetkili amiri tarafından “disiplin tecavüzü” suçu nedeniyle 5 gün oda hapsiyle cezalandırılmasına karar verildi.
Yüzbaşı F.H.H’nin cezaya yaptığı itiraz, Jandarma Genel Komutanlığı İl Jandarma Komutan Yardımcılığında görevli hiyerarşik üstü tarafından reddedildi ve oda hapsi cezası infaz edildi.
Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan Yüzbaşı F.H.H’nin, Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine karar verildi.
Mahkeme kararında, oda hapsinin, “disiplin amiri tarafından verilen ve kişi özgürlüğünü kısıtlayan” bir ceza olduğu belirtilerek, başvurucunun mağduriyetini giderebilecek nitelikte tüketilmesi gereken bir başvuru yolunun da bulunmadığı ifade edildi.
Anayasa’nın 19. maddesi uyarınca, “kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılabilmesi için yetkili bir mahkemenin mahkumiyet kararı bulunması” gerektiği vurgulanan kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre de “özgürlüğe getirilen sınırlamanın meşru kabul edilebilmesi için yetkili mahkeme kararına dayalı olması” gerektiği kaydedildi.
Silahlı Kuvvetlerin “iç düzeni” bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceği aktarılan kararda, bu durumun sadece “disiplini koruma ve bozulan disiplini sağlama” niteliğindeki yaptırımlar bakımından söz konusu olabileceği belirtildi.
Bunun dışında mevzuatta “disiplin cezası” olarak vasıflandırılmış olsa bile, ceza hukuku alanına girecek nitelikteki “hürriyeti bağlayıcı yaptırımların idare tarafından verilmesine demokratik bir toplumda izin verilmeyeceği” vurgulanan kararda, şöyle denildi:
“AİHM içtihatlarında, oda hapsi disiplin cezasının ‘hürriyetten yoksun bırakma’ kapsamında olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, hürriyetten yoksun bırakmanın bir yargı kararının sonucu olması gerekir ve bu kararın gerekli yetkiye sahip, yürütmeden bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili mahkeme tarafından verilmesi gerekir. Başvurucu hakkında karar veren kişi orduda ‘Binbaşı’ rütbesiyle görev yapmakta, askeri hiyerarşik düzende yetkili bulunmakta ve bu düzenden bağımsız hareket edememektedir. Ayrıca, disiplin müeyyidesine karşı askeri mahkemede yapılacak itiraz, başvuru tarihi itibarıyla Anayasa’nın 19. maddesiyle öngörülen güvenceleri de sağlamamaktadır. Bu durumda başvurucunun özgürlükten mahrum bırakılma hali ‘yetkili bir mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararı’ ile gerçekleşmediğinden, Anayasa’da öngörülen şartlara uymamaktadır.”