İşte Büyüka'nın verdiği o röportaj:
Sahada şahlanan Oğuzhan da, Cenk Tosun da, birçok oyuncu da Bilic’in kadrosundaydı. O günle bugün arasında ne değişmiş ki... Mersin ile aynı sıklette olmamaları bu kadar fark eder mi?
At sahibine göre kişner sözü boşuna söylenmemiş. Şurası kesin; futbolcu parlatmak konusunda Şenol Güneş’in kimsede olmayan bir ayrıcalığı var. Bir futbolcu sezon başı ne kadar iyi çalışırsa çalışsın bu kadar fark yaratmaz. Demek ki Şenol hoca, sadece vücutlara değil, kafalara da çalıştı. Oğuzhan’da, Cenk’te, hatta Olcay’da ciddi bir “özgüven” patlaması görüldü. Zaten bunu canlı yayında da söylediler. Ancak bu patlamadan daha da önemli olan “sürekliliği“ yakalayabilmek... Geçen yıl iyi başlayan, sonra ortadan kaybolan Oğuzhan’ı, Olcay’ı hatırlıyoruz. Ancak bu sezon ortadan kaybolmalarına Şenol Hoca’nın izin vereceğini sanmıyorum. Ayrıca geçen sezon bu oyuncuların Bilic’e nasıl saydırdıklarını hepimiz biliyoruz. Ancak gerçeği görelim, sahada Mersin diye bir takım yoktu. Yazlığa giden tatilcilerden bir on bir kursanız, profesyonel futbolculardan kurulu Mersin takımından daha iyi mücadele ederdi.
UEFA’nın Fair Play kriterlerine uyabilme adına Beşiktaş çok ölçülü davranıyor. Olur olmaz transferler yapmıyor. Kısacası ayağını yorganına göre uzatıyor. Bu haliyle Fenerbahçe ile Galatasaray’ın gerisinde mi?
Beşiktaş ölçülü davranıyor demekten çok, “akıllı“ davranıyor dersek daha doğru olur. Güçlü kadro başka, o güçlü kadrodan “güçlü takım” yaratmak çok daha başka... İki bek, Beck ile Tosiç doğru ve ucuz transferler... Q7, akıllanan ve geçen yılı iyi geçiren gene yerinde ve ucuz bir hamle... Gomes, son iki yılın “paslanmışlığını“ üstünden atabilirse Avrupa’nın en iyisi... Beşiktaş’ın transferleri için Fenerbahçe ve Galatasaray’ın gerisinde kaldığını söylemek doğru olmaz. Bir kere Galatasaray’ın çok önünde, ”akıllı davranış“ olarak da hepsinin önünde... Düşünün, Tolgay, Veli, Sosa’dan kurulu koca bir orta saha yok, oynayanları görünce aranmıyorlar, sorulmuyorlar.
Kaleciye ihtiyaç yok
Tolga Zengin, Cenk Gönen ve Günay Güvenç... Böyle bir üçlünün olduğu yerde dördüncü kaleciyi arar mıydınız?
Beşiktaş’ta kaleciye ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum...Hele Cenk Gönen’i yok saymayı aklım almıyor. Beşiktaş bu üç kalecisiyle rahatça şampiyonluğa oynar. Şu da var, ikinci bir Muslera bulacaksanız, hiç durmayın alın. Bu zamanda, o kadar iyi bir kaleci boşta kalır mı? Bu saatten sonra kıyıda, köşede kalan, müşterisi olmayan kaleciler bulursunuz ki, onlar da mevcutlardan daha iyi olmaz.
Sen sormadın ama ben söyleyeyim, “Beşiktaş hep böyle iyi başlar ama sonunu getiremez“ diyenler çoğunlukta... Şenol hocanın, futbolcuların bu anlayışı kırmak için şimdiden kendilerine bir ayar çekmeleri, bir pozisyon almaları gerekiyor.
Herkesin stadını devlet yapıyor. Kendi stadını yapan Beşiktaş’a sürekli sorun çıkarıldığı söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?
Ben İnönü Stadı’nın yapımında zorluk çıkarıldığını çok düşünmüyorum. Şurası unutulmasın, İnönü Stadı, ne Seyrantepe’nin yaylalarında, ne de Kadıköy çarşısının içinde... İstanbul’un “inci tanesi“ yerinde... Tarihi eser konumunda bir stat... Devlet istese bu stadı elli türlü yokuşa sürerdi. Yer Dolmabahçe olunca, elbette titizlik daha başka oluyor. Buna rağmen çoğu bitti, azı kaldı...
