Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'den gelen sığınmacılar için formülün, Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'ye yakın bir bölgede bir şehir kurmak olduğunu belirterek, "Yerel mimari ile biz Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'ye yakın bir bölgede bu şehri kuralım. Bunu Sayın Obama ile de konuştuk, hatta koordinatlarını bile belirledik ama uygulamaya gelince hâlâ ses yok" dedi.
Yeşilay Haftası dolayısıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde konuşan Erdoğan, haftanın ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl üçüncüsü verilen Zümrüdüanka Ödülleri'ne layık görülen sporcuları, sanatçıları, medya mensuplarını, akademisyenleri, siyasetçileri, kurum ve firmaları tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son 14 yılda ekonomiden ticarete, maliyeden kamu yönetimine, yargıdan sosyal politikalara, medyadan siyasete kadar hemen her alanda bunun sayısız örneğinin görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Bu zihniyet değişimi yaşanan alanların başında da dış politika ve diplomasi geliyor. Bizim dönemimizde Türkiye tarihi derinliğinin ve birikimimin farkına vararak, çok yönlü bir anlayışla dış politikasını yeniden ele almıştır. Ama bunu kavrayamayanlar var. Kavramak onların dünyasında farklı. Bunu kim uyguluyorlar, ona bakıyorlar, ona göre değerlendirmelerini yapıyorlar. Eğer beğenmedikleri, rengi falan uygun olmayan birisiyse bu affedersiniz 'tu kaka' diyorlar. Onun için biz netice, netice, netice diyoruz. Bu neticeleri de alıyoruz. "
Erdoğan, Türkiye'nin en çok yardım eden ülkeler arasında ilk üç sırada yer aldığını ifade etti.
Erdoğan, olayın milli gelire oranla değerlendirildiği zaman Türkiye'nin birinci sırada yer aldığına işaret ederek, "Çünkü biz onların baktığı gibi bakmıyoruz ki. Sadece şu 5 senede Suriye'den gelen mültecilere harcadığımız para 10 milyar dolar, sadece 5 senede. Bunun içerisinde, STK'ların, belediyelerin yaptığı yardımları, bunları söylemiyorum, bunlar bütçeden çıkan paralar, bunu söylüyorum" dedi.
Çünkü olaya "homoekonomikus" anlayışıyla bakmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz böyle bakmıyoruz. Bizim medeniyetimizde, bizim değerler silsilemiz içerisinde olay farklı. 'Veren el alan elden hayırlıdır.' Bize Batı ne diyor? İşte size yılda 3 milyar avro vereceğiz. Bakınız bu sözü vereli 4 ay oldu, hala verecekler, hala verecekler. Bugün AB Konseyi Başkanı ziyaretimdeydi. 'Bakın, verseniz de vermeseniz de biz bu mültecilere kapımızı kapatmadık Batılılar gibi, açık tuttuk, yine açık tutacağız ama biraz da vicdan' dedik. 'Bunu beraber paylaşalım istiyoruz sizinle ama siz, 'Türkiye kapıları Batı'ya açıyor, oraya yönlendiriyor' gibi bir yanlışın içerisindesiniz, bakın bunu bırakın, gelin el ele verelim.' Ben size bir şey söylüyorum, formül nedir? Suriye'nin kuzeyine biz bir şehir kuralım. Yaklaşık 4 bin 500 kilometrekarelik bir şehir kuralım ve bu şehirde biz alt yapısıyla, üst yapısıyla her şeyi uluslararası camia paylaşalım, biz biliyorsunuz inşaat sektöründe iyiyiz, başka ülkeler de buna girebilir. Yerel mimari ile biz Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'ye yakın bir bölgede bu şehri kuralım. Dolayısıyla Suriye'den çıkacak olanları orada iskan edebiliriz, Türkiye'dekileri de aynı şekilde orada iskan etme imkanımız olabilir. Bunu karşılıklı konuştuğumuz zaman 'haklısın' diyorlar. Bunu Sayın Obama ile de konuştuk, hatta koordinatlarını bile belirledik ama uygulamaya gelince hala ses yok. Mesele karar meselesi... Karar verici olmak, irade koymak bu... Maalesef bunu da koymayınca iş gecikiyor ve iş kapıya dayanınca da feryat başlıyor."
"TÜRKİYE'DEKİ BELLİ ÇEVRELER TÜM ENERJİLERİNİ BİZİ ENGELLEMEK İÇİN HARCIYOR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TİKA'nın yardım ve kalkınma projelerinde, elinde çantası, koltuğunda projesiyle ülke ülke dolaşan iş adamlarına şahit olduklarını anlatarak, "Türk Hava Yolları bugün en çok tercih edilen hava yollarından biri olarak Afrika kıtasında 40'ın üzerinde şehre tarifeli sefer yapıyor. Yüz binlerce Afrikalı yolcuyu Türkiye üzerinden Türk Hava Yolları dünyaya taşıyor. Bu noktaya geldik" ifadesini kullandı.
