Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;
Dünyada giderek derinleşen terörizm ve mülteci sorunlarının merkezinde Müslüman toplumlar ve İslam dünyası yer alıyor. Diğer ülkelerde terörizme ve mülteci krizinin yol açtığı sorunlara karşı artan tepkiler, topyekun İslam dünyasına, tüm Müslümanlara yönelmeye başladı. Suriye başta olmak üzere bölgemizde yaşanan insani dramlar devam ederken, şimdi bir de Müslümanlara yönelik nefret saldırılarının, ırkçı tutumların yükselişiyle karşı karşıyayız.
İslam adını kullanarak Müslümanlara zarar veren örgütler karşısında ilkeli bir tutum ortaya koymalıyız.
Mezhep sorunu İslam dünyasının yumuşak karnı olmayı sürdürüyor.
(G20) Zirvede temsil edilen, nüfusu Müslüman ülkelerin liderleri olarak aşırıcılığa, radikal akımlara karşı ortak mücadele verme konusunda görüş birliği içinde olduğumuzu gördük. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde temsil edilen tüm ülkelere bu noktada çok önemli görevler düşüyor. Müslümanlar olarak sorumluluğumuz çok büyük. İslam adını kullanarak Müslümanlara en büyük zararı veren DAEŞ, El-Kaide, Boko Haram gibi örgütler karşısında hep birlikte, bir defa el ele vererek net ve ilkeli bir tutum ortaya koymalıyız.
Peygamberimiz, merhamet peygamberidir, barışın timsalidir. Merhamet dini olan, sevgi dini olan, vicdan dini, dayanışma dini, ilim dini olan İslam'ın, terörle, zulümle, ölümle, cehaletle birlikte anılmasının önüne geçmek hepimizin boynunun borcudur. Şimdi mücadele zamanıdır. Teröre, zulme, cehalete, adaletsizliğe, kine, öfkeye, israfa, aşırıcılığa, dinimizin yasakladığı her türlü kötülüğe, her türlü yanlışa karşı mücadele zamanıdır. Eğer bu mücadeleyi hemen vermeye başlamazsak yarın hepimiz için daha karanlık olacaktır.
Hem sistem hem altyapı hem insan kaynağı hem de hizmet kalitesi bakımından sağlık alanında katettiğimiz mesafe tam bir devrimdir. Öyle ki kendi vatandaşlarımız yanında her yıl yurt dışından gelen 400 bin kişiye de sağlık hizmeti verebilir hale geldik. İlaveten Suriye ve Irak'tan ülkemize gelen 2,5 milyon kardeşimizin sağlık hizmeti ihtiyaçlarını da yine aynı sistem içinde, hiçbir ciddi aksaklığa meydan vermeden karşılamayı başardık.
Suriye içinde yaşanan her çatışma yeni göç dalgalarına neden oluyor. İslam dünyası bu konuda yeterli dayanışma göstermedi.
Müslüman ülkelerin mazlumlara yardım konusunda çok daha faal olmasını bekliyoruz.
Terörizmin en önemli gerekçelerinden bir tanesi fakirliktir, bunu böyle biliniz. Ve terörün arkasındaki güçler, dikkat edin, fakiri seçiyor, yoksulu seçiyor. Canlı bombayı onların içinden seçip alıyor. Ve onu, o şekilde araziye gönderiyor. Yoksulu seçiyor, yoksulu araziye gönderiyor. Terörizm ve göç sorunu bataklıkta üreyen sinekler gibidir. Öyleyse bu bataklığın kurutulması lazım. Bu bataklığın adı nedir biliyor musunuz Sefalet bataklığıdır."
(Suriyeli sığınmacıların durumu) Biz bu meseleye insani, vicdanı, ahlaki ve İslami bir vazife olarak bakıyor, çalışmalarımızı o şekilde yürütüyoruz. Ben halkıma şöyle sesleniyorum. 'Gelenlerin hepsi muhacirdir, siz ise ensar olmaya devam edeceksiniz' diyorum. Çünkü bu varil bombalarından kaçan Suriyeli muhacirlere bir ensar gerekiyordu, işte bu görev de hamdolsun bize düştü. Biz de bunu yapıyoruz. Batı destek verse de vermese de başkaları destek verse de vermese de biz bunu sonuna kadar yürütmeye devam edeceğiz.