Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Irak Cumhurbaşkanı Fuad Musam ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuştu. Erdoğan soykırım konusuyla ilgili de “Obama’dan zaten böyle bir şeyi gerçekten duymak istemem. Böyle bir şeyi de beklemiyorum” dedi. Üst düzey bir Amerikan Yönetimi yetkilisi, Obama’nın 24 Nisan bildirisinde “soykırım” demeyeceğini ve yine “Meds Yeghern” ifadesini kullanacağını teyit etmişti.
İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:
Terörün dininin olmayacağını her zaman ifade ettik. Herhangi bir terör olayını lanetlemeden önce kim tarafından yapıldığına asla bakmadık. Bugün de DEAŞ terörüne karşı aynı ilkeli tavrımızı ortaya koyuyoruz. Başarılı olunmak isteniyorsa bataklığı kurutmayı amaçlayan kapsamlı bir stratejinin benimsenmesi şarttır. Suriye’deki krizin çözülmesi bu sebeple büyük önem taşıyor.
OBAMA O İFADEYİ KULLANMAYACAK
DEAŞ ümmetimizi parçalamanın gayreti içinde olan önemli bir virüstür. Başkaları aynı yolu izlemektedir. Bütün bu silah kaynakları, parasal kaynaklar nereden? Kendilerinin böyle bir kaynağı yok. Nereden geliyor? Bunun üzerinde ısrarla durulması lazım. Bu örgütün içinde yer alanlar herhalde burayı benimsediği için yer almıyor. Bu soruya da cevap bulmak lazım. Irak’tan 300 bin sığınmacı ülkemizde. 1 milyon 700 bin insan da Suriye’den ülkemizde. Akdeniz’de, Ege’de göçmenleri taşırken bunların batırılmasına zemin hazırlayan açıklamalar geliyor Avrupa’dan. Eğer AB üyesi ülkeler bu açıklamayı yapıyorsa bu bir felakettir.
Öyle veya böyle bu insanlar ülkelerinden kaçarak Avrupa ülkelerine sığınıyorsa o gemilerin batırılması ve onların ölüme terkedilmesi gibi bir yaklaşım nasıl benimseniyor. 2 milyon insanı Türkiye barındırıyorsa bunu insani bir görev telakki ettiği için yapıyor. Batı’nın bu yaklaşım tarzını kınıyor ve lanetliyorum. Böyle bir yaklaşım tarzı olamaz.
Yemen’de kalıcı istikrar ancak kalıcı siyasi çözümle mümkündür. Mezhebi yaklaşımların ortadan kaldırılmasının gereğini temenni ediyoruz. Türkiye bölgenin yeni bir kaosa sürüklenmemesi için şimdiye kadar tüm taraflarla yapıcı görüşmeler yapmış, gereken desteği vermiştir.
SORU-CEVAP:
SORU: Enerji alanında ilişkiler için ne diyeceksiniz iki ülke arasında?
Erdoğan: Enerji ile ilgili olarak malum bizler Kuzey Irak yerel yönetimiyle bir dayanışma içinden onların Türkiye üzerinden ham petrol satışıyla ilgili çalışmaları var. Bizler bugüne kadar Irak anayasasına uygun şekilde kendilerine gerekli desteği vermiş bulunuyoruz. Petrolün dünyada fiyatının ciddi manada düşmüş olmasının Irak’ta meydana getirdiği bir sıkıntı da söz konusu. Irka merkezi yönetiminin enerji kaynakları noktasında bazı ülkelerle olan münasebetlerini bu sıkıntılı dönemde gözden geçirmesi faydasına olacaktır diye düşünüyorum. Biz doğalgaz noktasında da Irak doğalgazından satın almayı da isteriz. Türkiye ileri teknoloji adımını atmaktadır. Burada doğalgaz ihtiyacımız da artış gösteriyor. Birinci derecede Rusya, İran, Azerbaycan. Irak’la da çalışmalar devam etmektedir.
BUNUN ŞU ANDA BEDELİNİ IRAK HALKI AĞIR ÖDÜYOR
SORU: Bataklığın tamamen kurutulmasına yönelik neler yapılmaktadır.