Son ziyaretleriyle bu atılım ve ortaklık hamlesini bir adım daha öteye taşıdıklarına inandığını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz ülkemiz, milletimiz için bunları yaparken, bu tarihi adımları atarken, muhalefet başta olmak üzere Türkiye'deki belli çevreler tüm enerjilerini bizi engellemek için harcıyor. Hayatlarını parti genel merkezleri, Meclis ve evleri arasında geçirenler bizim kıta kıta dolaşıp, yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın önünü açmamızı idrak edemiyorlar. Gazetelerdeki köşelerini, ekranlardaki söz haklarını, daha da ötesi zihinlerini yabancı başkentlerin, Türkiye düşmanı lobilerin emrine verenler, Ankara'nın bağımsız ve öz güven sahibi dış politika iddiasından çok ciddi rahatsız oluyorlar. Zira bunlar için Afrika köklü ilişkilerimizin olduğu, fırsatları bünyesinde barındıran bir yer değil, sadece açlık, sefalet, iç savaşlarla dolu kriz ve kaos bölgesi. Onlar, Türkiye'nin güneyine bakınca bataklık, doğusuna bakınca sorunlar yumağı görür. Yine bunlar 'Türkiye'nin ekseni kayıyor, Türkiye yönünü doğuya çeviriyor' diye feveran etmeyi dış politika yorumculuğu zanneder. Ama şundan emin olunuz, Türkiye hangi hayırlı işe imza atmışsa, hangi açılımı gerçekleştirmişse bunlara rağmen yapmıştır. Türkiye dış politikadaki, demokratikleşmedeki, ekonomideki, siyasetteki, terörle mücadeledeki ve diğer alanlardaki tüm başarılarını bu bir avuç kifayetsize rağmen gerçekleştirmiştir. Bunların amacı yol açmak değil tıkamak, engellemek, sabote etmek, yola mayın döşemektir."
"SOSYAL MEDYA DA BİR CİNAYET"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı tutuma, sigara ve diğer zararlı alışkanlıklarla mücadelede de şahit olduklarını kaydederek, "Benzer bir durum sosyal medya ve yeni iletişim araçlarıyla ilgili eleştirilerimizde de karşımıza çıkıyor. Sosyal medya da bir cinayet. Maalesef birileri ısrarla bu ülkede özgürlüğü, milletin kültürüne, tarihine, medeniyet ve inanç değerlerine düşmanlığın bir kılıfı, bir bahanesi gibi kullanmaya çalışıyor. Çağdaşlaşmayı, alkol kullanmakla, zararlı alışkanlıkları teşvik etmekle, tek tip bir hayat tarzına sahip olmakla özdeş hale getirenler var. Bu ne yeni bir tavırdır ne de ülkemize münhasırdır" ifadelerini kullandı.
"TEK PARTİ DÖNEMİNİN JAKOBENLERİ, ALKOL KULLANIMINI TEŞVİK ETTİLER"
İstanbul'un işgali sırasında gençlerin işgal güçleri tarafından alkol kullanmaya teşvik edildiğini gören bir avuç kahramanın, bağımlılıkla savaşmak için Yeşilay çatısı altında bir araya geldiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tek parti döneminin jakobenleri, Batılılaşma ve modernleşme adına alkol kullanımını teşvik etmişlerdir. Bu ülke afişler asılarak, tüm toplumun alkolün ne kadar faydalı olduğunu ikna edilmeye çalışıldığını günlerce, haftalarca görmüştür. Aileler, sağlığa faydalı denilerek ilkokul çağından itibaren çocuklarına birayı sevdirmeye çalışmıştır. Bunlar bu ülkede yaşandı, hatta zorladılar. Tarih kitaplarını karıştırdığınızda maalesef, Atatürk Orman Çiftliği'nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuk fotoğrafları görürsünüz. Bunlar vaka. Bu dönemde alkol toplumu zorla dönüştürmenin, kimliksiz hale getirmenin, değerlerinden koparmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde de aynı zihniyete mensup belediye başkanları, sözüm ona üniversite profesörleri kültürel etkinlik olarak alkolü teşvik edici etkinlikler düzenlemeyi maharet sanıyordu, biliyorsunuz, Antalya'da yaşandı ve o genç öldü... Olaydan hemen kısa bir süre sonra öldü. Dediğim gibi bu sadece ülkemizde uygulamaya konulan bir politika da değildir. Afrika ülkelerinde sömürgecilerin de benzer yöntemlere başvurduklarını görürsünüz. Sömürgeciler özellikle plantasyon sahipleri, zorla yurtlarından kopardıkları köle gibi çalıştırdıkları Afrikalı işçilere çoğu zaman ücret yerine alkol vermişlerdir. Çok manidardır. İşçilerin içinde bulundukları şartlara, kendilerine reva görülen işkenceye karşı dirençleri, kişilikleri karakterleri alkol bağımlılığıyla kırılmak istenmiştir. Bugün hala ziyaret ettiğimiz ülkelerdeki bazı kronik sorunların temelinde sömürgecilerin bıraktığı bu acı ve kanlı mirasın etkilerini görüyorsunuz."
