AA
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hava şartları gibi dünyanın finans ve ekonomi ikliminin de kontrollerinde olmadığını belirterek, “Her türlü şarta karşı hazırlıklı olacağız, kar yağsa da hazırlıklı olacağız, güneşli hava için de hazırlıklı olacağız, yağmur yağarsa da hazırlıklı olacağız” dedi.
Dünya ekonomisinin küresel krizin etkilerinden hala kurtulamadığını
belirten Babacan, finans sektörü kaynaklı krizlerin etkisinin uzun sürdüğünü
söyledi.
Babacan, Avrupa ekonomisindeki toparlanmanın yavaş olduğuna işaret
ederek, şunları kaydetti:
“Avrupa şu anda deflasyona düştü, büyüme sıfırlarda seyrediyor, yani
büyüme durmuş durumda. ABD’de toparlanma var ama oradaki toparlanmanın sonucunda da Amerikan Merkez Bankasının (Fed) atacağı adımlar var. Toparlanma ne kadar güçlü olursa Fed o kadar erken bir dönemde faiz artırımı sürecine başlayacak.
Faiz artırma döneminin ne zaman başlayacağı ve hangi hızda oluşacağı konusunda
kendilerinin de fikri olduğunu zannetmiyorum. Fed’in her faiz artırımı, dünyaya
dalgalar yayacak, bazı ülkeler bu dalgaları hafif hissedecek, bazıları daha
şiddetli hissedecek, bazı ülkelerde ise tsunami etkisi olacak. Bunu daha önce de
yaşadık. Önemli olan, bu konjonktürü iyi bilip olası etkilere karşı kendimizi iyi
hazırlamak.”
Babacan, Fed’in faiz artışıyla ilgili en küçük haberin dahi dünya
piyasaları üzerinde etki oluşturduğunu belirterek, “Fed’in sıkılaştırma
politikasıyla Avrupa Merkez Bankası’nın genişletme politikasını, negatif faizle
gevşetme ki bu dünyada şimdiye kadar hiç denenmemiş bir işti, sonuçları konusunda
da biz emin değiliz açıkçası, yani bunun olumlu sonuç verip vermeyeceği konusunda
ciddi şüphelerimiz var. Bu durumun net etkisinin nasıl olacağı konusunda da
açıkçası hiç kimsenin fikri yok” ifadelerini kullandı.
BÜTÜN ŞARTLARA HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Son aylarda piyasalardaki olağanüstü dalgalanmanın önemli bir
sebebinin de bu iki merkez bankasının ortaya koyduğu belirsizlik olduğuna dikkati
çeken Babacan, “Avro-dolar kuruna bakıldığında, ilk olarak avro kullanılmaya
başlandığı dönemde 1,1 civarında bir rakam, sonra 0.80′i de gördü, 1.60′ı da
gördü, geçen seneki maksimum noktası 1.40, şu aralar 1.05, geçen hafta 1.10′du.
Yani avro, dolar karşısında bir haftada yüzde 5 değer kaybetti” diye konuştu.
Babacan, bunların çok şiddetli hareketler olduğuna dikkati çekerek,
önümüzdeki dönemde bunun ne yönde, nasıl gideceğiyle ilgili de kimsenin net fikri
olmadığını belirtti.
TEREDDÜT BİZİ KORKUTUYOR
Avrupa Merkez Bankası Başkanı’na “Sizin hedefiniz nedir, bu kur nereye
doğru gidecek” diye sorulduğunda cevap alınamadığını ifade eden Babacan, şunları
kaydetti:
“Fed’e aynı soruyu soruyorsunuz, cevap alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu
sadece resmi görüşleri değil, her iki tarafta da çok yakın dostlarımız var, yakın
arkadaş diyeceğimiz seviyede çok sayıda üst seviyede kişiler var. Biz Avrupa
Merkez Bankası Başkanıyla Goldman Sachs’da çalıştığı dönemden beri çok iyi
tanışıyoruz, görüşüyoruz, alttaki ekibinden yine çok iyi tanıştığımız,
görüştüğümüz kimseler var. Özel sohbetlerde dahi, zaten onların o bakışlarındaki
ve değerlendirmelerindeki tereddütler bizi açıkçası korkutuyor.
