Erdoğan, Çırağan Sarayında düzenlenen "UNESCO Gastronomi Kenti: Gaziantep" programındaki konuşmasında, Ankara'daki terör saldırısında hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diledi, yaralılara acil şifalar temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin aileleri başta olmak üzere tüm millete başsağlığı ve sabır dilediğinde bulunarak, terör örgütlerinin ve teröristlerin amacının bu tür eylemlerle can kaybına yol açmanın yanında, hatta onun da ötesinde propagandasını yapmak olduğunu anlattı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Acımızı yaşayacak, üzerimize düşenleri hassasiyetle yerine getireceğiz. Terörün gündemimizi kendi istediği gibi belirlemesine, ipotek altına almasına da izin vermeyeceğiz. Biz devletin ilgili tüm yetkilileri olarak bu olayın hemen akabinde yaptığımız toplantılarla meseleyi değerlendirdik, kararlarımızı aldık ve bu kararları adım adım uygulamaya başladık" diye konutu.
Bu tür durumlarda alınan her kararın, başlatılan her uygulamanın kamuoyuyla paylaşılmasının mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ancak şundan emin olunuz. Türkiye kendisine yönelik her tehdide ve saldırıya karşı cevabını katbekat fazlasıyla veriyor, vermeye de devam edecektir. Geldiğimiz yer artık bir meşru müdafaa durumudur. Hiç kimse Türkiye'nin kendisine yönelik terör eylemleri karşısında meşru müdafaa hakkını sınırlayamaz, bunu kullanmasına da engel olamaz. Türkiye karşı karşıya olduğu tehditlerle mücadele noktasında Suriye'de ve terör örgütlerinin yuvalandığı her yerde gerekli gördüğü her türlü operasyonu yapma hakkına sahiptir. Bunun ülkelerinin toprak bütünlüğüne hakim olamayan devletlerin egemenlik haklarıyla bir ilgisi kesinlikle yoktur. Tam tersine bu durum Türkiye'nin egemenlik haklarına sahip çıkma iradesiyle ilgili bir durumdur. Ülkemizin bu hakkını engellemeye yönelik tavırları kimden gelirse gelsin doğrudan Türkiye'nin varlığına yönelik bir girişim olarak kabul ediyoruz. "
Erdoğan, Suriye'de yarım milyona yakın insanın katledilmesi karşısında kılını kıpırdatmayanların Türkiye'nin meşru müdafaa hakkını kullanması karşısında tepki göstermelerinin, verilen kayıplardan sonra açıkçası umurlarında olmadığını belirterek, "Bunların önünde profesör olabilir, bunların adında yok aydınlıkmış, maydınlıkmış, bunlar olabilir. Bunlar aydın görünen karanlıklardır aslında. 500 bin insan orada ölürken kılını kıpırdatmayanların ülkemde Ankara'daki garın önünde 100'ü aşkın insanın şehit edildiği bir olayda kılını kıpırdatmayanların, 28 tane vatandaşımızın burada şehit edilmesine sessiz kalanların kalkıp da bir bildirinin altına imza atmaları, aydın bir insanın, vatansever bir insanın kabullenebileceği bir şey değildir" diye konuştu.
Türkiye'nin angajman kurallarını sadece kendisine yönelik fiili saldırılarla sınırlı olmaktan çıkarıp PYD ve DAEŞ başta olmak üzere her türlü terör tehdidini kapsayacak şekilde genişletme hakkını kullanacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hiç bir vatandaşının canı dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarının veya insanlarının canlarından daha az değerli değildir. Aynı şekilde Suriye'de Irak'ta, Filistin'de Ukrayna'da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde katledilen hiç bir mağdurun, mazlumun canı da batı ülkelerindeki insanların canından kıymetsiz görünemez. Bu ülkeler kendi vatandaşlarına yönelik saldırılar karşısında çok şiddetli tepkiler verirken Türkiye'ye sadece sabır ve metanet telkin etmeleri samimiyetsizliktir. Türkiye'nin Ankara'daki son terör eylemi dahil topraklarına, vatandaşlarına, birliğine, beraberliğine yönelik tüm saldırıları gerekirse kaynağında bertaraf etmekteki kararlılığını bir kez daha ifade ediyorum. Dünyanın diğer ucundan gelip DAİŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye'de eli kanlı rejimin payandalığını yapanların Türkiye'yi maruz kaldığı tüm tehditlere ve saldırılara rağmen kendi sınırlarına hapsetme çabası gülünçtür. Bölgede kendi varlıklarını izah edemeyenler Türkiye'nin topraklarını ve vatandaşlarının can güvenliğini sağlamaya yönelik operasyonlarına saygı duymak zorundadır. Nefsi müdafaa konumundayken karşımıza kim çıkarsa çıksın onu terörist kabul eder ve ona bu şekilde davranırız. Bunun da böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Terörün kendi gündemini dayatarak bizi esir almasına izin vermeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin aileleri başta olmak üzere tüm millete başsağlığı ve sabır dilediğinde bulunarak, terör örgütlerinin ve teröristlerin amacının bu tür eylemlerle can kaybına yol açmanın yanında, hatta onun da ötesinde propagandasını yapmak olduğunu anlattı.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Acımızı yaşayacak, üzerimize düşenleri hassasiyetle yerine getireceğiz. Terörün gündemimizi kendi istediği gibi belirlemesine, ipotek altına almasına da izin vermeyeceğiz. Biz devletin ilgili tüm yetkilileri olarak bu olayın hemen akabinde yaptığımız toplantılarla meseleyi değerlendirdik, kararlarımızı aldık ve bu kararları adım adım uygulamaya başladık" diye konutu.
