20.
Güç yükselticisi olarak hangi teknoloji daha iyi: SSPA �lar mı
TWTA�lar mı?
C 20. Uydularda halen iki tür güç yükseltici kullanılıyor.
Katı hal güç yükselticisi(SSPA) alan etkili transistör(FET)
kademelerinden oluşmaktadır. Gezgin dalga tübü yükseltici(TWTA) ise
RF mikrodalga sinyalleriyle etkileşim içinde olan yüksek
kolimasyonlu bir elektron hüzmesinin kullanıldığı bir lambadır.( Bu
soru da 1960'larda sıkça sorulan "radyo lambası mı daha iyi
transistör mü? sorusuna benziyor. Sadece son 40 yılda hızları bir
milyon kat artmış durumda). Tipik çıkış güçleri C-bandı için 20W ile
60W, Ku-bandı için ise 100 W ile 200 W arasıdır. Benzer güç
düzeyleri için SSPA 'nın kütlesi biraz daha küçüktür. Yüksek güç
düzeylerinde TWTA'lar tercih edilmektedir. Kazançları yaklaşık 55
dB'dir, bu da girişteki gücün yaklaşık bir milyon kat arttırılmasına
işaret eder.
SSPA'nın etkinliği yaklaşık yüzde 40 düzeyindedir, TWTA 'ların
etkinliği ise %60 kadardır. Yani besleme gücünün yaklaşık yarısı
etkin RF çıkış gücünün elde edilmesine yaramakta, gerisi uzaya
yayılması gereken ısı enerjisi olarak ziyan edilmektedir. Aslında,
bugün faaliyette olan 10 - 15 kW güçlü tipik bir uydunun
tasarımındaki en büyük güçlük içeride biriken ısının uzaya
aktarılmasına ilişkin sorunlardan kaynaklanmaktadır. Yoksa daha
büyük güneş panelleri veya akü yedekleme sistemlerinin
tasarlanmasında hiçbir güçlük yok.
Heriki yükseltici tipinde de çıkış gücünün yaklaşık giriş gücüne
oranlı gittiği lineer(doğrusal) bir bölge bulunmaktadır. Bu bölgenin
ardından bir eğri ile çıkış gücünün maksimum olduğu (giriş gücü
artsa da çıkış gücünün artmadığı) noktaya ulaşılır. Bu noktada
yükselticinin doyum(satürasyon) noktasına ulaştığı kabul edilir.
(ancak bu doyum noktası SSPA'lar için TWTA'lar için olduğu kadar
kesin belirgin değildir). Bu nonlineerlik özelliği dolayısıyla, eğer
aynı yükseltici üzerinde birkaç bağımsız taşıyıcı sinyali birarada,
yani taşıyıcı başına tek kanal frekans paylaşımlı çoklu erişim (SCPC
FDMA) sisteminde birlikte bulunuyorlarsa, o zaman giriş güçlerinin
azami giriş gücünün dörtte biri yani 6dB kadar geri çekilmesi
gerekir. Bu şekilde "intermodülasyon = çapraz kipleme" sorunundan
kaçınmak mümkün olur. Eğer çalışma noktası yeterince lineer bir
bölgede seçilmemişse, transfer karakteristiğindeki düzgünsüzlük
taşıyıcı kanalının dışında komşu kanallarla girişim yapacak çok
sayıda frekans karmaşası oluşturur. Eğer TDMA(zaman paylaşımlı çoklu
erişim)'da olduğu gibi sinyallerin tüm transponder bantgenişliğini
işgal edecek tek bir taşıyıcı içine çoklandığı bir sistem seçilmiş
veya herhangi bir anda sadece bir tek taşıyıcı frekansın olduğu bir
sistem seçilmiş ise sinyal giriş gücünü geri çekmeye gerek kalmaz.