‘Bu transferler şampiyonluk için yetmez’
Trabzonspor’un yeni transferlerini nasıl buldunuz? Yönetim geçen yılki hatalarından ders çıkarmış mı?
Şota bizim lig için, bizim ülke için fazla kibar, fazla centilmen adam... Trabzon’da da büyük, hatta bitmez bir kredisi var. Ama Trabzonspor’un yaptığı transferler bu şampiyonluğa yetmez. Genel menajer bile “takım beşe bölünmüş“ diyorsa, kimse o takımdan şampiyonluk beklemesin.
Rakibe izin veriyorlar
Sezona en değişken giren Fenerbahçe... Profesyonel yönetim, değişen teknik adam, dünya yıldızları v.s... Ve Eskişehirspor karşısında kısa yoldan sonuç alma...
Ayrıca Pereira’nın gelişiyle birlikte sistem tartışmaları... “4-4-2 devam etsin mi, 4-3-3 olsun mu?” gibi sorular ve yorumlar... Siz nasıl buldunuz?
Ben bu rakamlara oldum olası inanmam. Sahada rakipten daha fazla mücadele etmiyorsan, rakibe basmıyorsan, rahat oynamasına izin veriyorsan, hiçbir rakam seni kurtarmaz. Fenerbahçe çok güçlü bir kadro kurdu ama daha “güçlü takım“ aşamasına gelemedi. Geçen yıldan fark şu: Çok iştahlı oynuyorlar.
Sow ve Fernadao beğeni kazandı. Ancak Van Persie tam olarak istenen hale gelince ne olacak?
Sow’un beğeni kazandığı görüşüne pek katılamam. Biz çok daha iyi Sow maçları izledik. Fernandao’nun iş yapacağını düşünüyorum. Uçan Hollandalının kanatlanıp uçması için epey zamana ihtiyacı var. Van Persie daha sakatlıkların gölgesinden kurtulamamış gibi... Sen sormadın ama Nani’ye de bir parantez açalım; Eskişehir maçında takımın en fazla top kaptıran oyuncusu... Kendinden çok takım için oynamalı. Fenerbahçe rakibe basmıyor, oynamasına izin veriyor, bu tehlikeli...
Diego’daki çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Baksanıza Fenerbahçeliler bile “Ne yapacağız bu Diego’yu” diye hayıflanıyorlar!
Bu kadar geniş kadro kurduysan Diego da oturacak, Van Persie de... Diego iyi ama sanki kenar oyuncusu değil... Diego santrfor gerisinde çok daha fazla iş yapar. Benim gördüğüm kadarıyla şu ana kadar gösterişsiz oynayan ama takımda rakibe basan tek oyuncu Souza... Normalde Fenerbahçe’nin iki ön liberosu Souza ile Mehmet Topal olmalı... Umarım Topal’ın bir sıkıntısı yoktur.
Yılın transferi: Ozi
Şenol Güneş’in futbolcu parlattığını bilirim de, buna rağmen Oğuzhan’dan böyle bir patlama yapacağını beklemezdim. Son yıllarda bir futbolcuyu bu kadar etkili hiç görmedim. Beşiktaş ligin ilk maçında Barcelona’nın hücum anlayışının yerli versiyonu gibiydi. Rakip ceza alanı önünde yapılan tek paslar, araya bırakılan toplar inanılmazdı. Oğuzhan’da şunu çok net gördüm. Ayaklarından önce kafası çalışıyor. Ayakları engellersiniz ama çalışan kafaya çare bulamazsınız. Tıpkı Alex gibi... Oğuzhan yeter ki kalıcı olsun.
G.Saray yerine Fener olsaydı!
Galatasaray dört yıldızı takan ilk şampiyon oldu. Üç kupayı birden aldı, keyfini de yaşamadı, zevkini de çıkarmadı. Buna inanamıyorum... Böyle bir sezonu Fenerbahçe yaşasaydı, görürdünüz nasıl kutlardı o şampiyonluğu, o kupaları...
Galatasaray, Medicana Sivas karşısında bir puanı kurtardı ama nasıl... Sahadaki Cim-Bom, tribündeki sarı-kırmızılılar ve ekranlarda izleyen milyonlar, hop oturup hop kalktı.
Hamza Hamzaoğlu’nun sizin nezdinizdeki toleransını bilmeme rağmen yine de soruyorum; Hamza hoca ilk yarıda Burak’ı kenarda tutarak yanlış mı yaptı?
Ben banka mıyım da Hamza hocaya kredi açayım, tolerans tanıyayım. Adam bir sezonda kaç kupa varsa hepsini topladı. Buna ve kişiliğine saygı duyuyorum. Sivas’ta Burak’ın yedek kalmasına gelince, herkes gibi ben de Hamza hocanın yanlış tercih yaptığını düşünüyorum.