Bütün bunlar olacak, elimizde değil, hava şartları nasıl kontrolümüzde
değilse, işte bundan 2 hafta önce kar yağıyor, bugün hava güzel, yarın 18 derece,
daha sonra eksi 2′ye düşebilir, bu kontrolümüzde değil, dolayısıyla dünyanın bu
finans ve ekonomi iklimi de kontrolümüzde değil. Peki ne yapacağız? Her türlü
şarta karşı hazırlıklı olacağız, kar yağsa da hazırlıklı olacağız, güneşli hava
için de hazırlıklı olacağız, yağmur yağarsa da hazırlık olacağız. Allah korusun
bir tsunami olursa da tedbirlerimizi alacağız. Biz önümüzdeki döneme böyle
bakıyoruz açıkçası ve bu dönemde de Türkiye’ye olası etkileri ne olur ve bunu
nasıl yönetiriz durumuyla alakalı da kurumlarımızın elinde her türlü hazırlık
var. Kimdir burada en önemli kurumlarımız? Merkez Bankası’dır, Hazine’dir,
BDDK’dır, SPK’dır. Asıl piyasayla iç içe yoğun, düzenleme, denetleme yetkisi olan
ve karar alabilen kurumlarımız bunlar.”
Babacan, Finansal İstikrar Komitesi’nin şimdiye kadar 20′nin üzerinde
toplantı gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu toplantıları kapalı yaptıklarını,
toplantıların yapılıyor olmasının dahi lüzumsuz heyecan oluşturabildiğini
söyledi.
Kimsenin eline böyle bir manipülasyon, spekülasyon imkanı vermek
istemediklerini vurgulayan Babacan, bu toplantıların sonuçlarının bazen BDDK,
bazen Hazine Müsteşarlığının bazen de Merkez Bankasının attığı adımlar olarak
duyulduğunu kaydetti. Babacan, “Burada önemli olan, çekinmeden, korkmadan doğru
zamanda doğru olanı yapabilmek, o günün gerektirdiği politikayı gözünü kırpmadan
yapabilmek. Dolayısıyla bunu uygulayacak kurumlarımızın da güçlü olması
gerekiyor, bu kurumlarımıza da güvenin sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hava şartları gibi dünyanın finans ve ekonomi ikliminin de kontrollerinde olmadığını belirterek, “Her türlü şarta karşı hazırlıklı olacağız, kar yağsa da hazırlıklı olacağız, güneşli hava için de hazırlıklı olacağız, yağmur yağarsa da hazırlıklı olacağız” dedi.
Dünya ekonomisinin küresel krizin etkilerinden hala kurtulamadığını
belirten Babacan, finans sektörü kaynaklı krizlerin etkisinin uzun sürdüğünü
söyledi.
Babacan, Avrupa ekonomisindeki toparlanmanın yavaş olduğuna işaret
ederek, şunları kaydetti:
“Avrupa şu anda deflasyona düştü, büyüme sıfırlarda seyrediyor, yani
büyüme durmuş durumda. ABD’de toparlanma var ama oradaki toparlanmanın sonucunda da Amerikan Merkez Bankasının (Fed) atacağı adımlar var. Toparlanma ne kadar güçlü olursa Fed o kadar erken bir dönemde faiz artırımı sürecine başlayacak.
Faiz artırma döneminin ne zaman başlayacağı ve hangi hızda oluşacağı konusunda
kendilerinin de fikri olduğunu zannetmiyorum. Fed’in her faiz artırımı, dünyaya
dalgalar yayacak, bazı ülkeler bu dalgaları hafif hissedecek, bazıları daha
şiddetli hissedecek, bazı ülkelerde ise tsunami etkisi olacak. Bunu daha önce de
yaşadık. Önemli olan, bu konjonktürü iyi bilip olası etkilere karşı kendimizi iyi
hazırlamak.”
Babacan, Fed’in faiz artışıyla ilgili en küçük haberin dahi dünya
piyasaları üzerinde etki oluşturduğunu belirterek, “Fed’in sıkılaştırma
politikasıyla Avrupa Merkez Bankası’nın genişletme politikasını, negatif faizle
gevşetme ki bu dünyada şimdiye kadar hiç denenmemiş bir işti, sonuçları konusunda
da biz emin değiliz açıkçası, yani bunun olumlu sonuç verip vermeyeceği konusunda
ciddi şüphelerimiz var. Bu durumun net etkisinin nasıl olacağı konusunda da
açıkçası hiç kimsenin fikri yok” ifadelerini kullandı.