Transfer eğrisinin doğrusal uzatımının 1dB aşağısında kaldığı ve(o
yüzden) "1-dB sıkıştırma noktası" tabir edilen noktanın yukarısında
SSPA maksimum çalışma gücünün bulunduğu noktaya TWTA ile olduğundan
daha çabuk ulaşır. Ancak bu nokta SSPA'da TWTA'da olduğu kadar
belirgin bir platoda oluşmaz. SSPA 'nın maksimum güç çalışma noktası
1-dB sıkıştırma noktası'nın yaklaşık 1dB yukarısında olmaktadır.
TWTA 'da ise bu doyum noktası yaklaşık 3dB yukarıdadır. O nedenle
SSPA'nın TWTA'dan daha lineer olduğu sıklıkla dile getirilmektedir.
Ancak bu ifade yanıltıcı olmasın. Çünkü eğer eğriler doyum noktaları
değil de 1dB sıkıştırma noktaları üstüste getirilerek
karşılaştırılırlarsa iki yükselticinin doğrusallık(linearite)
derecelerinin yaklaşık aynı olduğu görülecektir.
Bir zamanlar uydu alıcıları, katı hal devrelerinin lambalardan daha güvenilir
olduğuna yaygın olarak inanılmaktaydı. Ancak, Robert Strauss'un
European Space Agency (ESA) için yaptığı bir araştırma C-bandı ve Ku-bandında
çalışan TWTA'ların istatistiksel güvenilirliğinin SSPA'ların hiç de
altında kalmadığını, hatta üstüne bile çıktığını ortaya koydu. Bu
parçaların uzayda, dünyanın yarıçapının altı katı bir mesafe
uzaklıkta bir yerde yaklaşık 15-20 yıl kesintisiz olarak arıza
yapmadan çalışabildiklerini düşünmek size de hayret verici gelmiyor
mu?
19. Yayın indirme hakkı (satellite landing right) nedir ve farklı
ülkelerde nasıl işletilir?
C 19. Yayın indirme hakkı bir uydu işletmecisinin yabancı bir
pazarda uydu hizmetleri sunma konusundaki yasal yetkilerini
tanımlar.
Yere göre sabit yörüngede (GEO) bulunan bir tek uydunun çok
geniş
coğrafyaları kapsayabilmesi, sabit olmayan yörüngedeki
(NGSO) bir
dizi uydunun ise çok geniş ve farklı alanları sürekli
kapsayabilmesi
nedeniyle uydu işletmecisinin pazarını en fazla yapabilmek
üzere
uyduların kapsama alanındaki tüm ülkeleri potansiyel pazarı
olarak
görmesi ve buralara hizmet vermeye çalışması doğaldır.. Her
uydu çok
sayıda ülkeyi kapsama alanı içine alabilir. Iridium ve
Globalstar
bir dizi uydudan oluşan konstelasyonlar ise pratik olarak
tüm
dünyayı hizmetlerinin kapsama alanına alabilmektedir. Uydu
işletmecisinin bir ülkede yasal olarak uydu hizmeti sağlayabilmesi
için lisans yönetimi konusunun haricinde bir de o ülke için
uydu
yayın indirme hakkı alması gerekir. Teknik açıdan
bakıldığında uydu
yayını çalışır durumdaki bir alıcı yer istasyonuna sahip her
ülkede
hizmet verebilecektir. Uydu alıcıları,yayın indirme hakkı
sadece bu tür
hizmetleri bir yasal müeyyide riskiyle karşılaşmadan yabancı
bir
ülkede verebilmek için gerekli yasal yetkinin alınmasına
ilişkindir.
