CHP Parti Meclisi'nin (PM), 22 Mayıs'ta Antalya'da yaptığı ve Türkiye'nin "yargı bağımsızlığı, dış politika, eğitim, ekonomi ve toplumsal barış" başlıklı beş temel sorununun tartışıldığı toplantıya ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı.
TBMM Genel Kurulu'nun, 20 Mayıs'taki birleşimindeki oylamayla, AK Parti'nin "Terörle mücadelede engel" olarak gösterdiği dokunulmazlıkların, milletvekillerinin mevcut fezlekelerine mahsus olmak üzere kaldırıldığı hatırlatılan açıklamada, dokunulmazlıkların da kaldırılmasıyla, Türkiye'nin terör sorununun sonlandırılması için iktidarın ileri sürebileceği hiçbir bahanenin kalmadığı kaydedildi.
"Dokunulmazlıklar konusunun, terör sorununa indirgendiği, yolsuzluk yapan, suç işleyen başbakan ve bakanların dokunulmazlıklarının ise sürdüğü" savunulan açıklamada, 20 Mayıs ertesinde, fezlekeye konu olan bir suçun öznesi olabilecek tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devam ettiğine dikkat çekilerek, getirilen düzenlemenin, Anayasadaki mevcut dokunulmazlık düzenlemesini değiştirmediği ifade edildi.
"KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI HARİÇ..."
Dokunulmazlık tartışmalarında ilkesel bir tutum alan CHP'nin, kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların, başbakan ve bakanları kapsayacak şekilde kaldırılmasını savunduğu anımsatılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"CHP, dokunulmazlığı, suç işleme ayrıcalığı tanıyan bir koruma aracı olarak değil, milletvekillerinin siyaset yapma güvencesi görmekte; kürsü dokunulmazlığını, modern parlamenter siyasetin ve ifade özgürlüğü hakkının temel öğelerinden biri olarak tanımlamaktadır. CHP, dokunulmazlıklarla ilgili tartışmalar sırasında, ifade özgürlüğüne verdiği önemi açıklıkla ortaya koymuştur.
"110 İMZAYLA İPTAL DAVASI AÇMAK UYGUN DEĞİL"
Anayasamızın 83'ncü maddesi uyarınca grup kararı alınması mümkün olmadığından, milletvekillerimizin özgür iradeleri ve vicdani kanaatleriyle oylarını kullanacakları da açıklanmıştır. CHP milletvekillerinin Anayasanın 148/2 maddesi uyarınca 110 imzayla Anayasa Mahkemesinde iptal davası açması ise uygun bulunmamaktadır."
"BİREYSEL BAŞVURU YAPILABİLİR"
Milletvekillerinin bireysel olarak tüm hukuk yollarına başvurma haklarını kullanmasının, evrensel hukukun gereği olduğu belirtilen açıklamada, PM'nin, CHP milletvekillerinin Anayasa'nın 85'inci maddesi uyarınca iptal istemiyle ve 148/3'üncü maddesi uyarınca da hak ihlali nedeniyle bireysel başvuruda bulunma haklarının olduğunu ifade ettiği aktarıldı.
AİHM YOLU
Aynı gerekçelerle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) de başvuruda bulunulabileceğine işaret edilen açıklamada, "Bu haklarını kullanmak isteyen CHP milletvekillerine gerekli hukuki destek verilecektir. CHP örgütleriyle birlikte, halen yargılanan geçmiş dönem milletvekillerimiz ve yargılanacak tüm milletvekillerimizle dayanışma içinde olacaktır" ifadesi kullanıldı.
YÜKSEK YARGIYA ELEŞTİRİ
Yargıya güvenin hızla gerilediği bir dönemde, özellikle yüksek yargı mensuplarının tutum ve davranışlarına her zamankinden daha fazla özen göstermesinin zorunluk olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Ettiği anayasal yemine sadık kalmayan, 'Yargı bana ayak bağıdır' ve 'Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymuyorum' diyen, yerel mahkemeyi Anayasa Mahkemesi kararına uymamaya çağıran, devleti temsil etme ve denge unsuru olmak yerine bir siyasi parti lideri gibi hareket eden, Cumhurbaşkanı'nın, makamını temsilen değil; 'partili' olarak gerçekleştirdiği siyasi Rize gezisine katılan Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanları'nın tutumlarını doğru bulmuyoruz. Yargı, giderek siyasallaşmaktadır; tüm yargı mensuplarının daha fazla yıpranmaması için, yüksek yargının tarafsızlığını korumasının gerektiğini vurguluyoruz."
"DIŞ POLİTİKADA DÜŞMAN YARATAN YAKLAŞIMDAN KURTULMALIYIZ"
Türkiye'nin dış politikasının, AK Parti hükümetlerinin yanlışları ve bunlara bağlı kökleşen sorunlar nedeniyle sürdürülemez noktaya geldiği ileri sürülen açıklamada, "Dış politikada 180 derecelik kapsamlı bir değişikliğe gidilerek, düşman yaratan yaklaşımlardan kurtulmak zorundayız. Bu bağlamda başta komşularımız olmak üzere aramızda sorun olan tüm ülkelerle ilişkilerimizi normalleştirmek önceliğimiz olmalıdır" ifadesi kullanıldı.