BÜTÜN ŞARTLARA HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Son aylarda piyasalardaki olağanüstü dalgalanmanın önemli bir
sebebinin de bu iki merkez bankasının ortaya koyduğu belirsizlik olduğuna dikkati
çeken Babacan, “Avro-dolar kuruna bakıldığında, ilk olarak avro kullanılmaya
başlandığı dönemde 1,1 civarında bir rakam, sonra 0.80′i de gördü, 1.60′ı da
gördü, geçen seneki maksimum noktası 1.40, şu aralar 1.05, geçen hafta 1.10′du.
Yani avro, dolar karşısında bir haftada yüzde 5 değer kaybetti” diye konuştu.
Babacan, bunların çok şiddetli hareketler olduğuna dikkati çekerek,
önümüzdeki dönemde bunun ne yönde, nasıl gideceğiyle ilgili de kimsenin net fikri
olmadığını belirtti.
TEREDDÜT BİZİ KORKUTUYOR
Avrupa Merkez Bankası Başkanı’na “Sizin hedefiniz nedir, bu kur nereye
doğru gidecek” diye sorulduğunda cevap alınamadığını ifade eden Babacan, şunları
kaydetti:
“Fed’e aynı soruyu soruyorsunuz, cevap alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu
sadece resmi görüşleri değil, her iki tarafta da çok yakın dostlarımız var, yakın
arkadaş diyeceğimiz seviyede çok sayıda üst seviyede kişiler var. Biz Avrupa
Merkez Bankası Başkanıyla Goldman Sachs’da çalıştığı dönemden beri çok iyi
tanışıyoruz, görüşüyoruz, alttaki ekibinden yine çok iyi tanıştığımız,
görüştüğümüz kimseler var. Özel sohbetlerde dahi, zaten onların o bakışlarındaki
ve değerlendirmelerindeki tereddütler bizi açıkçası korkutuyor.
Bütün bunlar olacak, elimizde değil, hava şartları nasıl kontrolümüzde
değilse, işte bundan 2 hafta önce kar yağıyor, bugün hava güzel, yarın 18 derece,
daha sonra eksi 2′ye düşebilir, bu kontrolümüzde değil, dolayısıyla dünyanın bu
finans ve ekonomi iklimi de kontrolümüzde değil. Peki ne yapacağız? Her türlü
şarta karşı hazırlıklı olacağız, kar yağsa da hazırlıklı olacağız, güneşli hava
için de hazırlıklı olacağız, yağmur yağarsa da hazırlık olacağız. Allah korusun
bir tsunami olursa da tedbirlerimizi alacağız. Biz önümüzdeki döneme böyle
bakıyoruz açıkçası ve bu dönemde de Türkiye’ye olası etkileri ne olur ve bunu
nasıl yönetiriz durumuyla alakalı da kurumlarımızın elinde her türlü hazırlık
var. Kimdir burada en önemli kurumlarımız? Merkez Bankası’dır, Hazine’dir,
BDDK’dır, SPK’dır. Asıl piyasayla iç içe yoğun, düzenleme, denetleme yetkisi olan
ve karar alabilen kurumlarımız bunlar.”
Babacan, Finansal İstikrar Komitesi’nin şimdiye kadar 20′nin üzerinde
toplantı gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu toplantıları kapalı yaptıklarını,
toplantıların yapılıyor olmasının dahi lüzumsuz heyecan oluşturabildiğini
söyledi.
Kimsenin eline böyle bir manipülasyon, spekülasyon imkanı vermek
istemediklerini vurgulayan Babacan, bu toplantıların sonuçlarının bazen BDDK,
bazen Hazine Müsteşarlığının bazen de Merkez Bankasının attığı adımlar olarak
duyulduğunu kaydetti. Babacan, “Burada önemli olan, çekinmeden, korkmadan doğru
zamanda doğru olanı yapabilmek, o günün gerektirdiği politikayı gözünü kırpmadan
yapabilmek. Dolayısıyla bunu uygulayacak kurumlarımızın da güçlü olması
gerekiyor, bu kurumlarımıza da güvenin sağlanması gerekiyor” diye konuştu.