Kurbanın Cinsi ve Kusurlu Olup Olmaması
Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan
kesilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Bunların erkekleri ile
dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha
faziletlidir. Keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini
kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği
ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişisinin kurban
edilmesi daha faziletlidir.
Koyun ile keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz
aylık olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli bulunmalıdır.
Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.
Tavuk; horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz: Bunları kurban
niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecûsîlere benzeyiş
vardır. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.
Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve
veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban
edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi
hissesine malik olmalı ve Allah nzası için bir ibadet niyeti
taşımalıdırlar.
Ortaklar kesilen kurbandan hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ayıramazlar.
(İmam Malik'e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile
halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir.
Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)
Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan
boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında,
kulaklarının delinmiş veya enine yarılmış olmasında, kulaklarının
uçlarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş
olmasında, cinsel organı bulunmamasında, burulmuş olarak bulunmasında
bir sakınca yoktur; bu hayvanlar kurban edilebilirler.
İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları
kesilmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının
veya kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başları kopmuş,
kulakları veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan bir hayvan kurban
olamaz.
Kurbanın semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği
kalmamış derecede zayıf veya aksak ayağını yere basıp kesileceği yere
kadar topal veya aşikâr bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban
olamaz.
Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda
yukarıdaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını
alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle
kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını
alması gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban
kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir.
Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır.
(Üç İmama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur.)
Zengin kimsenin aldığı kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasını
alması gerekir. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması
gerekmez.
Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra
yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban
bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine
getirmiştir. Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi
gerekir; çünkü fakirin satın aldığı kurban, kurban olmak üzere
belirlenmiştir; kendisine vacib olmadığı halde, bunun kurban olmasını
kendisine gerekli kılmıştır.
Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun
yerine başkası, alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde
bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser.
Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur
da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi
gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi
gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir
görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.
Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha
kesilmeden nahr günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların
sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış
olsa, İmam Ebû Yusuf'a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah'ın
hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu kerahatle
caiz olur.
Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile
beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip
satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.
Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan
kesilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Bunların erkekleri ile
dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha
faziletlidir. Keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini
kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği
ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişisinin kurban
edilmesi daha faziletlidir.
Koyun ile keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz
aylık olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli bulunmalıdır.
Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.
Tavuk; horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz: Bunları kurban
niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecûsîlere benzeyiş
vardır. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.
Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve
veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban
edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi
hissesine malik olmalı ve Allah nzası için bir ibadet niyeti
taşımalıdırlar.
Ortaklar kesilen kurbandan hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ayıramazlar.
(İmam Malik'e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile
halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir.
Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)
Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan
boynuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında,
kulaklarının delinmiş veya enine yarılmış olmasında, kulaklarının
uçlarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş
olmasında, cinsel organı bulunmamasında, burulmuş olarak bulunmasında
bir sakınca yoktur; bu hayvanlar kurban edilebilirler.
İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları
kesilmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının
veya kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başları kopmuş,
kulakları veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan bir hayvan kurban
olamaz.
Kurbanın semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği
kalmamış derecede zayıf veya aksak ayağını yere basıp kesileceği yere
kadar topal veya aşikâr bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban
olamaz.
Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda
yukarıdaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını
alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle
kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını
alması gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban
kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir.
Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır.
(Üç İmama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur.)
Zengin kimsenin aldığı kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasını
alması gerekir. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması
gerekmez.
Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra
yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban
bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine
getirmiştir. Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi
gerekir; çünkü fakirin satın aldığı kurban, kurban olmak üzere
belirlenmiştir; kendisine vacib olmadığı halde, bunun kurban olmasını
kendisine gerekli kılmıştır.
Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun
yerine başkası, alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde
bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser.
Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur
da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi
gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi
gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir
görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.
Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha
kesilmeden nahr günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların
sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış
olsa, İmam Ebû Yusuf'a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah'ın
hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu kerahatle
caiz olur.
Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile
beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip
satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.