Melo’nun dönüşü, Galatasaray’ın profilini nasıl değiştirir?
Melo’nun demeçlerine gülüyorum. “Hiç pazarlık yapmadım, hemen anlaştım” diyor. Ne yapacaktın başka... Kulüp mü buldun, iyi bir teklif mi aldın? Bulsan zaten Galatasaray’ı çoktan terk etmiştin. Ama Allah’ı var, Melo, Galatasaray’ın olmazsa olmazı... Sanki bu kaprislerine değer... Melo’suz Galatasaray’ı Sivas’ta içi boşalmış gibiydi. Hiç olmazsa hırsı işe yarıyor, sahada gezinen arkadaşlarını uyandırıyor.
Galatasaray da UEFA Fair Play kurallarını yerine getirip, gelecek sezon Avrupa dışında kalmak istemiyor. Ancak eski ve bugünkü yöneticilerin deyimiyle tablo çok karanlık... Böyle bir şey olabilir mi sizce?
Galatasaray Yönetimi’ne kızıyorlar ama UEFA ile uyum sağlayana kadar temkinli gitmek zorundalar. Herkes “Sneijder’in sözleşmesi niye uzamıyor?” diye soruyor. Duyuyorum, UEFA ile anlaşma zemini sağlandığı gün Sneijder ile sözleşme uzatılacak. Benim anlamadığım şu: Galatasaray dört yıldızı takan ilk şampiyon oldu. Üç kupayı birden aldı, keyfini de yaşamadı, zevkini de çıkarmadı. Buna inanamıyorum... Böyle bir sezonu Fenerbahçe yaşasaydı, görürdünüz nasıl kutlardı o şampiyonluğu, o kupaları... Galatasaray camiası transfere bir takıldı şu “altın“ sezonun tadını bile çıkaramadı. Bir Zlatan İbrahimoviç balonu uçurdular, en akıllıları bile inandırdılar. Hani bir deli kuyuya bir taş atmış, elli akıllı çıkaramamış misali...
- Haftanın takımı: Beşiktaş
- Haftanın futbolcusu: Oğuzhan, Cenk, Eto’o
- Haftanın teknik direktörü: Şenol Güneş
- Haftanın hakemi: Bülent Yıldırım
Sahada şahlanan Oğuzhan da, Cenk Tosun da, birçok oyuncu da Bilic’in kadrosundaydı. O günle bugün arasında ne değişmiş ki... Mersin ile aynı sıklette olmamaları bu kadar fark eder mi?
At sahibine göre kişner sözü boşuna söylenmemiş. Şurası kesin; futbolcu parlatmak konusunda Şenol Güneş’in kimsede olmayan bir ayrıcalığı var. Bir futbolcu sezon başı ne kadar iyi çalışırsa çalışsın bu kadar fark yaratmaz. Demek ki Şenol hoca, sadece vücutlara değil, kafalara da çalıştı. Oğuzhan’da, Cenk’te, hatta Olcay’da ciddi bir “özgüven” patlaması görüldü. Zaten bunu canlı yayında da söylediler. Ancak bu patlamadan daha da önemli olan “sürekliliği“ yakalayabilmek... Geçen yıl iyi başlayan, sonra ortadan kaybolan Oğuzhan’ı, Olcay’ı hatırlıyoruz. Ancak bu sezon ortadan kaybolmalarına Şenol Hoca’nın izin vereceğini sanmıyorum. Ayrıca geçen sezon bu oyuncuların Bilic’e nasıl saydırdıklarını hepimiz biliyoruz. Ancak gerçeği görelim, sahada Mersin diye bir takım yoktu. Yazlığa giden tatilcilerden bir on bir kursanız, profesyonel futbolculardan kurulu Mersin takımından daha iyi mücadele ederdi.
UEFA’nın Fair Play kriterlerine uyabilme adına Beşiktaş çok ölçülü davranıyor. Olur olmaz transferler yapmıyor. Kısacası ayağını yorganına göre uzatıyor. Bu haliyle Fenerbahçe ile Galatasaray’ın gerisinde mi?