Maalesef, dünya üzerindeki çeşitli ülkelerde yayın indirme
haklarının yönetimi bir standart düzene sahip değildir. Dünya
Ticaret Örgütü (WTO) �nun bir üyesi olarak ABD 1997 yılında diğer
WTO üyelerinin ABD pazarına ulaşabilmelerini kolaylaştırmak üzere de
uygulanabilir bir düzenleme geliştirdi. Buna göre FCC'nin Domestic
International Satellite Consolidation ("DISCO") adı verilen kurumu,
WTO üyesi herhangi bir yabancı ülkeden lisans almış bir uydu
işletmecisinin ABD pazarında çalışabilmesini iki koşuldan birine
bağlamaktadır. (i) Ülkedeki lisans ihalelerinden birine katılmak (ii)
veya bir yer istasyonu başvurusu yapmak. (ister kendi adına, ister
ülke içinden yabancı uydunun yayınını almak isteyen bir ABD
şirketinin aracılığıyla başvurulabilir.) Örneğin (WTO üyesi bir ülke
olan) İngilterede lisanslı bir işletmeci olan, ICO, 2 GHz MSS
bandının ihalesi sırasında bir spektrum tahsisi alarak ABD pazarına
erişme imkanı kazanmıştır. Aynı şekilde İngiltere tarafından
lisanslı bir şirket olan Inmarsat�a, FCC tarafından COMSAT, Deere &
Company ve diğer ABD şirketlerine ülke içindeki onbinlerce mobil yer
terminalini işletme izni verilmesiyle yabancı Inmarsat uydularının
ABD içine yasal olarak hizmet verebilmesinin yolu açılmıştır. Bu tür
yetkilendirmelerin tümü Uydunun Yayını İndirme Hakkı kategorisi içinde
yer almaktadır.Uydu alıcıları kullanımı artmaktadır.
FCC ayrıca WTO üyesi olmayan ülkelerden lisanslı uyduların da ABD
pazarlarına ulaşmasını sağlayabilecek şekilde uyarlanabilir
prosedürler geliştirdi. Bürokratik yanı fazla olan bu prosedür FCC
tarafından söz konusu yabancı ülkenin uydusunun ABD pazarına
ulaşması karşılığında ABD şirketlerinin de o yabancı pazarlarda
etkin rekabetçi koşullar sağladığı inancının oluşmasına bağlanıyor.
Halen WTO üyesi ülkelerin tümünde ABD�nin sağladığı bu prosedüre
karşılık gelecek şekilde erişim sağlayan prosedürler benimsenmiş
değil. Dahası, halen çok sayıda ülke, -- ki içlerinde potansiyeli
büyük uydu pazarları bulunan ülkeler de var � WTO üyesi bile
değildir. . Birçok ülke pazarlarına uydu erişimi konusunda (kimi
zaman tüm yabancı lisanslı uyduları tümüyle yasaklayan türden) kendi
rejimini benimsemiş durumdadır. Kısacası, uydu yayını indirme
hakları dünya çapında ülkeden ülkeye değişen özellik arzetmektedir
ve bu da komşu ülkelere veya global çapta uyduların hizmetleri planlayan
uydu işletmecilerini en fazla güçlük içine düşüren konulardan
biridir.
18. Uyduya çıkış (uplink) ve uydudan geliş (downlink) frekansları
niye farklı oluyor. Uyduya çıkış frekansı niye daha yüksek oluyor?
C 18. Çıkış ve iniş frekansları uyduda ve yer istasyonunda
enterferans olması durumundan kaçınabilmek için ayrı tutulmak
zorundadır. İki sinyali birbirinden daha da yalıtabilmek için
polariteleri de farklı tutulur. (Farklı polariteler kullanılmasının
esas nedeni aynı frekansın farklı kanallar için tekrar
kullanılabilmesini sağlamaktır. Aynı frekans bandı iki ayrı kanal
tarafından kullanılabilir.)
