HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, parti genel merkezinde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı öncesi, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'de parlamenter sistemin çöktüğünü iddia eden Demirtaş, topluma "başkanlık" rejimi adı altında yeni bir dikta yönetiminin dayatılmaya çalışıldığını öne sürdü. Bu sıkıntılı duruma rağmen, TBMM'de çözüm için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını belirten Demirtaş, "Ülkede halen kan akıyor, her gün cenazeler var. Merasim Sokak'taki patlama, Cizre'deki katliam, Sur'da devam eden çatışmalar, daha önce Ankara Garı'ndaki patlama, Suruç katliamı, Sultanahmet, Diyarbakır mitingimizdeki patlamalar... Bunların hepsi yakın zamanda Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı büyük felaketler. Normal demokratik bir ülkede bunlardan biri yaşandığında ülkenin tamamında büyük bir travma yaşanırken, bizde neredeyse ölümler, katliamlar olağanlaştırılmaya çalışılıyor" dedi.
Sur'da devam eden operasyonlara ilişkin çağrıda bulunmak istediğini ifade eden Demirtaş, Cizre'de son 15 günde ölenlerin büyük kısmının üniversite öğrencisi, sivil, hayatında ellerine silah almamış insanlar olduğunu ileri sürdü.
Demirtaş, "Cizre'de yaşananları birileri zevkle izlemiş olabilir, birileri duymamış, görmemiş olabilir ama Türkiye'de herkes vicdansız değil, ahlaksız değil. Sur'da 200'e yakın çoğu sivil, aralarında bebek ve çocuklar var. Bizim talebimiz bir günlüğüne abluka kaldırılsın, insanlar oradan çıksınlar. Ben inanıyorum ki Sur'daki durum da stabil hale gelecektir. Anamuhalefet partisi, ülkenin sosyal demokrat partisi olduğunu iddia ediyor. Daha Cizre'ye dair bir cümle duymadık ağızlarından. 167 koyun bir yerde kesilse haber olur ülkede. Bunun yarattığı öfkeyi, kırılmayı anlamıyorlar" görüşünü savundu.Hükümete Cizre konusunda defalarca çağrıda bulunduklarını anımsatan Demirtaş, "Aradan iki hafta geçti, hala sokağa çıkma yasağı bitmiş değil. Hükümet Cizre'de insanlık katliamından dolayı suçlanacağını biliyor. Sur'da da aynısını gerçekleştirirse bu zannetmesin ki üstü kapatılacak bir defter olarak tozlu raflarda kalacak. Yarın Diyarbakır'da Sur için büyük bir yürüyüş yapılacak. Hükümetin üzerine düşen sorumluluğu yapması gerekiyor. Biz de üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" dedi.
ANKARA'DAKİ BOMBALI SALDIRI
Demirtaş, Ankara'da yaşanan terör saldırısı sonrasında, saldırıyı kınayan ilk tavrı kendilerinin ortaya koyduğunu öne sürdü.
Eylemi kimin yaptığına bakmaksızın, bu tavrı takındıklarını aktaran Demirtaş, şöyle konuştu:"Biz canlı bomba eylemini ne savunduk ne yücelttik ne de böyle bir anlayışımız olabilir. Tam aksine bu tür eylemlerin herkese zarar verdiğini her fırsatta altını kalın çizgilerle basa basa ifade ettim. TAK ve benzeri örgütlerin canlı bomba ve topluma dönük tehdit içeren açıklamalarını da eylemlerini de kesinlikle doğru bulmuyoruz, kınadığımızı ifade ediyoruz. Hiçbir arkadaşımızın da bu tavır dışında bir tavrı olmamıştır. Ama bir taziye bahanesiyle hükümetin, Merasim Sokak'taki sorumluluğunu örtmeye çalışması... Sanki bütün memleket, parlamentonun en genç milletvekili Tuğba Hezer'e bağlı. 'Parlamentonun en genç milletvekili olarak bunun hesabını vermek zorunda', utanmıyor musunuz Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak önce siz bir çıkın hesap verin. Sanki bu katliamın siyasi sorumluluğu sizde değil Tuğba Hezer'deymiş gibi, günlerdir Tuğba Hanım'ı tartışıyorlar. Memlekette artık balon patlasa HDP'yi sorumlu tutan tuhaf bir anlayış var. Biz barış için elbette ki bütün bedenimizi ortaya koyduk, yapmaya da devam ederiz ama kimse kusura bakmasın biz öyle ensesine vurulup ekmeği elinden alınmaya çalışılacak çaresiz çocuk değiliz. Önüne her gelen HDP'yi azarlamaya, tehdit etme, şantaj yapmaya çalışırlarsa kusura bakmasınlar. HDP seçimle parlamentoya girmiş üçüncü büyük grubudur. Herkes haddini bilerek buna göre hareket etmeli.
MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIKLARI
Milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili yapılan tartışmalara da değinen Demirtaş, bu konuda daha önce bütün dokunulmazlıkların kaldırması teklifinde bulunduklarını bildirdi.
Demirtaş, "2002 yılından beri tozlu raflarda bekleyen AKP'nin hırsızlık, yüz kızartıcı, yolsuzluk dosyaları var. Tozdan boğuldu AKP'nin dosyaları. Bizim halkın huzurunda ya da mahkemenin huzurunda savunamayacağımız hiçbir şeyimiz yok. Tozsa sizinkinin tozu bir batmanı geçti. Kendi sorumluluğunu gözardı etmek için arenada aslanların önüne bir HDP'li atıp hep birlikte parçalayalım talimatı vermesi ahlaksızlıktır" dedi.
SURİYE'DE YAŞANANLAR
Demirtaş, Suriye'de ateşkes anlaşmasının doğru bir yaklaşım olduğunu belirtirken, Suriye toplumunun kendi geleceğini belirleyeceği koşulların yaratılması gerektiğini söyledi.
Savaşın en büyük faturasını Suriye halkının ödediğini dile getiren Demirtaş, "(Ateşkesi tanımamak) ne demek. Ateşkesin sağlanması için Türkiye'nin üzerine düşen görevi, rolü oynaması gereken bir dönemdir. Umut ediyorum ki akıllarını başlarına alırlar" diye konuştu.- Dündar ve Gül'ün tahliyesi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesini sevinçle karşıladıklarını söyledi.
Türkiye'de 30'dan fazla gazetecinin hala tutuklu olduğunu iddia eden Demirtaş, "Anayasa Mahkemesinin kararı da aslında bireysel bir karar. Her hak ihlaline uğrayanın bu yolu denemesi hem zahmetli hem de uzun bir süreçtir. Sonuç almak açısından da etkili yollar değil bunlar. En etkili yol yasaların ve uygulamaların değiştirilmesidir" dedi.
Türkiye'de parlamenter sistemin çöktüğünü iddia eden Demirtaş, topluma "başkanlık" rejimi adı altında yeni bir dikta yönetiminin dayatılmaya çalışıldığını öne sürdü. Bu sıkıntılı duruma rağmen, TBMM'de çözüm için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını belirten Demirtaş, "Ülkede halen kan akıyor, her gün cenazeler var. Merasim Sokak'taki patlama, Cizre'deki katliam, Sur'da devam eden çatışmalar, daha önce Ankara Garı'ndaki patlama, Suruç katliamı, Sultanahmet, Diyarbakır mitingimizdeki patlamalar... Bunların hepsi yakın zamanda Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı büyük felaketler. Normal demokratik bir ülkede bunlardan biri yaşandığında ülkenin tamamında büyük bir travma yaşanırken, bizde neredeyse ölümler, katliamlar olağanlaştırılmaya çalışılıyor" dedi.
Sur'da devam eden operasyonlara ilişkin çağrıda bulunmak istediğini ifade eden Demirtaş, Cizre'de son 15 günde ölenlerin büyük kısmının üniversite öğrencisi, sivil, hayatında ellerine silah almamış insanlar olduğunu ileri sürdü.
Demirtaş, "Cizre'de yaşananları birileri zevkle izlemiş olabilir, birileri duymamış, görmemiş olabilir ama Türkiye'de herkes vicdansız değil, ahlaksız değil. Sur'da 200'e yakın çoğu sivil, aralarında bebek ve çocuklar var. Bizim talebimiz bir günlüğüne abluka kaldırılsın, insanlar oradan çıksınlar. Ben inanıyorum ki Sur'daki durum da stabil hale gelecektir. Anamuhalefet partisi, ülkenin sosyal demokrat partisi olduğunu iddia ediyor. Daha Cizre'ye dair bir cümle duymadık ağızlarından. 167 koyun bir yerde kesilse haber olur ülkede. Bunun yarattığı öfkeyi, kırılmayı anlamıyorlar" görüşünü savundu.Hükümete Cizre konusunda defalarca çağrıda bulunduklarını anımsatan Demirtaş, "Aradan iki hafta geçti, hala sokağa çıkma yasağı bitmiş değil. Hükümet Cizre'de insanlık katliamından dolayı suçlanacağını biliyor. Sur'da da aynısını gerçekleştirirse bu zannetmesin ki üstü kapatılacak bir defter olarak tozlu raflarda kalacak. Yarın Diyarbakır'da Sur için büyük bir yürüyüş yapılacak. Hükümetin üzerine düşen sorumluluğu yapması gerekiyor. Biz de üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" dedi.
