Ramazan ayında iftar ve sahur olmak üzere iki öğün bulunuyor. Genelde 3-4 öğünde tüketilen besinler bu dönemde beslenme düzeninin değişmesi ile birlikte 2 öğüne düşmektedir. Çoğu insanın sahura kalkmadan tek öğünle oruç tutabildiğini ifade eden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Akyürek, sahurun atlanmaması gerektiğine dikkat çekti.
Ramazan ayında öğün sayısı ikiye düştüğü halde günlük alınması gereken protein, vitamin ve mineral oranlarının değişmemesi gerektiğini vurgulayan İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Akyürek, "Yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az 2 öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir’’ diye konuştu.
Sıvı elektrolit dengesinin korunması için iftar ve sahur arasında kalan dilimde yeterli sıvı alımının da tamamlanması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ömer Akyürek, ’’Günde ortalama en az 2-2,5 litre su içmeye, bununla birlikte Ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve-sebze suları, sade soda vb. gibi içeceklerin sık sık tüketilmesi önerilmektedir.
Önerilen tek seferde yüksek miktarlarda su tüketimi değil, aralıklı olarak 2- 2.5 lt su tüketimidir. Yeterince su tüketilmezse, vücut su oranı azalmakta, su-tuz dengesi bozulmakta, bununla beraber halsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, uyuklama, mide ağrısı, hazımsızlık, tansiyon düşmesi gibi birçok sağlık problemi yaşanabilmektedir’’ dedi.
Sağlıklı bir Ramazan ayı geçirmek için yeterli ve dengeli beslenmesinin öneminden bahseden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Akyürek, oruç tutanlar için beslenme önerilerini şu şekilde sıraladı:
"Sahur öğünü, yavaş sindirilen ve besleyici değeri yüksek olan besinlerden oluşmalıdır. Protein içeriği fazla olan gıdalar midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirir. Bu anlamda en iyi ve en kaliteli protein kaynağı yumurtadır. Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler gibi yiyeceklerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılabilir. Sahuru yaptıktan sonra yatmak için en az 45 dakika beklenmelidir. Uzun bir açlık sonrası iftar öğününde hızlı bir başlangıç yapmamak yemek sonrası hazımsızlık yaşanmaması açısından önemlidir.
İftarda kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Bu durum hem sağlık açısından risk oluşturabilir hem de ilerleyen günlerde kilo alımına zemin hazırlayabilir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir.
Yemekler hızlı yenmemeli, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketilmelidir. Susama hissi olmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. Suya ek olarak kafein içeren içecekler yerine de süt, ayran, sade soda, taze sıkılmış meyve-sebze suları, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edebilir. Çay, kahve, limonata, gazoz gibi içecekler suyun yerini alamaz.
Aksine bu içeceklerin çok fazla tüketimi su içme isteğini bastırabilir. İftardan 1-2 saat sonra hafif bir spor yapmak sindirime yardımcı olacaktır. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için de sıvı tüketimine dikkat edilmelidir. Hazmı kolay, mide-bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve selüloz içeren sebze, meyve ve tam buğday ekmeği tercih edilmelidir."