Kendisinin Afrika ziyareti öncesinde Güney Amerika'yı ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Afrika'ya bakmadan, Güney Amerika'yı incelemeden Batı uygarlığı gerçekten anlaşılamaz. Batı başkentlerinin şık kaldırımlarına hayran kalanlar, o kaldırım taşlarının altındaki milyonlarca Afrikalı'nın ve Güney Amerikalı'nın teri, kanı, canı, emeği olduğunu bilmek zorundadır. Parçalanmış aileler, yerlerinden sürülmüş kabileler, dokusu tahrip edilmiş çevre ve sömürülen kaynaklar, 'beyaz adamın' bu bölgelerdeki utanç vesikalarıdır ama biz hamdolsun, bu ülkelere giderken tertemiz bir sicille gidiyoruz. Dünyanın her yerinde her topluma tarihimizin ve kültürümüzün bize işaret ettiği şekilde karşılıklı saygı ve dayanışma temelinde herkesin kazandığı ilişkilerin kurulabileceğini gösteriyoruz. Biz siyaha sarılırken, hiç içimizden 'Acaba ne derler' demiyoruz. Sadece Allah için seviyoruz. Farkımız bu" ifadelerini kullandı.
"YENİ TÜRKİYE'NİN İNŞASI SÜRECİNDEYİZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ilkeli tutumu sonuna kadar sürdürmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, "Artık ülke ve millet olarak yeni bir dönemin, yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz. Sırf kendi kör ideolojileri için nesilleri dahi feda etmekten çekinmeyen bu karanlık zihniyet zaman zaman hortlasa da hamdolsun eski etkinliğini büyük oranda yitirdi. Ancak müteyakkız olmamız, asla rehavete kapılmamamız gerekir. Evlatlarımızın geleceklerinin karartılmasına, alkol, uyuşturucu ve sigara gibi kötü alışkanlıkların esiri haline getirilmelerine asla fırsat vermemeliyiz" dedi.
Bazı kişilerin "Ben sigara içmiyorum, nargile içiyorum", "Puro içiyorum" gibi ifadeler kullandıklarına da dikkati çeken Erdoğan, bu alışkanlıkların daha da beter sonuçları olduğunu vurguladı.
Sigara içenlerle yaşadığı diyaloglara da konuşmasında yer veren Erdoğan, "Kendilerine sigarayı cebinden alırken diyorum, 'Bak sen eşine zulmediyorsun, ben eşini de kurtarmak istiyorum. Şu sigarayı ver bakalım" dediğini ifade etti.
Sigarayı aldığı kişilerin telefon numaralarını ve tarihi de not ettiğini kaydeden Erdoğan, bu kişilerin bir kısmıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenledikleri etkinlikte bir araya geldiğini aktardı.
Zararlı alışkanlıklarla mücadeleye de kararlı bir şekilde sürdürmeleri ve genişletmeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ailelerimizin içinde bu işin mücadelesini vermeliyiz. Bu mücadelede sadece kanunlar, sadece yasaklar, sadece cezalar yeterli olmaz. Bunlar tabii ki olacak ama asıl milletimizin bir ferdinin bu mücadelede yerini almasını sağlamalıyız. Her bir ferdin. Nasıl teröre karşı yekvücut olmak durumundaysak bağımlılıkla ve zararlı alışkanlıklarla da mücadelede aynı şekilde bir ve beraber olmalıyız. Şayet bizler çocuklarımızın alkole, tütüne, teknolojiye veya başka bir şeye bağımlı olmasını istemiyorsak öncelikle kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli ve onlara doğru örnek olmalıyız. Çocuklarının fiziki ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçlarıyla da alakadar olmayan anne-babalar siperde bekleyen fırsat kollayan kötü alışkanlıkların ve terör örgütlerinin onlarla çok yakından ilgilendiklerini bilmelidirler. O dağlara götürülenlerin uyuşturucu verilerek götürüldüğünü bilmenizi isterim. Bu konularda anneler, babalar, komşular, akrabalar, mahalle ve tüm toplum tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmelidir."
Yeşilay tarafından hayata geçirilen projeleri son derece anlamlı bulduğunu, bu konudaki Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Emniyet teşkilatının ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini önemsediğini belirten Erdoğan, konuşmasını "Bizlere düşen bu çalışmaları, bu çabaları desteklemektir. Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken Yeşilay'a 'iyi ki varsın Yeşilay' diyorum. Her ilde ve üniversitede bu ideale gönül vermiş insanımızı Yeşilay bayrağı altında toplanmaya çağırıyorum. Bu vesileyle 96 yıl boyunca ülkemize ve milletimize hizmet eden tüm Yeşilay mensuplarına şükranlarımı sunuyor, ebediyete irtihal etmiş olanlara da Allah'tan rahmet diliyorum. Bu yıl Zümrüdüanka ödüllerine layık görülenleri tekrar tebrik ediyor, bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum" diyerek tamamladı.