Uyduya çıkış(uplink) frekansının daha yüksek olmasının nedeni
uydudaki teçhizatı daha basitleştirmesindendir. Çünkü bu şekilde (1)
uyduda daha küçük alıcı anten kullanılabilmekte, ve (2) uydudaki güç
yükselticilerinde bulunan TWT tüplerinin daha küçük olması
sağlanmaktadır. Antenin kazancı frekansın karesiyle doğru
orantılıdır, o nedenle daha yüksek frekans kullanılmakla alış anteni
daha küçük olabiliyor. Ayrıca TWTA 'lerin büyüklükleri dalga boyuyla
orantılıdır. Frekans yükseldikçe hacmi küçülür. Böylece, pratikte
daha yüksek frekansın uyduya çıkış için, daha düşük olanın da
uydudan geliş için kullanılması adet olmuştur. Bu frekanslar örneğin
C-bandında 6/4 GHz Ku-bandında ise 14/12 GHz olur. Yer istasyonunun
anten büyüklüğünü ve gücünü arttırmak uydudakinden daha kolaydır.
Ancak, trafik arttıkça frekans spektrumu daha kıt hale gelmekte, bu
yüzden mevcut spektrumu daha verimli kullanabilmek için gittikçe
daha sofistike modülasyon ve kodlama metodları geliştirilmektedir.
Örneğin uyduya çıkış ve dönüş için "ters bant" frekanslarının da
kullanılması kavramı geliştirilmiştir. Böylelikle gelecekte bir gün,
mevcut frekans planına ek olarak düşük frekanslarında uyduya
çıkışta, yüksek frekansların da geri dönüşte kullanılacağı bir
konfigürasyon söz konusu olabilecektir. Bu düzenleme mevcut
uyduların bir derece mesafeyle yanına yerleştirilecek yeni uyduların
spektrum kapasitesini iki katına çıkartmasını ve böylelikle mevcut
jeostasyoner yörünge dilimlerinin de sayısının iki misli
arttırılmasını sağlamaktadır. Bu şimdiki uyduların eskisine göre çok
daha güçlü olması ve eskinin daha muhafazakar yaklaşımlarının bu
durumda artık gerekli olmaması nedeniyle şimdi pratik olarak
uygulanabilir bir teknik haline gelmiştir.
17. Ku- bandı ile C-bandı karşılaştırılırsa birbirine göre
avantaj ve dezavantajları nelerdir?.
C 17. Ku-band, C-banda göre daha küçük çanaklar kullanılmasına
izin verir. Bunun nedeni sadece Ku-bandı için uydu EIRP değerlerinin
tipik olarak 9.5dB kadar daha yüksek olmasındandır ki bu da daha
yüksek olan boş alan kaybını telafi etmektedir. Yani, 20 log(12 GHz/4
GHz) = 9.5 dB olmaktadır. Eşit kazanca sahip yer istasyonu antenleri
aynı alış gücüne sahiptirler. Öte yandan kazanç frekansın karesi ile
doğru orantılı olduğundan Ku-bandında daha küçük bir anten aynı
kazancı elde etmekte kulanılabilmektedir.
Ku-bandında EIRP değeri daha yüksek olabilmektedir çünkü yersel
sistemlerle enterferans olasılığı da çok daha düşüktür. Öte yandan,
C-bandı ise uydu haberleşmelerinin yanı sıra yaygın olarak yersel
mikrodalga linkleri için de kullanılmaktadır. Heriki tür sistem dar
hüzmeli çanakların farklı yönlere bakması nedeniyle birarada
kullanılabilmektedir. Ku bandının esas dezavantajı ise yağmurdaki
zayıflama kaybının ve G/T bozulmasının C bandındakine göre daha
yüksek olmasındadır.
16. Jeosenkron(GEO) yörüngede halen kaç tane ticari haberleşme
uydusu var, ve her yıl yaklaşık kaç tane yeni uydu atılıyor.
C 16. Halen yaklaşık 220 ticari uydu GEO yörüngede bulunuyor.
Aynı şekilde ticari uydu alıcıları sektörü her yıl yaklaşık 15 - 20 uyduyu
yörüngeye yerleştiriyor. Ancak 2001 yılında bir daralma oldu,
2002'den itibaren ise tekrar toparlanmaya geçildi. Fırlatma
sektöründeki atıl kapasite biraz da uydu üretimindeki teknolojik
gelişmelerin yarattığı yavaşlamadan kaynaklanmaktadır.