Bu tür durumlarda alınan her kararın, başlatılan her uygulamanın kamuoyuyla paylaşılmasının mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ancak şundan emin olunuz. Türkiye kendisine yönelik her tehdide ve saldırıya karşı cevabını katbekat fazlasıyla veriyor, vermeye de devam edecektir. Geldiğimiz yer artık bir meşru müdafaa durumudur. Hiç kimse Türkiye'nin kendisine yönelik terör eylemleri karşısında meşru müdafaa hakkını sınırlayamaz, bunu kullanmasına da engel olamaz. Türkiye karşı karşıya olduğu tehditlerle mücadele noktasında Suriye'de ve terör örgütlerinin yuvalandığı her yerde gerekli gördüğü her türlü operasyonu yapma hakkına sahiptir. Bunun ülkelerinin toprak bütünlüğüne hakim olamayan devletlerin egemenlik haklarıyla bir ilgisi kesinlikle yoktur. Tam tersine bu durum Türkiye'nin egemenlik haklarına sahip çıkma iradesiyle ilgili bir durumdur. Ülkemizin bu hakkını engellemeye yönelik tavırları kimden gelirse gelsin doğrudan Türkiye'nin varlığına yönelik bir girişim olarak kabul ediyoruz. "
Erdoğan, Suriye'de yarım milyona yakın insanın katledilmesi karşısında kılını kıpırdatmayanların Türkiye'nin meşru müdafaa hakkını kullanması karşısında tepki göstermelerinin, verilen kayıplardan sonra açıkçası umurlarında olmadığını belirterek, "Bunların önünde profesör olabilir, bunların adında yok aydınlıkmış, maydınlıkmış, bunlar olabilir. Bunlar aydın görünen karanlıklardır aslında. 500 bin insan orada ölürken kılını kıpırdatmayanların ülkemde Ankara'daki garın önünde 100'ü aşkın insanın şehit edildiği bir olayda kılını kıpırdatmayanların, 28 tane vatandaşımızın burada şehit edilmesine sessiz kalanların kalkıp da bir bildirinin altına imza atmaları, aydın bir insanın, vatansever bir insanın kabullenebileceği bir şey değildir" diye konuştu.
Türkiye'nin angajman kurallarını sadece kendisine yönelik fiili saldırılarla sınırlı olmaktan çıkarıp PYD ve DAEŞ başta olmak üzere her türlü terör tehdidini kapsayacak şekilde genişletme hakkını kullanacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hiç bir vatandaşının canı dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarının veya insanlarının canlarından daha az değerli değildir. Aynı şekilde Suriye'de Irak'ta, Filistin'de Ukrayna'da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde katledilen hiç bir mağdurun, mazlumun canı da batı ülkelerindeki insanların canından kıymetsiz görünemez. Bu ülkeler kendi vatandaşlarına yönelik saldırılar karşısında çok şiddetli tepkiler verirken Türkiye'ye sadece sabır ve metanet telkin etmeleri samimiyetsizliktir. Türkiye'nin Ankara'daki son terör eylemi dahil topraklarına, vatandaşlarına, birliğine, beraberliğine yönelik tüm saldırıları gerekirse kaynağında bertaraf etmekteki kararlılığını bir kez daha ifade ediyorum. Dünyanın diğer ucundan gelip DAİŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye'de eli kanlı rejimin payandalığını yapanların Türkiye'yi maruz kaldığı tüm tehditlere ve saldırılara rağmen kendi sınırlarına hapsetme çabası gülünçtür. Bölgede kendi varlıklarını izah edemeyenler Türkiye'nin topraklarını ve vatandaşlarının can güvenliğini sağlamaya yönelik operasyonlarına saygı duymak zorundadır. Nefsi müdafaa konumundayken karşımıza kim çıkarsa çıksın onu terörist kabul eder ve ona bu şekilde davranırız. Bunun da böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Terörün kendi gündemini dayatarak bizi esir almasına izin vermeyeceğiz."