TBMM Genel Kurulu'nun, 20 Mayıs'taki birleşimindeki oylamayla, AK Parti'nin "Terörle mücadelede engel" olarak gösterdiği dokunulmazlıkların, milletvekillerinin mevcut fezlekelerine mahsus olmak üzere kaldırıldığı hatırlatılan açıklamada, dokunulmazlıkların da kaldırılmasıyla, Türkiye'nin terör sorununun sonlandırılması için iktidarın ileri sürebileceği hiçbir bahanenin kalmadığı kaydedildi.
"Dokunulmazlıklar konusunun, terör sorununa indirgendiği, yolsuzluk yapan, suç işleyen başbakan ve bakanların dokunulmazlıklarının ise sürdüğü" savunulan açıklamada, 20 Mayıs ertesinde, fezlekeye konu olan bir suçun öznesi olabilecek tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devam ettiğine dikkat çekilerek, getirilen düzenlemenin, Anayasadaki mevcut dokunulmazlık düzenlemesini değiştirmediği ifade edildi.
"KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI HARİÇ..."
Dokunulmazlık tartışmalarında ilkesel bir tutum alan CHP'nin, kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların, başbakan ve bakanları kapsayacak şekilde kaldırılmasını savunduğu anımsatılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"CHP, dokunulmazlığı, suç işleme ayrıcalığı tanıyan bir koruma aracı olarak değil, milletvekillerinin siyaset yapma güvencesi görmekte; kürsü dokunulmazlığını, modern parlamenter siyasetin ve ifade özgürlüğü hakkının temel öğelerinden biri olarak tanımlamaktadır. CHP, dokunulmazlıklarla ilgili tartışmalar sırasında, ifade özgürlüğüne verdiği önemi açıklıkla ortaya koymuştur.
"110 İMZAYLA İPTAL DAVASI AÇMAK UYGUN DEĞİL"
Anayasamızın 83'ncü maddesi uyarınca grup kararı alınması mümkün olmadığından, milletvekillerimizin özgür iradeleri ve vicdani kanaatleriyle oylarını kullanacakları da açıklanmıştır. CHP milletvekillerinin Anayasanın 148/2 maddesi uyarınca 110 imzayla Anayasa Mahkemesinde iptal davası açması ise uygun bulunmamaktadır."
"BİREYSEL BAŞVURU YAPILABİLİR"
Milletvekillerinin bireysel olarak tüm hukuk yollarına başvurma haklarını kullanmasının, evrensel hukukun gereği olduğu belirtilen açıklamada, PM'nin, CHP milletvekillerinin Anayasa'nın 85'inci maddesi uyarınca iptal istemiyle ve 148/3'üncü maddesi uyarınca da hak ihlali nedeniyle bireysel başvuruda bulunma haklarının olduğunu ifade ettiği aktarıldı.
AİHM YOLU
Aynı gerekçelerle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) de başvuruda bulunulabileceğine işaret edilen açıklamada, "Bu haklarını kullanmak isteyen CHP milletvekillerine gerekli hukuki destek verilecektir. CHP örgütleriyle birlikte, halen yargılanan geçmiş dönem milletvekillerimiz ve yargılanacak tüm milletvekillerimizle dayanışma içinde olacaktır" ifadesi kullanıldı.
YÜKSEK YARGIYA ELEŞTİRİ
Yargıya güvenin hızla gerilediği bir dönemde, özellikle yüksek yargı mensuplarının tutum ve davranışlarına her zamankinden daha fazla özen göstermesinin zorunluk olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Ettiği anayasal yemine sadık kalmayan, 'Yargı bana ayak bağıdır' ve 'Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymuyorum' diyen, yerel mahkemeyi Anayasa Mahkemesi kararına uymamaya çağıran, devleti temsil etme ve denge unsuru olmak yerine bir siyasi parti lideri gibi hareket eden, Cumhurbaşkanı'nın, makamını temsilen değil; 'partili' olarak gerçekleştirdiği siyasi Rize gezisine katılan Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanları'nın tutumlarını doğru bulmuyoruz. Yargı, giderek siyasallaşmaktadır; tüm yargı mensuplarının daha fazla yıpranmaması için, yüksek yargının tarafsızlığını korumasının gerektiğini vurguluyoruz."
"DIŞ POLİTİKADA DÜŞMAN YARATAN YAKLAŞIMDAN KURTULMALIYIZ"
Türkiye'nin dış politikasının, AK Parti hükümetlerinin yanlışları ve bunlara bağlı kökleşen sorunlar nedeniyle sürdürülemez noktaya geldiği ileri sürülen açıklamada, "Dış politikada 180 derecelik kapsamlı bir değişikliğe gidilerek, düşman yaratan yaklaşımlardan kurtulmak zorundayız. Bu bağlamda başta komşularımız olmak üzere aramızda sorun olan tüm ülkelerle ilişkilerimizi normalleştirmek önceliğimiz olmalıdır" ifadesi kullanıldı.