Güç yükselticisi olarak hangi teknoloji daha iyi: SSPA �lar mı
TWTA�lar mı?
C 20. Uydularda halen iki tür güç yükseltici kullanılıyor.
Katı hal güç yükselticisi(SSPA) alan etkili transistör(FET)
kademelerinden oluşmaktadır. Gezgin dalga tübü yükseltici(TWTA) ise
RF mikrodalga sinyalleriyle etkileşim içinde olan yüksek
kolimasyonlu bir elektron hüzmesinin kullanıldığı bir lambadır.( Bu
soru da 1960'larda sıkça sorulan "radyo lambası mı daha iyi
transistör mü? sorusuna benziyor. Sadece son 40 yılda hızları bir
milyon kat artmış durumda). Tipik çıkış güçleri C-bandı için 20W ile
60W, Ku-bandı için ise 100 W ile 200 W arasıdır. Benzer güç
düzeyleri için SSPA 'nın kütlesi biraz daha küçüktür. Yüksek güç
düzeylerinde TWTA'lar tercih edilmektedir. Kazançları yaklaşık 55
dB'dir, bu da girişteki gücün yaklaşık bir milyon kat arttırılmasına
işaret eder.
SSPA'nın etkinliği yaklaşık yüzde 40 düzeyindedir, TWTA 'ların
etkinliği ise %60 kadardır. Yani besleme gücünün yaklaşık yarısı
etkin RF çıkış gücünün elde edilmesine yaramakta, gerisi uzaya
yayılması gereken ısı enerjisi olarak ziyan edilmektedir. Aslında,
bugün faaliyette olan 10 - 15 kW güçlü tipik bir uydunun
tasarımındaki en büyük güçlük içeride biriken ısının uzaya
aktarılmasına ilişkin sorunlardan kaynaklanmaktadır. Yoksa daha
büyük güneş panelleri veya akü yedekleme sistemlerinin
tasarlanmasında hiçbir güçlük yok.
Heriki yükseltici tipinde de çıkış gücünün yaklaşık giriş gücüne
oranlı gittiği lineer(doğrusal) bir bölge bulunmaktadır. Bu bölgenin
ardından bir eğri ile çıkış gücünün maksimum olduğu (giriş gücü
artsa da çıkış gücünün artmadığı) noktaya ulaşılır. Bu noktada
yükselticinin doyum(satürasyon) noktasına ulaştığı kabul edilir.
(ancak bu doyum noktası SSPA'lar için TWTA'lar için olduğu kadar
kesin belirgin değildir). Bu nonlineerlik özelliği dolayısıyla, eğer
aynı yükseltici üzerinde birkaç bağımsız taşıyıcı sinyali birarada,
yani taşıyıcı başına tek kanal frekans paylaşımlı çoklu erişim (SCPC
FDMA) sisteminde birlikte bulunuyorlarsa, o zaman giriş güçlerinin
azami giriş gücünün dörtte biri yani 6dB kadar geri çekilmesi
gerekir. Bu şekilde "intermodülasyon = çapraz kipleme" sorunundan
kaçınmak mümkün olur. Eğer çalışma noktası yeterince lineer bir
bölgede seçilmemişse, transfer karakteristiğindeki düzgünsüzlük
taşıyıcı kanalının dışında komşu kanallarla girişim yapacak çok
sayıda frekans karmaşası oluşturur. Eğer TDMA(zaman paylaşımlı çoklu
erişim)'da olduğu gibi sinyallerin tüm transponder bantgenişliğini
işgal edecek tek bir taşıyıcı içine çoklandığı bir sistem seçilmiş
veya herhangi bir anda sadece bir tek taşıyıcı frekansın olduğu bir
sistem seçilmiş ise sinyal giriş gücünü geri çekmeye gerek kalmaz.