Beşiktaş ölçülü davranıyor demekten çok, “akıllı“ davranıyor dersek daha doğru olur. Güçlü kadro başka, o güçlü kadrodan “güçlü takım” yaratmak çok daha başka... İki bek, Beck ile Tosiç doğru ve ucuz transferler... Q7, akıllanan ve geçen yılı iyi geçiren gene yerinde ve ucuz bir hamle... Gomes, son iki yılın “paslanmışlığını“ üstünden atabilirse Avrupa’nın en iyisi... Beşiktaş’ın transferleri için Fenerbahçe ve Galatasaray’ın gerisinde kaldığını söylemek doğru olmaz. Bir kere Galatasaray’ın çok önünde, ”akıllı davranış“ olarak da hepsinin önünde... Düşünün, Tolgay, Veli, Sosa’dan kurulu koca bir orta saha yok, oynayanları görünce aranmıyorlar, sorulmuyorlar.
Kaleciye ihtiyaç yok
Tolga Zengin, Cenk Gönen ve Günay Güvenç... Böyle bir üçlünün olduğu yerde dördüncü kaleciyi arar mıydınız?
Beşiktaş’ta kaleciye ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum...Hele Cenk Gönen’i yok saymayı aklım almıyor. Beşiktaş bu üç kalecisiyle rahatça şampiyonluğa oynar. Şu da var, ikinci bir Muslera bulacaksanız, hiç durmayın alın. Bu zamanda, o kadar iyi bir kaleci boşta kalır mı? Bu saatten sonra kıyıda, köşede kalan, müşterisi olmayan kaleciler bulursunuz ki, onlar da mevcutlardan daha iyi olmaz.
Sen sormadın ama ben söyleyeyim, “Beşiktaş hep böyle iyi başlar ama sonunu getiremez“ diyenler çoğunlukta... Şenol hocanın, futbolcuların bu anlayışı kırmak için şimdiden kendilerine bir ayar çekmeleri, bir pozisyon almaları gerekiyor.
Herkesin stadını devlet yapıyor. Kendi stadını yapan Beşiktaş’a sürekli sorun çıkarıldığı söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?
Ben İnönü Stadı’nın yapımında zorluk çıkarıldığını çok düşünmüyorum. Şurası unutulmasın, İnönü Stadı, ne Seyrantepe’nin yaylalarında, ne de Kadıköy çarşısının içinde... İstanbul’un “inci tanesi“ yerinde... Tarihi eser konumunda bir stat... Devlet istese bu stadı elli türlü yokuşa sürerdi. Yer Dolmabahçe olunca, elbette titizlik daha başka oluyor. Buna rağmen çoğu bitti, azı kaldı...
‘Bu transferler şampiyonluk için yetmez’
Trabzonspor’un yeni transferlerini nasıl buldunuz? Yönetim geçen yılki hatalarından ders çıkarmış mı?
Şota bizim lig için, bizim ülke için fazla kibar, fazla centilmen adam... Trabzon’da da büyük, hatta bitmez bir kredisi var. Ama Trabzonspor’un yaptığı transferler bu şampiyonluğa yetmez. Genel menajer bile “takım beşe bölünmüş“ diyorsa, kimse o takımdan şampiyonluk beklemesin.
Rakibe izin veriyorlar
Sezona en değişken giren Fenerbahçe... Profesyonel yönetim, değişen teknik adam, dünya yıldızları v.s... Ve Eskişehirspor karşısında kısa yoldan sonuç alma...
Ayrıca Pereira’nın gelişiyle birlikte sistem tartışmaları... “4-4-2 devam etsin mi, 4-3-3 olsun mu?” gibi sorular ve yorumlar... Siz nasıl buldunuz?
Ben bu rakamlara oldum olası inanmam. Sahada rakipten daha fazla mücadele etmiyorsan, rakibe basmıyorsan, rahat oynamasına izin veriyorsan, hiçbir rakam seni kurtarmaz. Fenerbahçe çok güçlü bir kadro kurdu ama daha “güçlü takım“ aşamasına gelemedi. Geçen yıldan fark şu: Çok iştahlı oynuyorlar.
Sow ve Fernadao beğeni kazandı. Ancak Van Persie tam olarak istenen hale gelince ne olacak?
Sow’un beğeni kazandığı görüşüne pek katılamam. Biz çok daha iyi Sow maçları izledik. Fernandao’nun iş yapacağını düşünüyorum. Uçan Hollandalının kanatlanıp uçması için epey zamana ihtiyacı var. Van Persie daha sakatlıkların gölgesinden kurtulamamış gibi... Sen sormadın ama Nani’ye de bir parantez açalım; Eskişehir maçında takımın en fazla top kaptıran oyuncusu... Kendinden çok takım için oynamalı. Fenerbahçe rakibe basmıyor, oynamasına izin veriyor, bu tehlikeli...
Diego’daki çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Baksanıza Fenerbahçeliler bile “Ne yapacağız bu Diego’yu” diye hayıflanıyorlar!