ANKARA'DAKİ BOMBALI SALDIRI
Demirtaş, Ankara'da yaşanan terör saldırısı sonrasında, saldırıyı kınayan ilk tavrı kendilerinin ortaya koyduğunu öne sürdü.
Eylemi kimin yaptığına bakmaksızın, bu tavrı takındıklarını aktaran Demirtaş, şöyle konuştu:"Biz canlı bomba eylemini ne savunduk ne yücelttik ne de böyle bir anlayışımız olabilir. Tam aksine bu tür eylemlerin herkese zarar verdiğini her fırsatta altını kalın çizgilerle basa basa ifade ettim. TAK ve benzeri örgütlerin canlı bomba ve topluma dönük tehdit içeren açıklamalarını da eylemlerini de kesinlikle doğru bulmuyoruz, kınadığımızı ifade ediyoruz. Hiçbir arkadaşımızın da bu tavır dışında bir tavrı olmamıştır. Ama bir taziye bahanesiyle hükümetin, Merasim Sokak'taki sorumluluğunu örtmeye çalışması... Sanki bütün memleket, parlamentonun en genç milletvekili Tuğba Hezer'e bağlı. 'Parlamentonun en genç milletvekili olarak bunun hesabını vermek zorunda', utanmıyor musunuz Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak önce siz bir çıkın hesap verin. Sanki bu katliamın siyasi sorumluluğu sizde değil Tuğba Hezer'deymiş gibi, günlerdir Tuğba Hanım'ı tartışıyorlar. Memlekette artık balon patlasa HDP'yi sorumlu tutan tuhaf bir anlayış var. Biz barış için elbette ki bütün bedenimizi ortaya koyduk, yapmaya da devam ederiz ama kimse kusura bakmasın biz öyle ensesine vurulup ekmeği elinden alınmaya çalışılacak çaresiz çocuk değiliz. Önüne her gelen HDP'yi azarlamaya, tehdit etme, şantaj yapmaya çalışırlarsa kusura bakmasınlar. HDP seçimle parlamentoya girmiş üçüncü büyük grubudur. Herkes haddini bilerek buna göre hareket etmeli.
MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIKLARI
Milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili yapılan tartışmalara da değinen Demirtaş, bu konuda daha önce bütün dokunulmazlıkların kaldırması teklifinde bulunduklarını bildirdi.
Demirtaş, "2002 yılından beri tozlu raflarda bekleyen AKP'nin hırsızlık, yüz kızartıcı, yolsuzluk dosyaları var. Tozdan boğuldu AKP'nin dosyaları. Bizim halkın huzurunda ya da mahkemenin huzurunda savunamayacağımız hiçbir şeyimiz yok. Tozsa sizinkinin tozu bir batmanı geçti. Kendi sorumluluğunu gözardı etmek için arenada aslanların önüne bir HDP'li atıp hep birlikte parçalayalım talimatı vermesi ahlaksızlıktır" dedi.
SURİYE'DE YAŞANANLAR
Demirtaş, Suriye'de ateşkes anlaşmasının doğru bir yaklaşım olduğunu belirtirken, Suriye toplumunun kendi geleceğini belirleyeceği koşulların yaratılması gerektiğini söyledi.
Savaşın en büyük faturasını Suriye halkının ödediğini dile getiren Demirtaş, "(Ateşkesi tanımamak) ne demek. Ateşkesin sağlanması için Türkiye'nin üzerine düşen görevi, rolü oynaması gereken bir dönemdir. Umut ediyorum ki akıllarını başlarına alırlar" diye konuştu.- Dündar ve Gül'ün tahliyesi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesini sevinçle karşıladıklarını söyledi.
Türkiye'de 30'dan fazla gazetecinin hala tutuklu olduğunu iddia eden Demirtaş, "Anayasa Mahkemesinin kararı da aslında bireysel bir karar. Her hak ihlaline uğrayanın bu yolu denemesi hem zahmetli hem de uzun bir süreçtir. Sonuç almak açısından da etkili yollar değil bunlar. En etkili yol yasaların ve uygulamaların değiştirilmesidir" dedi.