Transfer eğrisinin doğrusal uzatımının 1dB aşağısında kaldığı ve(o
yüzden) "1-dB sıkıştırma noktası" tabir edilen noktanın yukarısında
SSPA maksimum çalışma gücünün bulunduğu noktaya TWTA ile olduğundan
daha çabuk ulaşır. Ancak bu nokta SSPA'da TWTA'da olduğu kadar
belirgin bir platoda oluşmaz. SSPA 'nın maksimum güç çalışma noktası
1-dB sıkıştırma noktası'nın yaklaşık 1dB yukarısında olmaktadır.
TWTA 'da ise bu doyum noktası yaklaşık 3dB yukarıdadır. O nedenle
SSPA'nın TWTA'dan daha lineer olduğu sıklıkla dile getirilmektedir.
Ancak bu ifade yanıltıcı olmasın. Çünkü eğer eğriler doyum noktaları
değil de 1dB sıkıştırma noktaları üstüste getirilerek
karşılaştırılırlarsa iki yükselticinin doğrusallık(linearite)
derecelerinin yaklaşık aynı olduğu görülecektir.
Bir zamanlar uydu alıcıları, katı hal devrelerinin lambalardan daha güvenilir
olduğuna yaygın olarak inanılmaktaydı. Ancak, Robert Strauss'un
European Space Agency (ESA) için yaptığı bir araştırma C-bandı ve Ku-bandında
çalışan TWTA'ların istatistiksel güvenilirliğinin SSPA'ların hiç de
altında kalmadığını, hatta üstüne bile çıktığını ortaya koydu. Bu
parçaların uzayda, dünyanın yarıçapının altı katı bir mesafe
uzaklıkta bir yerde yaklaşık 15-20 yıl kesintisiz olarak arıza
yapmadan çalışabildiklerini düşünmek size de hayret verici gelmiyor
mu?
19. Yayın indirme hakkı (satellite landing right) nedir ve farklı
ülkelerde nasıl işletilir?
C 19. Yayın indirme hakkı bir uydu işletmecisinin yabancı bir
pazarda uydu hizmetleri sunma konusundaki yasal yetkilerini
tanımlar.
Yere göre sabit yörüngede (GEO) bulunan bir tek uydunun çok
geniş
coğrafyaları kapsayabilmesi, sabit olmayan yörüngedeki
(NGSO) bir
dizi uydunun ise çok geniş ve farklı alanları sürekli
kapsayabilmesi
nedeniyle uydu işletmecisinin pazarını en fazla yapabilmek
üzere
uyduların kapsama alanındaki tüm ülkeleri potansiyel pazarı
olarak
görmesi ve buralara hizmet vermeye çalışması doğaldır.. Her
uydu çok
sayıda ülkeyi kapsama alanı içine alabilir. Iridium ve
Globalstar
bir dizi uydudan oluşan konstelasyonlar ise pratik olarak
tüm
dünyayı hizmetlerinin kapsama alanına alabilmektedir. Uydu
işletmecisinin bir ülkede yasal olarak uydu hizmeti sağlayabilmesi
için lisans yönetimi konusunun haricinde bir de o ülke için
uydu
yayın indirme hakkı alması gerekir. Teknik açıdan
bakıldığında uydu
yayını çalışır durumdaki bir alıcı yer istasyonuna sahip her
ülkede
hizmet verebilecektir. Uydu alıcıları,yayın indirme hakkı
sadece bu tür
hizmetleri bir yasal müeyyide riskiyle karşılaşmadan yabancı
bir
ülkede verebilmek için gerekli yasal yetkinin alınmasına
ilişkindir.