Bu kadar geniş kadro kurduysan Diego da oturacak, Van Persie de... Diego iyi ama sanki kenar oyuncusu değil... Diego santrfor gerisinde çok daha fazla iş yapar. Benim gördüğüm kadarıyla şu ana kadar gösterişsiz oynayan ama takımda rakibe basan tek oyuncu Souza... Normalde Fenerbahçe’nin iki ön liberosu Souza ile Mehmet Topal olmalı... Umarım Topal’ın bir sıkıntısı yoktur.
Yılın transferi: Ozi
Şenol Güneş’in futbolcu parlattığını bilirim de, buna rağmen Oğuzhan’dan böyle bir patlama yapacağını beklemezdim. Son yıllarda bir futbolcuyu bu kadar etkili hiç görmedim. Beşiktaş ligin ilk maçında Barcelona’nın hücum anlayışının yerli versiyonu gibiydi. Rakip ceza alanı önünde yapılan tek paslar, araya bırakılan toplar inanılmazdı. Oğuzhan’da şunu çok net gördüm. Ayaklarından önce kafası çalışıyor. Ayakları engellersiniz ama çalışan kafaya çare bulamazsınız. Tıpkı Alex gibi... Oğuzhan yeter ki kalıcı olsun.
G.Saray yerine Fener olsaydı!
Galatasaray dört yıldızı takan ilk şampiyon oldu. Üç kupayı birden aldı, keyfini de yaşamadı, zevkini de çıkarmadı. Buna inanamıyorum... Böyle bir sezonu Fenerbahçe yaşasaydı, görürdünüz nasıl kutlardı o şampiyonluğu, o kupaları...
Galatasaray, Medicana Sivas karşısında bir puanı kurtardı ama nasıl... Sahadaki Cim-Bom, tribündeki sarı-kırmızılılar ve ekranlarda izleyen milyonlar, hop oturup hop kalktı.
Hamza Hamzaoğlu’nun sizin nezdinizdeki toleransını bilmeme rağmen yine de soruyorum; Hamza hoca ilk yarıda Burak’ı kenarda tutarak yanlış mı yaptı?
Ben banka mıyım da Hamza hocaya kredi açayım, tolerans tanıyayım. Adam bir sezonda kaç kupa varsa hepsini topladı. Buna ve kişiliğine saygı duyuyorum. Sivas’ta Burak’ın yedek kalmasına gelince, herkes gibi ben de Hamza hocanın yanlış tercih yaptığını düşünüyorum.
Melo’nun dönüşü, Galatasaray’ın profilini nasıl değiştirir?
Melo’nun demeçlerine gülüyorum. “Hiç pazarlık yapmadım, hemen anlaştım” diyor. Ne yapacaktın başka... Kulüp mü buldun, iyi bir teklif mi aldın? Bulsan zaten Galatasaray’ı çoktan terk etmiştin. Ama Allah’ı var, Melo, Galatasaray’ın olmazsa olmazı... Sanki bu kaprislerine değer... Melo’suz Galatasaray’ı Sivas’ta içi boşalmış gibiydi. Hiç olmazsa hırsı işe yarıyor, sahada gezinen arkadaşlarını uyandırıyor.
Galatasaray da UEFA Fair Play kurallarını yerine getirip, gelecek sezon Avrupa dışında kalmak istemiyor. Ancak eski ve bugünkü yöneticilerin deyimiyle tablo çok karanlık... Böyle bir şey olabilir mi sizce?
Galatasaray Yönetimi’ne kızıyorlar ama UEFA ile uyum sağlayana kadar temkinli gitmek zorundalar. Herkes “Sneijder’in sözleşmesi niye uzamıyor?” diye soruyor. Duyuyorum, UEFA ile anlaşma zemini sağlandığı gün Sneijder ile sözleşme uzatılacak. Benim anlamadığım şu: Galatasaray dört yıldızı takan ilk şampiyon oldu. Üç kupayı birden aldı, keyfini de yaşamadı, zevkini de çıkarmadı. Buna inanamıyorum... Böyle bir sezonu Fenerbahçe yaşasaydı, görürdünüz nasıl kutlardı o şampiyonluğu, o kupaları... Galatasaray camiası transfere bir takıldı şu “altın“ sezonun tadını bile çıkaramadı. Bir Zlatan İbrahimoviç balonu uçurdular, en akıllıları bile inandırdılar. Hani bir deli kuyuya bir taş atmış, elli akıllı çıkaramamış misali...
- Haftanın takımı: Beşiktaş
- Haftanın futbolcusu: Oğuzhan, Cenk, Eto’o
- Haftanın teknik direktörü: Şenol Güneş
- Haftanın hakemi: Bülent Yıldırım