Erdoğan: Bundan 12 yıl önce Irak’taki o sıkıntılı dönemde daha DEAŞ henüz ortada yoktu. DEAŞ’ın ortaya çıkışı o sıkıntılı dönemin ardından oldu. İlk çıkışı da Suriye’de. Son gelişmelerden sonra farklı bir şekilde ortaya çıkışı oldu. Destekleyicisi de Esed olmuştur. O beslemiştir, bu hale getirmiştir. Suriye’den Irak’a geçişi, Musul noktasındaki ilk adım, merkezi yönetimin silahlarını bırakarak çekilmesi onlara orada çok ciddi bir güç kaynağı olmuştur. Ta Bağdat’a kadar neredeyse inmişlerdir 30-40 km mesafeye kadar. Bu süreç manidardır.. O arada bir çok il düşmüştür. Bizler hava harekatlarıyla bu işin çözüleceğine ben başından beri inanmıyorum. Hava harekatının yanında asıl kara harekatının da olması lazım. Ayağı bastığınız yer sizindir. Terör örgütü tanklarla toplarla yürüyor. Bu tankları nereden getirdiler. Irak’ın tanklarıydı bunlar. Bunun şu anda bedelini Irak halkı ağır ödüyor. Biz Eğit-Donat’a katılabiliriz dedik. Şu ana kadar 750 TIR Irak’a insani yardım olarak gönderdik, göndermeye devam edeceğiz. 300 bin Iraklı kamplarımızda yaşıyor. Kuzey Irak tarafında da 3 tane kampımız var.
SORU: Musul’a yönelik kara harekatı da bugün görüşmenizde masanızda mıydı?
Erdoğan: Masamızda öyle bir görüşme yoktu. Genel itibariyle görüşmeleri yaptık. Masum’un ziyareti en üst düzeyde ziyaret olması açısından aramızdaki ilişkileri taçlandıran bir ziyaret olmuştur. DEAŞ terör örgütünün yaptıklarını masaya yatırdık. Yemen’deki hava harekatına yönelik bana gelmiş yeni bir bilgi yok. Toplantıya girerken bildiğim hava harekatının durdurulduğu yönündedir.
OBAMA’DAN ZATEN BÖYLE BİR ŞEYİ GERÇEKTEN DUYMAK İSTEMEM
SORU: ABD’nin soykırım demeyeceğini nasıl değerlendirirsiniz…
Erdoğan: Obama’dan zaten böyle bir şeyi gerçekten duymak istemem. Böyle bir şeyi de beklemiyorum. Türkiye’nin Amerika’nın nezdindeki yeri bellidir, bu olaylar karşısındaki tavrı bellidir. 6 yıllık başkanlığı süresince yaptığımız görüşmelerde bu işin tarihçilere bırakılması, Ermenistan’la yakından uzaktan ilgisi olmayan, benim ülkemde yaşayan Ermenilerle uzaktan yakından ilişkisi olmayanların bunu kendi parlamentolarına taşıyanları her zaman kınadık. Şu anda AB arkamızdan değil çok çok gerimizden geliyor. En son arşivlerin açılması diyor. Ben 12 yıldır bu arşivlerin her an açılmasına hazır olduğunu söylüyorum. Biz bu noktada rahatız.
ACABA ERMENİSTAN’DA BÖYLE BİR YAKLAŞIM TARZI VAR MI?
Hep söylüyorum Van Akdamar adası ve orada kilise. Başbakanlığım dönemimde restorasyonunu yaparak burayı her yıl beli zamanlarda ibadete açtık. Acaba Ermenistan’da böyle bir yaklaşım tarzı var mı? Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sıkıntı. Uluslararası kurumlar Azerbaycan’ın haklılığına yönelik karar verdiği halde Karabağ’daki sorunlar hala çözülemedi.
24’ünde de Ermenistan’da bir araya gelecekler, kendileri çalıp kendileri oynayacaklar. Konuşacaklar, Türkiye’ye hakaret edecekler. Biz de Çanakkale’de olacağız. Ama bizim gündemimizde Ermenistan yok. Biz yarın İstanbul’da dünya barışını konuşacağız. Bizim farkımız bu. Ermenistan güya onlara misilleme yapıyormuşuz gibi gidiyor. Bizim böyle bir endişemiz yok.