Maalesef, dünya üzerindeki çeşitli ülkelerde yayın indirme
haklarının yönetimi bir standart düzene sahip değildir. Dünya
Ticaret Örgütü (WTO) �nun bir üyesi olarak ABD 1997 yılında diğer
WTO üyelerinin ABD pazarına ulaşabilmelerini kolaylaştırmak üzere de
uygulanabilir bir düzenleme geliştirdi. Buna göre FCC'nin Domestic
International Satellite Consolidation ("DISCO") adı verilen kurumu,
WTO üyesi herhangi bir yabancı ülkeden lisans almış bir uydu
işletmecisinin ABD pazarında çalışabilmesini iki koşuldan birine
bağlamaktadır. (i) Ülkedeki lisans ihalelerinden birine katılmak (ii)
veya bir yer istasyonu başvurusu yapmak. (ister kendi adına, ister
ülke içinden yabancı uydunun yayınını almak isteyen bir ABD
şirketinin aracılığıyla başvurulabilir.) Örneğin (WTO üyesi bir ülke
olan) İngilterede lisanslı bir işletmeci olan, ICO, 2 GHz MSS
bandının ihalesi sırasında bir spektrum tahsisi alarak ABD pazarına
erişme imkanı kazanmıştır. Aynı şekilde İngiltere tarafından
lisanslı bir şirket olan Inmarsat�a, FCC tarafından COMSAT, Deere &
Company ve diğer ABD şirketlerine ülke içindeki onbinlerce mobil yer
terminalini işletme izni verilmesiyle yabancı Inmarsat uydularının
ABD içine yasal olarak hizmet verebilmesinin yolu açılmıştır. Bu tür
yetkilendirmelerin tümü Uydunun Yayını İndirme Hakkı kategorisi içinde
yer almaktadır.Uydu alıcıları kullanımı artmaktadır.
FCC ayrıca WTO üyesi olmayan ülkelerden lisanslı uyduların da ABD
pazarlarına ulaşmasını sağlayabilecek şekilde uyarlanabilir
prosedürler geliştirdi. Bürokratik yanı fazla olan bu prosedür FCC
tarafından söz konusu yabancı ülkenin uydusunun ABD pazarına
ulaşması karşılığında ABD şirketlerinin de o yabancı pazarlarda
etkin rekabetçi koşullar sağladığı inancının oluşmasına bağlanıyor.
Halen WTO üyesi ülkelerin tümünde ABD�nin sağladığı bu prosedüre
karşılık gelecek şekilde erişim sağlayan prosedürler benimsenmiş
değil. Dahası, halen çok sayıda ülke, -- ki içlerinde potansiyeli
büyük uydu pazarları bulunan ülkeler de var � WTO üyesi bile
değildir. . Birçok ülke pazarlarına uydu erişimi konusunda (kimi
zaman tüm yabancı lisanslı uyduları tümüyle yasaklayan türden) kendi
rejimini benimsemiş durumdadır. Kısacası, uydu yayını indirme
hakları dünya çapında ülkeden ülkeye değişen özellik arzetmektedir
ve bu da komşu ülkelere veya global çapta uyduların hizmetleri planlayan
uydu işletmecilerini en fazla güçlük içine düşüren konulardan
biridir.
18. Uyduya çıkış (uplink) ve uydudan geliş (downlink) frekansları
niye farklı oluyor. Uyduya çıkış frekansı niye daha yüksek oluyor?
C 18. Çıkış ve iniş frekansları uyduda ve yer istasyonunda
enterferans olması durumundan kaçınabilmek için ayrı tutulmak
zorundadır. İki sinyali birbirinden daha da yalıtabilmek için
polariteleri de farklı tutulur. (Farklı polariteler kullanılmasının
esas nedeni aynı frekansın farklı kanallar için tekrar
kullanılabilmesini sağlamaktır. Aynı frekans bandı iki ayrı kanal
tarafından kullanılabilir.)
Uyduya çıkış(uplink) frekansının daha yüksek olmasının nedeni
uydudaki teçhizatı daha basitleştirmesindendir. Çünkü bu şekilde (1)
uyduda daha küçük alıcı anten kullanılabilmekte, ve (2) uydudaki güç
yükselticilerinde bulunan TWT tüplerinin daha küçük olması
sağlanmaktadır. Antenin kazancı frekansın karesiyle doğru
orantılıdır, o nedenle daha yüksek frekans kullanılmakla alış anteni
daha küçük olabiliyor. Ayrıca TWTA 'lerin büyüklükleri dalga boyuyla
orantılıdır. Frekans yükseldikçe hacmi küçülür. Böylece, pratikte
daha yüksek frekansın uyduya çıkış için, daha düşük olanın da
uydudan geliş için kullanılması adet olmuştur. Bu frekanslar örneğin
C-bandında 6/4 GHz Ku-bandında ise 14/12 GHz olur. Yer istasyonunun
anten büyüklüğünü ve gücünü arttırmak uydudakinden daha kolaydır.
Ancak, trafik arttıkça frekans spektrumu daha kıt hale gelmekte, bu
yüzden mevcut spektrumu daha verimli kullanabilmek için gittikçe
daha sofistike modülasyon ve kodlama metodları geliştirilmektedir.
Örneğin uyduya çıkış ve dönüş için "ters bant" frekanslarının da
kullanılması kavramı geliştirilmiştir. Böylelikle gelecekte bir gün,
mevcut frekans planına ek olarak düşük frekanslarında uyduya
çıkışta, yüksek frekansların da geri dönüşte kullanılacağı bir
konfigürasyon söz konusu olabilecektir. Bu düzenleme mevcut
uyduların bir derece mesafeyle yanına yerleştirilecek yeni uyduların
spektrum kapasitesini iki katına çıkartmasını ve böylelikle mevcut
jeostasyoner yörünge dilimlerinin de sayısının iki misli
arttırılmasını sağlamaktadır. Bu şimdiki uyduların eskisine göre çok
daha güçlü olması ve eskinin daha muhafazakar yaklaşımlarının bu
durumda artık gerekli olmaması nedeniyle şimdi pratik olarak
uygulanabilir bir teknik haline gelmiştir.
17. Ku- bandı ile C-bandı karşılaştırılırsa birbirine göre
avantaj ve dezavantajları nelerdir?.
C 17. Ku-band, C-banda göre daha küçük çanaklar kullanılmasına
izin verir. Bunun nedeni sadece Ku-bandı için uydu EIRP değerlerinin
tipik olarak 9.5dB kadar daha yüksek olmasındandır ki bu da daha
yüksek olan boş alan kaybını telafi etmektedir. Yani, 20 log(12 GHz/4
GHz) = 9.5 dB olmaktadır. Eşit kazanca sahip yer istasyonu antenleri
aynı alış gücüne sahiptirler. Öte yandan kazanç frekansın karesi ile
doğru orantılı olduğundan Ku-bandında daha küçük bir anten aynı
kazancı elde etmekte kulanılabilmektedir.
Ku-bandında EIRP değeri daha yüksek olabilmektedir çünkü yersel
sistemlerle enterferans olasılığı da çok daha düşüktür. Öte yandan,
C-bandı ise uydu haberleşmelerinin yanı sıra yaygın olarak yersel
mikrodalga linkleri için de kullanılmaktadır. Heriki tür sistem dar
hüzmeli çanakların farklı yönlere bakması nedeniyle birarada
kullanılabilmektedir. Ku bandının esas dezavantajı ise yağmurdaki
zayıflama kaybının ve G/T bozulmasının C bandındakine göre daha
yüksek olmasındadır.
16. Jeosenkron(GEO) yörüngede halen kaç tane ticari haberleşme
uydusu var, ve her yıl yaklaşık kaç tane yeni uydu atılıyor.
C 16. Halen yaklaşık 220 ticari uydu GEO yörüngede bulunuyor.
Aynı şekilde ticari uydu alıcıları sektörü her yıl yaklaşık 15 - 20 uyduyu
yörüngeye yerleştiriyor. Ancak 2001 yılında bir daralma oldu,
2002'den itibaren ise tekrar toparlanmaya geçildi. Fırlatma
sektöründeki atıl kapasite biraz da uydu üretimindeki teknolojik
gelişmelerin yarattığı yavaşlamadan kaynaklanmaktadır.